Sorduğun soru. Böyle bir şeyi hayatta kabul etmeyeceğimi biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف أنه من المستحيل أبداً أن أوافق على ذلك |
Bu toplantıya bazı yanıtlar olmadan giremeyeceğini sen de biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف أنه لا يمكنك دخول هذه المناظرة بدون إجابة |
Onun da aşağılık kocası gibi köstebek olmadığını nereden biliyorsun? | Open Subtitles | و لكنك لم تعرف أنه مخبر إلى بعد أن قتلته |
Fakat Ejderhaların Annesi adında biri olduğunu biliyor ve kendisine öyle seslenilmesine bayılıyor. | TED | لكنها تعرف أنه توجد واحدة تلقب نفسها بأم التنانين، وهكذا تطلق على نفسها وهي تحب هذا. |
O halde en üst seviyede bile kurtlar sofrası olduğunu biliyorsunuz. | Open Subtitles | إذاً فأنت تعرف أنه حتى في أعلى المستويات فالكلاب تأكل بعضها |
Peki zekana ilham verenin İlahi Takdir olmadığını nereden biliyorsun? | Open Subtitles | وكيف تعرف أنه ليس تدبّراً قدسيّاً ما ألهمك لتكون ذكياً؟ |
Sen korumak için burada olmayınca burada daha fazla tutunamayacağını biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تعرف أنه لن يصلح هنا وأنت لست موجود لتحميه, أليس كذلك ؟ |
Seni istediğini biliyorsun. Onun iyi olduğunu, onun seni iyi yapabileceğini biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف أنه يريدك تعرف أنه جيد، تعرف أن بإمكانه جعلك جيد |
Son zamanlarda tsunami yıkıntılarının, bu bölgeyi yıkadığını biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | تعرف أنه كان هناك.. حطام موجة تسونامي في تلك المنطقة مؤخراً |
- Sorun olmadığını biliyorum. - Sorun olmadığını tabii ki biliyorsun. | Open Subtitles | أعرف أنه لا بأس , انت بالتاكيد تعرف أنه لا باس |
Cliff'in arkadaşı gibi davranan bir katil olmadığını nereden biliyorsun? | Open Subtitles | كيف تعرف أنه ليس قاتل محترف يتظاهر بأنه صديق ؟ |
Casablanca'dan gitmem çok önemli, biliyorsun. | Open Subtitles | تعرف أنه من المهم أن أرحل من الدار البيضاء. |
Casablanca'dan gitmem çok önemli, biliyorsun. | Open Subtitles | تعرف أنه من المهم أن أرحل من الدار البيضاء. |
Drakula diye biri olmadığını biliyorum. Sen de Drakula diye biri olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه لا يوجد شخص مثل دراكولا أنت تعرف أنه لا يوجد شخص مثل دراكولا |
Toni, biliyorsun. İngilizce'yi çok iyi konuşamıyor. | Open Subtitles | توني انت تعرف أنه لا يتحدث الأنجليزية بشكل جيد |
Zaten biliyorsun, onun iyi bir şoför olduğunu kabul etmen şartıyla, seni her zaman affeder. | Open Subtitles | ولكنك تعرف, أنه يغفر لك أي شيء بشرط أن تعترف السائق الأفضل |
2050'ye kadar okyanusta balık kadar plastik belki de balıktan daha fazla plastik olacağını biliyor muydunuz? | TED | هل تعرف أنه بحلول 2050 سيكون هنالك بلاستيك في المحيطات أكثر من السمك؟ |
Kendimi henüz daha çirkin yapmadığımı biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعرف أنه يمكنني أن أجعل نفسي قبيحة أكثر |
Elbette aynadakinin kendiniz olduğunu biliyorsunuz çünkü siz göz kırpınca o da göz kırpıyor ve karşınızda ayna olduğunun farkındasınız fakat kendinizi, kendiniz olarak tanıyamıyorsunuz. | TED | أعني، إنك تعرف أنه أنت لأنك حين تغمز صورتك تغمز وتعرف أيضا أنها مرآة ولكنك لا تعرف نفسك بنفسك حقا |
O tür çocuklardan biri, bilirsin, kötü gibi davranmaya çalışan. | Open Subtitles | هو أحد أولئك الأطفال تعرف أنه يحاول التصرّف بكل سوء |
bilmeni isterim ki yapmak üzere olduğum şeyi kızım için yapıyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تعرف أنه ما يوشك على الحدوث هو لمصلحة ابنتي |
Bana karşı hisleri olduğunu biliyordun ve o hislerin karşılıklı olması düşüncesinden korkuyordun. | Open Subtitles | كنت تعرف أنه يكنّ لي المشاعر وكنت مذعوراً من أن تكون المشاعر متبادلة |
"Suçlu olduğunu bildiğin birini nasıl savunabilirsin?" | Open Subtitles | كيف تدافع عن شخص تعرف أنه إرتكب الجريمة بالفعل |
İlk ölce bilmelisin ki, birgün, öleceksin, korkmamalısın. | Open Subtitles | تعرف أنه في يوم ما ، ستموت أنت لا تعلم الشعور بهذا |
Bu hikâyeyi milyonlara yayma gücüm olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | هى تعرف أنه لدى السلطة كي أخبر الملايين |