Şu anda teknolojinin gittiği yönde inanılmaz bir değişim yaşanıyor. | TED | إن تغييراً كاملاً ومفاجئاً يحدث في كيفية تطور التكنولوجيا حالياً. |
Lâkin şehirde yaşayanlar için savaş, tam bir değişim demekti. | Open Subtitles | لكن بالنسبة للمرأة فى المدينة كانت الحرب تعنى تغييراً جذرياً |
Sizlere de şimdi açıklayacağım gibi, bu uygulamaların, genetik mühendislik için kullanılabileceğini ve hücrelere, kesimin yapıldığı alanlarda DNA'nın yapısını hassas bir şekilde değiştirebilmeleri için izin verdiğini fark ettik. | TED | وكما سأخبركم الآن لقد أدركنا أن ذلك النشاط يمكن أن يُوظف في هندسة الجينات للسماح للخلايا بأن تحدث تغييراً دقيقاً في في الحمض النووي في المواضع التي حصل عندها القطع. |
Bu programların nasıl bir fark yarattığını gördüm. | TED | ولقد شاهدت كيف أن هذه البرامج يمكن أن تحدث تغييراً. |
Dünya üzerinde bi farklılık meydana getirmenin, aynı oğlumuzun hergün yaptığı gibi. | Open Subtitles | أن تكون قادراً على أن تحدث تغييراً في العالم بالطريقة التي يفعلها ولدنا كل يوم |
Ülkemin başbakanı olarak daha fazla Değişiklik yapmak istiyorum ama her biriniz değişimi sağlayabilir - eğer isterseniz. | TED | أنا أريد أن أصنع المزيد من التغيير كرئيس وزراء بلادي، و لكن يمكن لأي واحد منكم أن يصنع تغييراً إن أردتم ذلك. |
Ama hayatında bir Değişiklik yapmak istiyorsan ben sana terapiye devam etmeni öneririm. | Open Subtitles | ولكن، إذا أردتِ أن تحدثي تغييراً في حياتك فأقترح أن تبقي في العلاج |
Yıllarca özgürlüğüm hakkında söz verildi sadece teknik bir detay ya da bir fikir değişikliği tüm olayı berbat etti. | Open Subtitles | لسنوات لقد وُعدت بحريتي فقط لأواجه خطأ تقنيا أو تغييراً في الرأي فيحبط الأمر بمُجمله |
Biraz değişikliğe ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج تغييراً طفيفاً في المشهد. |
Yapımızdaki en ufak Değişiklik davranışlarımızda büyük değişime sebep oluyor. | Open Subtitles | كيف ينتج أيّ تغيير طفيف في بنيتنا تغييراً في سلوكنا |
O geceden sonra bana karşı tavırlarında bir değişim hissettim. | TED | ولكن منذُ هذه الليلة، لاحظتُ تغييراً في الطريقة التى أُعاملُ بها في المنزل. |
Biri, kuantum değişim dediğimiz şeyden geçen insanların bütün hayatlarının ve bütün değerlerinin değiştiğini hissetmeleri. | TED | أحدها هو الناس الذين مروا بما يسمى تغييراً كمياً: شعروا بأن حياتهم وقيمهم كلها قد تغيرت. |
Eğer bu koltuğu yıkabilirseniz, bir değişim gerçekleştirmişsinizdir. | Open Subtitles | أن حطمت جميع المقاعد الحكومية ، حينها ستكون قد أنجزت تغييراً |
Kahkahalar istiyorum. Zaten hapishane senin için büyük bir değişim olmayacak. | Open Subtitles | على كلّ حال، السجن لن يكون تغييراً كبيراً |
Bağışınızın tam olarak nasıl bir fark yaratacağını da zihninizde canlandırabilmeniz gerekiyor. | TED | يجب أن تكون قادراً على أن تتصور كم الدولارات التي تتبرع بها سوف تصنع تغييراً |
İnsanlara daha fazla yardım edip fark yaratabileceğim bir iş istiyordum. | Open Subtitles | كي أقوم بشيء أساعد فيه الناس ليحدثوا تغييراً |
AMA ONU ÖLDÜRMENİN BİR fark YARATACAĞINI YA DA BU PROJE HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİMİ DEĞİŞTİRECEĞİNİ SANIYORSAN, UNUT GİTSİN. | Open Subtitles | , لكن لو تظن أن قتلها سيحدث تغييراً أو يغير شعوري تجاه المهمة، انسى الأمر |
Şunu bil ki doğru şeyi yaptın insanlar bunu takdir ediyor ve bir farklılık yaratan da bu. | Open Subtitles | و لمعلوماتك، أن تفعل الصواب و الأهالي يحترمون هذا و هذا ما يحدث تغييراً |
İnsan davranışlarında kuvvletli bir değişimi sonlandırmaya doğru gidiyoruz, Ve tabi ki büyük karışıklıklara. | TED | لذا فسنرى أيضاً تغييراً ملحوظاً في مواقف النّاس تجاهه وبالطبع سيكون لذلك نتائج كبيرة |
Madem herhangi bir Değişiklik üretkenliği artırıyor, neden pozitif bir Değişiklik yapmayalım ki. | Open Subtitles | وبما أن أي تغيير يساعد في زيادة الإنتاج لما لا نجعله تغييراً إيجابياً |
Yazılım değişikliği yapıyoruz. | Open Subtitles | نحن نجري تغييراً تاماً للبرمجيات |
FDA mevzuatında daimi değişikliğe gidiyor. | Open Subtitles | تقترح تغييراً دائماً في قوانينها |
Büyük bir değişime tanıklık etmek üzereyiz. | Open Subtitles | إننا نشهد تغييراً كبيراً في حدود الأشياء الممكنة. |
# That man, that man # # make a change # | Open Subtitles | ذلك الرجل، ذلك الرجل اصنع تغييراً |
Eğer bana şimdi söz verirsen hayatımızdaki... değişikliklere içebiliriz | Open Subtitles | اذاً , لو أنك و عدتنى الآن أَنَكَ جاد يمكننا الشرب لنصنع تغييراً |
- Paranın üstünü getir. | Open Subtitles | إجلبْ تغييراً. |
Bu öylesine radikal bir değişimdi ki, aslında 82, 83 ve 84'teki ilk Macintosh geliştirme ekibi sıfırdan yeni bir işletim sistemi (OS) yazmak zorunda kaldılar. | TED | لقد كان تغييراً جذرياً في الحقيقة، حيث أنَّ فريق تطوير ماكنتوش الأول في أعوام ١٩٨٢، ٨٣ ، ٨٤، توجِّب عليهم كتابة برنامج نظام تشغيل بالكامل من الصفر. |