Bunu itiraf etmemesinin tek nedeni söylediğinden çok daha fazlasını biliyor olması. | Open Subtitles | والسب الوحيد أنها لن تقول ذلك أنها تعرف أكثر بكثير مما تقول |
Senden daha fazlasını biliyor. Atla gidebilir misin? | Open Subtitles | أنها تعرف أكثر مما تعرف هل يمكنك الركوب ؟ |
Federaller Irene'in daha fazla şey bildiğini düşünüyordu, ve hayatı tehlikedeydi. | Open Subtitles | اعتقد المحققان أن آيرين كانت تعرف أكثر مما كانت تظن تعرفه. وحياتها كانت فى خطر. |
Isodyne'in bu olaya dâhiliyeti konusunda daha çok şey biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تعرف أكثر مما تقول بشأن تورط أيسداين بكل هذا، إليس كذلك؟ |
Daha doğrusu, çok şey bilen bir kızdın. | Open Subtitles | فى الواقع، فتاة كانت تعرف أكثر من اللازم |
Dur, dur, bekle, daha fazlasını bilmek istersen David Wallace'ı arayabilirsin. | Open Subtitles | أقصد اذا أردت أن تعرف أكثر تستطيع الإتصال بديفيد والاس متأكد بأنه سيعطيك مراجع |
Bakın, sorun şu ki... onunla konuştuğumda... bildiğini düşündüğünden çok daha fazlasını bildiği ortaya çıktı. | Open Subtitles | أنظر، المشكلة... عندما زُرتهاُ للكَلام معها... أتضح أنه تعرف أكثر منما ظننت |
Daha fazlasını bildiğini düşünüyorum. Mesela kavganın niye çıktığını. | Open Subtitles | أظن أنك تعرف أكثر من ذلك لماذا بدأ العراك أولاً؟ |
Amam tabii sen bir dahisin. Benden çok daha fazlasını biliyorsun. | Open Subtitles | و لكن بالطبع ، أنت عبقرى أنت تعرف أكثر مما اعرفه |
Orada olmasının tek açıklaması kız, kurulan tuzak ve saldırı hakkında söylediğinden daha fazlasını biliyor olmasıdır. | Open Subtitles | وجودها هناك يعني أنها تعرف أكثر مما تقول عن الفتاة وإيقاع الفخ |
Ve, sanıyorum ki kız kardeşim bana söylediğinden daha fazlasını biliyor. | Open Subtitles | وأعتقد بأن شقيقتي تعرف أكثر مما تبدي. |
- Jasmine Fontaine bize söylediğinden fazlasını biliyor. | Open Subtitles | تعرف أكثر من ما قالت أقول بأنها المفتاح |
Benden fazlasını biliyor. Birileriyle konuşuyor. | Open Subtitles | إنها تعرف أكثر مني إنها تتحدث إلى أشخاص |
Babamın bildiklerinden daha fazlasını biliyor. | Open Subtitles | - انها تعرف أكثر من والدي يمكن من أي وقت مضى. |
Dürüst olursam, senin anlattığından daha çok şey bildiğini düşündüğüm oldu. | Open Subtitles | لأكونصادقةتماماً, كان هناك وقت عندما اعتقدت أنّك لربما تعرف أكثر مما تقول |
Onun Tommy'e karşı şahitlik yapması bile onun hakkında bir sürü şey bildiğini gösteriyor. | Open Subtitles | الحقيقة أنها كانت تريد أن تحصل له على عذر للغياب وهذا يعنى أنها من المحتمل . تعرف أكثر مما نعلم |
ve sen bu şeyler hakkında kesinlikle benden daha çok şey biliyorsun. | Open Subtitles | وبالتأكيد تعرف أكثر مني في هذه الأمور |
Ama gene de diğer herkesten daha çok şey biliyorsun. | Open Subtitles | ومع ذلك أنت تعرف أكثر من الآخرين |
Yani demek oluyor ki, kesinlikle bize söylediklerinden daha fazla şey biliyor. | Open Subtitles | بما يعني أنها بالتأكيد تعرف أكثر مما تقول |
çok şey bilen kadını. | Open Subtitles | المرأة التي تعرف أكثر من اللازم. |
Bundan fazlasını bilmek istemezsin, şef. | Open Subtitles | ولا تريد أن تعرف أكثر من هذا أيّها الرئيس. |
Söylediğinden daha fazlasını bildiği aşikâr. | Open Subtitles | -هي تعرف أكثر ممّا تقوله بوضوح . |
Dedikoducu Kız'ın söylediğinden fazlasını bildiğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد أن فتاة النميمة تعرف أكثر مما تبوح به؟ |
Bana niçin anlattığından daha fazlasını biliyorsun gibi geliyor? | Open Subtitles | لمَ يراودني الشعور بأنك تعرف أكثر مما تقول |