Burada olmayı hak etmiyorsun sen. Yaptıkların, geri döndürülemez şeyler. | Open Subtitles | إنّك لا تستحقّين التواجد هنا، إن ما أثمتِه لا يُغتفر |
Onu dinle. Mutlu olmayı hak ettiğine inanmıyor. Bu ofise bak. | Open Subtitles | أصغي لها، لا تراكِ تستحقّين السعادة تأمّلي هذا المكتب وهذه البلدة |
Sen en iyisini hak ediyorsun ve bence onu buldun. | Open Subtitles | إنكِ تستحقّين الأفضل، و أعتقد بأنك ِقد وجدتِه |
Mutlu olmayı hakediyorsun çünkü olanlar senin suçun değildi. | Open Subtitles | أنتِ تستحقّين أن تكوني سعيدة لأن ما حدث ليس خطأكِ. |
Daha mutlu bir hayatı hakediyorsun. | Open Subtitles | تستحقّين فرصة لحياة أكثر سعادة |
Umarım öyledir çünkü hayatın boyunca yaptığın şeyle böyle bir mucizeyi hak ediyorsun. | Open Subtitles | وآمل أن يكون لأنه بعد كل ما مررت به فى حياتك فأنتِ تستحقّين معجزة |
Ama durumu şimdi düzelteceğim. Çünkü sen gerçeği hak ediyorsun. Bir saniye bekle. | Open Subtitles | ولكنّي سأصوّب الأمور الآن، لأنّكِ تستحقّين الحقيقة لذا إنتظري هنا للحظة واحدة |
Hayatında benim gibi birisinden daha iyisini hak ettiğini düşündüm. İncinmişim. | Open Subtitles | حسبتُ أنّكِ تستحقّين شخص أفضل منّي بحياتكِ. |
İçinde bir yerlerde ölmeyi hak ettiğini bildiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | وأعتقد بأنّك تعلمين في داخلك أنّكِ تستحقّين الموت |
Kör randevu için bu bar iyi ama sen çok daha iyi bir yere götürülmeyi hak ediyorsun. | Open Subtitles | هذه الحانة جيّدة للمواعيد المدبّرة، لكنّكِ تستحقّين اصطحابكِ لمكانٍ استثنائيّ. |
Sen de ömrünü hapiste çürütmekten daha iyisini hak ediyorsun. | Open Subtitles | وأنتِ تستحقّين حياةً أفضل ممَّا في السجن. |
Çoktan vardiyandan fazlasını çalıştın zaten. Bence oturmayı hak ettin. | Open Subtitles | تجاوزتِ نوبة عملك وأرى أنّكِ تستحقّين الراحة |
Daha fazla dosya kabul etseydin hak ettiğini alabilirdin. | Open Subtitles | ولو أنّكِ قبلتِ قضايا أكثر فقد يُدفع لكِ أجر يساوي ما تستحقّين |
Babamla yatmanın seni ailemin şirketinde hak sahibi yaptığını mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | أتحسبين مضاجعة أبي تجعلك تستحقّين شركة أسرتي؟ |
hak etmiyorsun demiyorum. Ayrıca doğum günün önümüzdeki hafta ki senin. | Open Subtitles | لا أقول أنّك لا تستحقّين ذلك، كما أنّ عيد ميلادك الأسبوع المقبل. |
Bu harika anne. Sen mutlu olmayı hak ediyorsun. | Open Subtitles | أتعلمين، هذا رائع يا أمي، إنّك تستحقّين السعادة. |
Çoktan vardiyandan fazlasını çalıştın zaten. Bence oturmayı hak ettin. | Open Subtitles | تجاوزتِ نوبة عملك وأرى أنّكِ تستحقّين الراحة |
Ama sen sen sen var ya en iyisini hakediyorsun. | Open Subtitles | لكن أنتِ... أنتِ... أنتِ تستحقّين الأفضل. |
Daha iyisini hakediyorsun. | Open Subtitles | أنت تستحقّين شخصا أفضل |
Ama sen daha iyisini hakediyorsun. | Open Subtitles | لكنّكِ تستحقّين الأفضل |
Ama, sen Başkan'ın kızısın tabii, buna değersin, değil mi? | Open Subtitles | لكنّكِ ابنة الرئيس، لذا فإنّكِ تستحقّين تلكَ التضحيات، صحيح؟ |
Ve söyleye bilirmiyim ki , gelecekte dayma mutluluk ve barış hakkediyorsun ? | Open Subtitles | من الرائع رؤيتكِ مجدداً أتسمحين لي أن أقول أنكِ تستحقّين مستقبل سعادة وهناء دائم ؟ |