Mahallenize yaklaştıkça, oturduğunuz bölüm ayrılıyor ve sizi doğrudan kapınızın önüne getiriyor. | TED | وحين تقترب من الضاحية أو المنطقة، تنفصل العربة التي تجلس فيها، وتقوم بالقيادة الذاتية إلى باب منزلك. |
Yanlara doğru yayıldıkça yerkabuğu çok yavaş bir şekilde ayrılıyor. | Open Subtitles | وعندما تنتشر بالحواف، فإن قشرة الأرض تنفصل ببطء. |
L Yani, bir kaybeden ayrılmak isteyen bazı bayan , var | Open Subtitles | أعني ، أنه هناك سيدة تريد أن تنفصل عن فاشل |
Aman Tanrım, gerçekten seni terk eden kimse olmadı, değil mi? | Open Subtitles | أوه ، يا إلهي ، أنت لم تنفصل عن أحد من قبل ، أليس كذلك؟ |
Sence bu geminin iskeleden ayrılma şansı var mıdır? | Open Subtitles | هل تعتقد ان هناك فرصة في ان تنفصل السفينة من المرفأ؟ |
Joyce Kim'le ayrılmadın. Kuzey Kore'ye iltica etti. | Open Subtitles | لم تنفصل عن جويس كيم هي من فرت لكوريا الشمالية |
Sonuçları almadan ondan ayrılmalısın. | Open Subtitles | عليك أن تنفصل عنها قبل توصلها بنتائج التحليلات |
Koordinatlar ayrılıyor, efendim. İşe yaramıyor, ayrılmaya devam ediyorlar. | Open Subtitles | الإحداثيات تنفصل يا سيدي، هذا لم ينجح، ما زالت تنفصل. |
- Bitti, Hanna. - Benden ayrılıyor musun? | Open Subtitles | أنتهيت من ذلك ، هانا هل تريد أن تنفصل عني؟ |
Evet, kırıp birbirinin içine döküyorsun, o kendiliğinden ayrılıyor zaten. | Open Subtitles | نعم, تستطيعين سكب ذلك مرة أخرى من النصف إلى النصف الآخر وفي نهاية الأمر سوف تنفصل عن بعضها البعض |
Eski sevgilin... nişanlısından ayrılıyor... ve ilk hamlesi... eski sevgilisinin kanepesine atlamak oluyor. | Open Subtitles | أن صديقتك السابقة تنفصل عن خطيبها وخطوتها الأولى |
Ama 13 yaşında bir çocuktan savaş sebebiye ayrılmak koyar insana. | Open Subtitles | لكن ان تنفصل عن طفلك الذي بعمر 13 عام بسبب الحرب , هذا صعب |
- Bu kızı harbiden seviyorsan yapabileceğin en iyi şey ondan ayrılmak. | Open Subtitles | لو كنت تحب تلك الفتاة حقا , أفضل شئ تستطيع فعله هو أن تنفصل عنها |
Bu iyi. Bunları ona terk edeceğin zaman söyle. | Open Subtitles | هذا جيد قل له تلك الامور عند ما تنفصل عنه |
Ne istiyorsan yaparım. Benden ayrılma yeter. | Open Subtitles | سوف افعل كل مايتطلبه الامر فقط لا تنفصل عني |
Benden teşkilat öyle dediği için ayrılmadın. | Open Subtitles | أنت لم تنفصل عني لأن الوكالة طلبت منك ذلك. |
O zavallı melek Knives'tan bugün ayrılmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تنفصل عن الملاك المسكين "نايفز" اليوم |
12.000 metreye ulaştığımızda mekik ayrılacak, yükselecek ve iticilerden ilki olan sıvı yakıt roketlerini ateşleyecek. | Open Subtitles | عندما نصل إلى ارتفاع 40 ألف قدم تنفصل المركبة وتشغل إحدى محفزات الوقود السائل |
Bunu cevabını verecek kutular dolusu açıklama var. İstersen okuyabilirsin. Eğer eğer senden ayrılmasını istiyorsan ilk randevu'daki Gary gibi olamaktan vazgeç ve 10 sene sonraki halini takın. | Open Subtitles | هناك صندوق مليء بالمحاضر والنصوص تستطيع قرائتهم اذا اردتها ان تنفصل عنك، توقف عن كونك |
Benimle ayrılamazsın. Ben senle çoktan ayrıldım. | Open Subtitles | لا تستطيع أن تنفصل عني لقد إنفصلت عنك مسبقاً |
Perşembe günü, bir parça ayrılıp sağ eline gitti. Sonuç, siyah parmaklar. | Open Subtitles | يوم الخميس، تنفصل إحداها و تتجه ليده اليمنى |
Sana yanımdan ayrılmanı söyleyene kadar, benimle kal. | Open Subtitles | قف بجانبي حتى أخبرك إنّه يمكنك أن تنفصل |
Ted, dün akşam Jeanette'ten ayrıldın mı ayrılmadın mı? | Open Subtitles | تيد)، هل إنفصلت، أم لـم تنفصل) عن (جانيت) الليلة الماضية؟ |
Ona onunla ayrılman gerektiğini söylediğinde mi? | Open Subtitles | عندما أخبرتها بأنه يجب عليك أن تنفصل عنها؟ |
Her zaman kızlar birinden ayrıldığı zaman diğer kızı suçluyor. | Open Subtitles | في كل مرة تنفصل فيها فتاة عن عشيقها تلقي باللوم على الفتاة الأخرى |
Unutmayın, sıcak tutun ve ayrılmadan önce kullanın. | Open Subtitles | لاتنسي احفظيها دافئة واستخدميها قبل ان تنفصل |