Sizler artık, olağan sellere iyi bakış açısı Getiren yüce firavun Hermenthotip'in malısınız! | Open Subtitles | انتبهوا, أنتم الآن من ممتلكات الفرعون هيرمنحوتب جالب الخير و الفيضاناتِ السنوية |
Kumarhaneye gidersek diye şans Getiren paramı bile aldım. | Open Subtitles | جَلبتُ فلسي جالب الحظ لي حتى في حالة قرّرنا ضَرْب منضدة البلاك جاك وااو. |
Nehir, bu vahşi yaşama hayatı Getiren büyük bir şey.. | Open Subtitles | الوادي يعد أفضل جالب للحياة في هذه الأدغال |
Keçiyi bırakmadı bir türlü! maskot olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | لم يرد أن يُطلِق الماعز يقول أنه جالب الحظ |
Biliyorsun, Kaptan Caleb'le yiyecekleri hakkında bir şeyler yapması için konuşmalısın. | Open Subtitles | حقيقة لابد ان تقول شيئا للكابتن جالب بشأن طعامه |
Çok yoruldum. Bereket yağdıran olmak çok yorucu. | Open Subtitles | يا الهي,أنا متعب,كونك جالب الثروات أمر متعب |
Ayrıca yağmur yağdıranı devlet makamı için sergilemek politik avantaj getirir. | Open Subtitles | رغم ذلك توجد ميزة سياسية "من استعراض "جالب المطر بينما أترشح للمنصب السياسي |
Asırlarca onlar için dans ettim, kan toplayıcı ve ruh taşıyıcıları oldum. | Open Subtitles | لقرون رقصت لهم جامع الدم و جالب الارواح |
Ya ihaneti seçeceksin ya da gururu. Ölüm Getiren etrafında gezinmeye başladığında. | Open Subtitles | "عليكِ أن تفاضلي بين الكبرياء والخيانة، بينما جالب الموت يرفرف عن قربٍ" |
Ya da Yağmur Getiren'in, ihtiyaç duyduğumuz yağmurla bizi kutsamasını bekleyerek erkenden mezara girme riskini göze alacağız. | Open Subtitles | أو يجب أن نهتم بالدعاء من أجل جالب المطر لأننا بحاجة للماء |
Yüreğimin alevlerini, şehrime ölüm getirip hayatımı çalan Yağmur Getiren ve vahşi bir adamın zevkleri için beni zincire vuran Crassus söndürdü. | Open Subtitles | إنما أنا مُجرد رماد بقايا حُرقة قلب، بردت من قبل جالب المطر الذي جلب الموت لمدينتي ونزعني من الحياة التي أعرفها |
Ve O'na "ışığı Getiren" anlamına gelen Luca diyorum, çünkü o benim hayatıma ışığı getirdi. | TED | وسميته "لوكا" ومعناه "جالب النور" ، لأنه بالفعل يجلب السعادة لحياتي. |
Tamam, İyi şans Getiren elbisemi giyeceğim. | Open Subtitles | حسناً، سأرتدي كعبي العالي جالب الحظ |
Akıllıca olmaz cevap vermek gelen çağrıya çünkü ölüm Getiren üç kerede bir sefer yoklacayak seni. | Open Subtitles | "سيكون من غير الحكمة أن تجيب الهاتف، جالب الموت سيتّصل في مكالمة من ثلاث" |
Sen Yağmur Getiren'sin. Ölümün katili! | Open Subtitles | أنت "جالب المطر"، و"ذابح الموت" |
Anlaşılan, karakolda bir maskot olması hiç de fena fikir değilmiş. | Open Subtitles | إتّضح أنّ وجود جالب حظّ في المركز يُمكن أن يكون مُفيداً للغاية. |
Güzel yemekleri olan güzel bir restorana gitmek istiyorum, açık havaya veya bir maskot alanına değil. | Open Subtitles | أريد الذهاب إلى مطعم راقي مع طعام جيد, وليس مع ملعب, أو جالب حظ |
Böylece polis, katilin asıl amacının Caleb'i öldürmek olduğunu düşünecekti. | Open Subtitles | لتجعل البوليس يعتقد ان القاتل كان يستهدف جالب |
Bereket yağdıran olarak sana izin veriyorum. | Open Subtitles | خذ,بما أنني جالب الثروات سأصدر لك واحدا |
Düğünden önce birbirimizi görmenin kötü şans olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | اعتقدت أنكِ قُلتِ أن رؤية بعضنا البعض قبل الزفاف أمر جالب للحظ السيء |
Ayrıca yağmur yağdıranı devlet makamı için sergilemek politik avantaj getirir. | Open Subtitles | رغم ذلك توجد ميزة سياسية "من استعراض "جالب المطر بينما أترشح للمنصب السياسي |
Asırlarca onlar için dans ettim, kan toplayıcı ve ruh taşıyıcıları oldum. | Open Subtitles | لقرون رقصت لهم جامع الدم جالب الارواح |
Evet, bu kişi ona Light Bringer diye sesleniyor ki her nasılsa bu onun için çok önemli. | Open Subtitles | الشخص الذي يُدعى جالب الضوء، هام بالنسبة إليهِ بطريقة ما. |
Ya da özetle buradaki maskotunuz yeterince kokladı. | Open Subtitles | أو بشكل أكثر تحديداً، جالب حظّك هنا لديه رائحة كافية. |
Senelik kan bağışı kampanyamız başlıyor, bu yüzden, aranızdan birisinin gönüllü olup, hastane maskotumuz, "arkadaş canlısı, deri altı şırıngası Bay Hıyar kılığında, donörleri karşılamasını istiyorum. | Open Subtitles | حملة الدم السنوية ميزة إضافية وسأحتاج إلى متطوع ليحيي الواهبين على أنه جالب الحظ الجديد للمشفى |