Şu an neden tekerlekli sandalyedesiniz bana açıklamak ister misiniz? | Open Subtitles | أيمكن أن تشرح لي لمَ أنت في كرسي مدولب اليوم؟ |
Federal şerif dostunun nasıl malımıza el koyduğunu açıklamak ister misin? | Open Subtitles | إذاً تريد أن تشرح لماذا صديقك المارشال صادر نصف شحنتنا ؟ |
Bana açıklama yapmak zorunda değilsiniz çünkü sizinle bir meselem yok. | Open Subtitles | ليس عليك أن تشرح لي .لا يوجد أي خلاف بيني و بينك |
Hatta bu, Steno gibi anatomistlerin bulduğu, türler arasındaki benzerlik ve farklılıkları açıklayabilir. | TED | قد تشرح كذلك أوجه الشبه والاختلاف بين الأنواع التي يعثر عليها مشرّح مثل ستينو. |
Neyi açıklayacaksın, kahraman olmak istediğin için şirketi tehlikeye attığını mı? | Open Subtitles | تشرح ماذا أنك وضعت الشركة في خطر لأجل أن تكون بطلاً؟ |
O zaman cesedi neden öldürdüğünü söylediğini açıklamak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | ..بعدئذ, يجب عليك أن تشرح لماذا كذبت عليهم بشأن الجثة؟ |
Çok küçüklerin dünyasını açıklamak için güzel ve güçlü matematik kuralları ve fikirlerin topluluğudur. | TED | وهي عبارة عن مجموعة رائعة وفعالة من القواعد الرياضية والأفكار والتي تشرح العالم متناهي الصغر. |
Sıfır yaşında birine gezegenimizin nasıl çalıştığını açıklamak ferahlatıcı bir şey. | TED | إنه منعش عندما تشرح كيف يعمل الكوكب لطفل رضيع. |
Bazen bu esprileri bana açıklamak zorundasın. | Open Subtitles | في أحد الأوقات يجب أن تشرح لي هذة النكتة |
La Mottanın yumrukları. Başka açıklama gerekmiyor. | Open Subtitles | هذه اللكمات الموجهة من لاموتا تشرح نفسها |
Eğer okunan bazı şeyler gerçek dışı gelirse ve açıklama yapmak isterseniz, kameraya konuşun. | Open Subtitles | إذا بدا لك أى شىء تراه غير مقبول من وجهة نظر قانونية وأردت أن تشرح ، واجه الكاميرا |
Leslie, sana açıkladığı gibi mahkemede açıklayabilir. | Open Subtitles | تستطيع ليزلى ان تشرح السبب للمحكمة كما شرحته لك |
Tanımadığını iddia ettiğin iki kişinin kanının gömleğinde ne aradığını açıklayabilir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك ان تشرح لنا كيف لدم شخصان تدعي بأنك لا تعرفهما, موجود على قميصك؟ |
Bu şeyi nasıl çalıştıracağımı bilmiyorum. Ve sen bana bunu nasıl yapacağımı açıklayacaksın. | Open Subtitles | أنا لا أعرف عن عمل الألة هذه، ويجب أن تشرح لي كيف تعمل يابراين |
O zaman sınav cevap anahtarının odanda bulunmasını nasıl açıklayacaksın? | Open Subtitles | إذن كيف تشرح وجود مفتاح إجابة الاختبار النصفي في غرفة الإخاء التابعة لك ؟ |
Bak, burada tam olarak ne yaptığını bana açıklaman gerekiyor. | Open Subtitles | أريدك أن تحاول أن تشرح لي ما الذي تتحدث عنه؟ |
Artık Tanrı aşkına neler olduğunu açıklayacak mısın? | Open Subtitles | الآن، هل تشرح لي بلطفٍ، ما الذي يجري بإسم السماوات ؟ |
Belki, depresyon hakkında böyle çılgınca atıp tutmanın bir kadın için anormal olduğunu sen ona açıklayabilirsin. | Open Subtitles | ربما يمكنك أن تشرح لها بأنه من غير الطبيعي للمرأة أن تختلق خطاباً مجنوناً كهذا عن كونها مكتئبة |
hayır, adamım, Bunu yanlış açıklıyorsun. | Open Subtitles | لا ، يا رجل ، أنت تشرح الأمر بطريقة خاطئة |
New York'u başka nasıl açıklarsın? | Open Subtitles | هذا كله معقول, كيف تشرح نيويورك بطريقة أخرى؟ |
Ama klübene uzun bir yol var en azından böyle tehlikeli bir bilgiyi gönüllü olarak açıklamaya gerek olmadığını ona söyleyebilirsin. | Open Subtitles | لكنها مسافه طويله حتى تصل لكوخك لذا يمكنك على الاقل ان تشرح له لماذا انه ليس من الضروري الادلاء بعلومات خطيره |
Danny'nin Blackwater'e nasıl düştüğünü izah ediyor. | Open Subtitles | انها تشرح كيف داني إنتهى به المطاف في بلاك وت |
Açıklamana gerek yok. | Open Subtitles | حبيبتي , ليس عليك أن تشرح ذلك لي |
Eski Yunandaki mevsimleri açıklayan efsaneyi ele alalım. | TED | بالنظر في الأسطورة اليونانية القديمة التي تشرح الفصول |
Ama Ziva bir şey biliyorsa diye, bana açıklaması için ona bir şans vermek istedim. | Open Subtitles | لكن إن عرفت زيفا أي شيء، أريد أن أعطيها فرصة. لكي تشرح لي. |
Bunu, içeride ölmüş babası için geçmiş olsun kartları yazan kızına açıklar mısın? | Open Subtitles | عليك أن تشرح هذا لإبنته التي ترسم بطاقات عن والدها المتوفي |