"تعاني" - ترجمة من عربي إلى تركي

• acı
• vardı
• yaşıyor
• zarar
• kötü
• hastalığı
• yaşıyorsun
• Sende
• yaşadığını
• olduğunu
• ıstırap
• hastası
• muzdarip
• sıkıntısı

Başkalarına acı çektirdin. Şimdi senin acı çekmen bir adalet.
لقد جعلت الجميع يعاني فمن العدل أن تعاني أنت أيضاً

Ayrıca, Radha'nın ahali ne der diye sessizlik içinde acı çekmesi reva mı?
إضافةً إلى هذا، هَلْ يَجِبُ أَنْ نَتْركَ رادها تعاني في صمت لخوفِ المجتمعِ؟

Sadece onların da doğal olmayan şekillerde ölen tüm organizmaların ölmeden önce çok acı çektiğini belirten evrensel kanuna tabi olmaları gerektiğini biliyoruz.
إلا أنه يجب أن يقدم إلى القانون العالمي كل من يسبب بموت اي كائن بوسائل غير طبيعية وجعلها تعاني كثيرا قبل الخلاص الأخير.

"Kapa çeneni seni köpek, hak ediyorsun..." "...acı çekmek zorundasın!" diyordu."
إخرس ايها الكلب أنت تستحقّ ذلك ، أنت يجب أن تعاني

Zavallı kadının kalbini çıkartmak... Birisi onun acı çektiğini görmek istemiş.
انتزاع قلب المرأة المسكينة شخص ما أراد أن يراها وهي تعاني

acı çekmek istiyorsun çünkü suçluluk hissediyorsun bu senin psikopat olmadığını gösterir.
تريد أن تعاني لأنّكَ إذا شعرتَ بالذنب، عندها لن تكون مضطرباً عقليّاً

Afrika'nın acı çektiğini biliyoruz. Ama bu eski haber, değil mi?
كلنا يعرف ان افريقيا تعاني ولكن هذه أخبار الامس، اليس كذلك؟

Carolyn şimdiden acı çekiyor ve bu şekilde ölmek istemiyor.
كارولين تعاني سلفا و لا تريد ان تموت بهذه الطريقة

Bu şehre acı çektirmek istiyorsun en azından terbiyeli olup bunu sadece benim bölgemle değil, ...diğer yerlere yayarak başlasaydın.
تريد أن تعاني هذه المدينة على الأقل في نصف الرتابة الجارية ليس فقط الجرأة على قسمي , الذي هو بالمناسبة

Her şey bir anda düzelecekse, neden bekleyerek acı çekesin ki?
لماذا تعاني خلال فترة الانتظار لو أن كل شيء سيتم تصحيحه

acı çekiyorsun. Sonra da bana saldırıyorsun. Anlıyorum ama sonsuza dek böyle kalamazsın.
أنتِ تعاني الألم وتنطقين بلاذع الكلام أتفهّمكِ، لكن لا يمكنك البقاء هكذا للأبد

Bir keresinde birisi bana krallığımın uzun zamandır acı içinde olduğunu söylemişti
قال لي أحدهم ذات مرّة أنّ مملكتي ظلّت تعاني لزمن طويل جدّاً

Bu olayla ilgili ailemin ne denli acı çektiğini ve bu sebeple bir başka ailenin asla böyle bir kaybın acısını yaşamamasını dilediğimi anımsıyorum.
و أتذكر رؤيتي لعائلتي وهي تعاني من ذلك وكنت أفكر بأني لا أريد أبداً لأي عائلة اخرى .أن تشعر بهذا النوع من الفقد

9 yaşında ve çişini tutamayıp sürekli iltihap ve acı içinde olan bir kız tanıyorum.
أعرف فتاة في التاسعة تعاني من سلس البول و التهابات مستمرة وألم.

Sanırım gazı vardı çünkü büyük bir gaz kütlesinin çıkmasına izin verirdi.
أظن أنها كانت تعاني من غازات لأنها فجأة أخرجت ريحًا فظيعة جدًا

Noktalı virgül, kimlik bunalımı yaşıyor gibi görülebilir.
ربما يبدو وكأن الفاصلة المنقوطة تعاني من أزمة هوية.

P.S. beyninin sağ tarafına zarar veren bir felç geçirdi. Bu onu sol tarafındaki her şeyden bihaber bıraktı.
تعاني بي.إس. من صدمةٍ قامت بتدمير الجزء الأيمن من المخ، ممّا جعلها غير مدركة لكلّ شيء على جانبها الأيسر.

Karımın annesinin ayağı kötü durumda. - Ayağı mı sakat?
حماتي تعاني من مرض في قدمها ويجب أن أدفع تكاليفه

Korkarım ki şarabını paylaşacak olursam eğer... Sende olduğu anlaşılan iğrenç hastalığı kaparım.
أخشى أنّني إذا شاركتك في شرب النبيذ فقد الأًصاب بالأمراض التي تعاني منها

Sözel bozukluğu yaşıyorsun. Çok zaman atlaması yapmanın yan etkilerinden biri.
إنك تعاني ارتباكاً لغوياً، وهذا عرض جانبي لقفز زمني حاد كهذا

Yanlış bir şey yapmadığını bir çeşit çöküntü yaşadığını biliyor.
وهو يعلم أنك لا تستطيع أن ترتكب أي خطأ وبالتأكيد أنك تعاني بعضاً من الانهيار النفسي

Ahlaken zayıf olduğunu biliyorum, o yüzden açıklamama izin ver.
أعلم أنك تعاني أخلاقياً من هذا دعني أوضحها لك أكثر

Almanya ıstırap çekemez. Almanya'nın aklı yoktur.
ألمانيا لا تستطيع أن تعاني. ألمانيا ليس لها عقل.

İşte bu 46 yaşında bir kadın nüks eden akciğer kanseri hastası.
هذه سيدة تبلغ من العمر 46 كانت تعاني من سرطان رئة معاود

Bunun usûle uygun olmadığını biliyorum ama tanıdığım biri Fabry hastalığından muzdarip.
أعرف أنّه ليس وضعا طبيعيا لكن فتاة أعرفها تعاني من داء فابري

Şu anki tahminler 2040 yılına kadar, 20'den fazla ülkede su sıkıntısı yaşanabileceğini gösteriyor.
وتتوقع التقديرات الحالية أنه بحلول عام 2040، قد تعاني ما قد يفوق 20 دولة أخرى من نقص المياه.