| Senatör, önümüzdeki haftanın programını gözden geçirmek istedim. | Open Subtitles | سيناتور، أردت أن نراجع جدول أعمال الأسبوع القادم معك |
| Yalnızca sormak istiyorum, neden valinin programını o kontrol ediyor? | Open Subtitles | أريد أن أعلم فقط، لماذا تقوم بالسيطرة على جدول أعمال الحاكم؟ |
| Ama gerçekte bu, yaklaşık on yıldır sadece ultra-muhafazakar bir gündem oldu. | Open Subtitles | هو مجرد جدول أعمال محافظ وكان موجود لعقود |
| Her salı haftanın gündemini tartışmak üzere avam kamarası sözcüsü ve çoğunluk partisi lideriyle bir araya gelirim. | Open Subtitles | كل يوم ثلاثاء أجلس مع المُتحدث وزعيم الأغلبية لمناقشة جدول أعمال الأسبوع |
| Bu kurulun gündeminde tek bir madde var: Ülkemizin en büyük ödülü için aday listesini onaylamak: | Open Subtitles | يوجد فقرة واحدة على جدول أعمال هذا الاجتماع و هي أن نختار قائمة المرشحين لنيل ميدالية الشرف |
| Bu gazetenin basın dürüstlüğünü kiralık bir başkanın politik gündemi uğruna asla tehlikeye atmam. | Open Subtitles | أنا لن اُغامر بسلامة صحفيين هذه الجريده. من أجل جدول أعمال تأجير سياسة البلدية. |
| ama burada, onu meşgul edip kafasını dağıtacak, bir program hazırlayabilirim. | Open Subtitles | وهنا, أستطيع أن أقدم جدول أعمال مليء بالمتعة. |
| - Haklısın benim de bir ajandam var. | Open Subtitles | أنت محق ، لدي جدول أعمال |
| Bayan Park'ın sınıf ajandası sizde mi? | Open Subtitles | هل لديك كتاب جدول أعمال صف السّيدة بارك؟ |
| Fakat, sanki senin bir programın yok. | Open Subtitles | ولدي جدول أعمال وأشعر أنك لست كذلك |
| Hükümetlerin kendi gündemleri var. | Open Subtitles | الحكومات لديها جدول أعمال خاص بها. |
| Ortopedik cerrah programını fetal cerrahınkiyle kıyaslar mısınız? | Open Subtitles | نعم كيف يكون جدول أعمال جرّاح العظام مقارنة بجرّاح الأجنّة ؟ |
| Lars sana otuzbir programını... anlattığı süre boyunca çavuşu tokatladım. | Open Subtitles | طوال الوقت الذي كلمك فيه لارز) عن جدول أعمال يومه) |
| Önümüzdeki iki gün boyunca Başkan'ın programını istiyorum. | Open Subtitles | -سيدي . أحتاج إلى جدول أعمال الرئيس لليومين القادمين. |
| Bugünkü personel toplantısının gündem raporunun fotokopisini çekmeye gidiyorum. | Open Subtitles | في الواقع، الآن، كنت ذاهبة لعمل نسخ من جدول أعمال اجتماع العاملين ظهر اليوم. |
| Tartışmayı istediğim bir gündem var. | Open Subtitles | هناك جدول أعمال أريد مناقشتها معك |
| Her salı haftanın gündemini tartışmak üzere avam kamarası sözcüsü ve çoğunluk partisi lideriyle bir araya gelirim. | Open Subtitles | كل يوم ثلاثاء أجلس مع المُتحدث وزعيم الأغلبية لمناقشة جدول أعمال الأسبوع |
| Bu akşamın gündeminde ilk olarak, şirketin kalkınması var. | Open Subtitles | أول شيء في جدول أعمال هذا المساء هو.. تطوير التجاره |
| Ben de bir taraftan, hükümetin dış siyaset gündemi hakkında sağlam bir yazı yazıyorum. | Open Subtitles | في غضون ذلك, أنا أعمل على ميزة بشأن إدراة جدول أعمال السياسة الخارجية |
| Ay inanmıyorum, tam eşcinsellere göre bir program. | Open Subtitles | يالهي , جدول أعمال حقيقي للشواذ |
| Ve şirket ajandası sanki kötülük gibiymiş gibi hep bahsedildiği duyulur [Çevreyi Koru, Şirket Kazancını Değil] sanki bu dünyayı ele geçirmeye çalışan [Şirket Faşizmiyle Savaş, DTÖ'nu Durdur] bir ajandaymış gibi. | Open Subtitles | أنت تعرف بشعور الإزدراء ويحدث ارتباط مع كلمة جدول أعمال. ويسمع المرء كثيرا عن جدول أعمال المنظمات |
| programın dışına çıkamayız. | Open Subtitles | عندنا جدول أعمال لنحافظ عليه |
| Pek çok insanın aşırı berbat gündemleri oluyor. | Open Subtitles | فالكثير من الناس يملكون جدول أعمال فظيع |
| Şimdi sizlere de dağıtılan toplantı gündemine göz atacak olursak... | Open Subtitles | راجعوا لو سمحتم جدول أعمال اللقاء الذي طبعته |