| Lütfen Hildy,kızma.Senden hoşlanıyorum.Seni çok hoş buluyorum. | Open Subtitles | أرجوك يا هيلدي لا تغضبي أحبك ، أعتقد أنك جميلة جداً |
| Aslında, seninle konuşmam gerekiyor. Ve lütfen kızma , | Open Subtitles | في الواقع، أريد التحدث معكِ في شيء ما، و أرجو ألا تغضبي |
| Bana kızma bebeğim. Benim suçum değildi. Seni seviyorum. | Open Subtitles | لا تغضبي من يا عزيزتي ليس خطأي, أنا أحبك |
| Bana sinirlenme. Eğer doğru olduğunu düşünseydim, pişman olmayacaktım. | Open Subtitles | لا تغضبي مني, لو كنت أرى الصواب في ما فعلته لما كنت نادمة الآن |
| Ben senin ablanım, ve bana kızgın olabilirsin, ama ne yapacağımıza karar vermeliyiz. | Open Subtitles | ويمكنك ان تغضبي منى لكننا نحتاج للتفاهم نفهم ماذا |
| Sakın kızma, ama sana çok seksi bir kıyafet aldım. | Open Subtitles | لا تغضبي لكنّي حصلت علي لباس مثير جدا لكي. |
| Bana kızma... Sana söylemedim çünkü çok umutlanmanı istemedim... aramazsa diye... | Open Subtitles | لا تغضبي مني، لم أقل لك لأني لم أرد أن تتعشمي كثيراً وفي النهاية لا يتصل |
| Eee,ne olduğunu anlatacağım ama sakın kızma. Bu kısımlarda strese hayatta dayanamam. | Open Subtitles | لا تغضبي وذلك الجزء لا استطيع تأكيده بما فيه الكفاية |
| Morgan, tatlım, bize kızma, çünkü bir aşık olmak istemedik. | Open Subtitles | مورغان عزيزتي، لا تغضبي علينا لأننا وقعنا في الحب رغما عنا |
| Hadi ama bebeğim. Onun benim için bir anlamı yok, kızma. | Open Subtitles | بحقكِ يا عزيزتي انها لا تعني لي شيئاً، لا تغضبي |
| Nasıl oldu bilmiyorum. Lütfen kızma bana. | Open Subtitles | لا أعلم ما الذي حدث ، أرجوكِ لا تغضبي مني |
| kızma, ama sanırım Sarah' ya söylememem gereken birşeyi söyledim. | Open Subtitles | لا تغضبي ، لكن أظن بأنني ربما قلت شيئًا لسارة لم يكن علي قوله |
| Bu yüzden bana kızma. Böyle duygularıma rağmen ben sadece aynı işte çalıştığın bir Bayım! | Open Subtitles | لذا رجاء لا تغضبي مني فأنا مجرد سيد يعيش في الجوار |
| Ben de, "senden nefret ediyorum" dersem sinirlenme sen de. | Open Subtitles | و إن قلت بأني أكرهك فمن الأفضل ألاّ تغضبي |
| Neden bu konuda sinirlenme hakkın olmasın ki? | Open Subtitles | لما لا ؟ لماذا انت لا تستحقين ان تغضبي لذلك ؟ |
| sinirlenme ona, ama Fiona bana söyledi. | Open Subtitles | آه, لا تغضبي عليها ولكن, آه, فيونا أخبرتني |
| Böylece sen bana tarih için kızgın olmayacaksın ben de suçlu hissetmeyeceğim. | Open Subtitles | أجل، و لن تغضبي مني بشأن الموعد و لن أشعر بالذنب |
| - Bu soruyu sorduğum için kızamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تغضبي لأنني سألتكِ ذلك السؤال. |
| Lütfen Tanrı'ya dualarınızı karşılıksız bıraktı diye kızmayın. | Open Subtitles | أرجوكِ لا تغضبي من الرّب لأنه لم يستجب لصلواتكِ |
| Ayrıca müvekkilinin senin işini yaptığı için üzülme. | Open Subtitles | ولا تغضبي لأن موكلاك قاما بعملك نيابة عنك |
| Eğer birine kızmak istiyorsan, sevgili yaşlı babanla başla. | Open Subtitles | إذا اردت أن تغضبي من أحدهم فلتبدئي بأبيك أولا |
| Delirme. Senle canavar Manticore'un birbirinize kelepçeli olması onun suçu değil. | Open Subtitles | لا تغضبي ، ليست غلطتها كل شيئ يقوم بتقييدكِ إلى (مانتيكور) الغبية |
| Bana kızabilirsin, beni görmezden gelebilirsin. | Open Subtitles | تستطيعين أن تغضبي مني، وتستطيعين أن تتجاهليني |
| Üçüncü kardeş, Sinirlenmeyin. | Open Subtitles | الأخت الثالثة لا تغضبي .. |
| Sana bir soru sormam lazım ve seni sinirlendirmek de istemiyorum ama sormam gerek. | Open Subtitles | هــاي يجب ان اسألكي عن شيئا ولا اريدكي ان تغضبي |
| Anne, lütfen babamızı üzme. | Open Subtitles | اماه , ارجوكي لا تغضبي ابي |