Çok iri ve gelişmiş bir vücudun var. gurur duymalısın. | Open Subtitles | أنت ضخم و جسدك ينمو جيداً يجب ان تفخر بجسدك |
Aslına bakarsan, kardeşinin klasik anlamda yakışıklı olmasıyla gurur duymalısın. | Open Subtitles | فى الواقع يجب أن تفخر أن لديك أخ وسيم كلاسيكياً |
Fakat hepsi senin içindi, bu sayede kendinle gurur duyabilecektin! | Open Subtitles | ولكن كل هذا كان لأجلك كي تفخر بما تقوم به |
Ve ayrıca eğer gurur duyduğunuz bir şeyler geliştirirseniz, bunu dünyadaki diğer bütün robot sahipleriyle paylaşabilirsiniz. | TED | وإذا كان لديك شيء تفخر به، يمكنك مشاركته مع كل شخص يمتكلك هذا الربوت في العالم |
Birleşik Devletler Donanması Kıdemli şef ve dalgıç Carl Brashear'ı tam, aktif göreve gururla iade eder. | Open Subtitles | البحرية الامريكية تفخر باعادة كبير المعلمين و الغواص كارل براشير إلى العمل الكامل |
Önceden böbürlendiğin tek bir şey olmamasına inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | شيء وحيد أجد صعوبة في فهمه أنك لم تجد شيء واحد تفخر به من قبل |
Orduya katılmadığına çok memnunum Rhett. Kendinle gurur duyabilirsin. | Open Subtitles | بإمكانك أن تفخر الآن تفخر بأنك كنت أذكي منهم جميعاً |
Ama o ülke ki her zaman adalete olan düşkünlüğüyle gurur duymaktadır. | Open Subtitles | ولكن البلد, والحمد لله, تفخر دائما بنفسها لحبها للعدالة |
Profesör, o dinozorla gurur duymalısınız. | Open Subtitles | لماذا يا أستاذ عليك أن تفخر بهذا الديناصور ؟ |
Eşiniz o giysilerin içindeyken, onunla nasıl gurur duyuyorsunuzdur! | Open Subtitles | ينبغى أن تفخر بما ستبدو عليه فى هذه الفساتين |
Bir Baskerville'in senin sefil çocuğunla bu kadar çok ilgilenmesinden gurur duymalısın. | Open Subtitles | ينبغى أن تفخر أن فرد "فى " باسكرفيلز يبدو مثل طفلتك البائسة |
"Mississippi sizinle gurur duyacak. Beyaz adam şerefine kararlı ve güçlü davrandınız". | Open Subtitles | سوف تفخر بك " ميسي سيبي " رميت بالتراب على رجل أبيض |
Los Angeles şehri, Bay Vincent Ludwig'in bağışladığı tüfeği kraliyet ailesine sunmaktan büyük gurur duyuyoruz. | Open Subtitles | تفخر مدينة لوس أنجليس أن تقدم إلى العائلة المالكة بندقية الحرب الثورية تبرع بها السيد فنسينت لودفيج |
Bilardo sporu için utanç kaynağısınız ve masamda oynamanıza izin verdiğim için gurur duymalısınız. | Open Subtitles | ..أنت عار على لعبة البليارد ويجب أن تفخر بأنني أتركك تلعب على طاولتي |
Bence para, bütün kasabanın... ..gurur duyacağı birşeye harcanmalı. | Open Subtitles | أعتقد ينبغي أن نصرف المال في شيء تفخر به المدينة بأكملها |
Onunla gurur duyardın. Soğukkanlılığını hiç kaybetmedi. | Open Subtitles | أنت يمكن أن تفخر بها إنها كلياً حافظت علي هدوئها |
Herkes, büyük ağacı sever ve onunla gurur duyar. | Open Subtitles | وهم جميعا أن الحب شجرة كبيرة ، أليس كذلك؟ انهم كل واحد أن تفخر. |
Bütün şaşalı kariyerin boyunca kendinle insanların lideri olarak gurur duydun insanları yargıladın. | Open Subtitles | , كل ما تفكر به مجدِك العظيم لقد كنت تفخر بنفسك أنك زعيم الرجال . وتقود ناس |
Körfez bölgesindeki kampanyanın aksine, ...orada en çok gurur duyduğun şey eşcinsel bir kardeşinin olması. | Open Subtitles | ليس لو أنك تروج لحملتك في , الشاطئ الغربي حيث كون لديك شقيق منحرف هو أكثر شئ تفخر به |
OCP geleceğin polisini gururla sunar. | Open Subtitles | بتقديم وسيلة التهدئة المستقبلية في المدن"ocp"تفخر |
Sana birşey söyleyeyim. Bunu gururla taşı, evlat. | Open Subtitles | حسنا ساخبرك شيئا يجب ان تفخر بهذا الاثر |
Önceden böbürlendiğin tek bir şey olmamasına inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | شيء وحيد أجد صعوبة في فهمه أنك لم تجد شيء واحد تفخر به من قبل |