Şimdi konuşup birbirimizi anlamaya çalışıyoruz. Sadece konuşuyoruz, fiziksel yakınlık yok. | Open Subtitles | نحن نتحدث و نحاول أن نحل المشاكل فقط شفهياً لا جسدياً |
Tamam, ama Washington'a geri döndüğünde, tam bir fiziksel test yapacağız. | Open Subtitles | حسناً, ولكن عندما تعود للعاصمة أريدك أن تجرى فحصاً جسدياً شاملاً |
tamam, yani video oyunları saldırganlığı ortaya çıkarıyor sporlar fiziksel yorgunluk da yapıyor. | Open Subtitles | ألعاب الفيديو تعد مُتنفساً للسلوك العدواني الذي قد تقدمه الرياضات المرهقة جسدياً أيضاً |
Bir dizi kasnak ve kol hazırlayıp, ...fiziksel temas olmadan taşıyabiliriz. | Open Subtitles | نخترع سلسلة من البكرات والرافعات فلا نضطر للاتصال جسدياً مع الجهاز |
Kimliğinizi korumak için birisine fiziksel şiddet uygulamanız gerekti mi hiç? | Open Subtitles | هل توجب عليكِ إيذاء أحداً ما جسدياً من أجل حماية هويتكِ؟ |
Ancak bazen sadece 5 doktor olabiliyoruz ve 16 hemşire ve hepsine yardımcı olabilmek için fiziksel olarak çok yoruluyoruz. | TED | لكن بعض الأحيان نحن خمس أطباء فقط و16 ممرضة، ونصبح منهكين جسدياً لفحصهم جميعاً. |
Ve içine koyabileceğim beni çevreleyen alanda kendimi fiziksel türe dönüştürmek öyleki ya katkıda bulunabilir yada eleştirebilir. | TED | ووضعه على الظهر ونوعاً ما حورت نفسي جسدياً حتى يمكنني إما التفاعل أو توجيه إنتقاد إلى المجال المحيط بي. |
Birisi hikâye anlattığında fiziksel reaksiyon gösteririz. | TED | نحن فعلاً نتفاعل جسدياً حينما يخبرنا شخص ما قصة. |
fiziksel olarak çarçabuk olgunlaşmıştı ama yatağı hala hayvan resimleriyle kaplı çaşaflarla kaplıydı. | TED | و أنها تنضج بسرعة ، جسدياً و لكن سريرها ما زال يغطيه لعب الأطفال علي شكل حيوانات |
Yani, kızı degil, ama ona yakın olan biri, ona fiziksel olarak yakın olan biri. | TED | فإذا هي ليست إبنته، ولكنها شخص ما قريب منه جسدياً |
fiziksel gerilemeye başladığında bile, Amy onları ağırlayacak kadar cesurdu. | TED | كم هي شجاعة إيمي لتستقبلهم، علي الرغم من أنها قد بدأت في الانسحاب جسدياً. |
Bu mobilyalar insanları fiziksel olarak dahil etmek istiyor. | TED | ترى، هذه سلسلة كاملة من الأثاث التي تريد أن تخاطبك جسدياً. |
Gerçek iletişimin sadece fiziksel bir mesaj iletme olayından çok daha fazlası olduğunu keşfettim. | TED | اكتشفت أن التواصل الحقيقي هو أكثر من مجرد إيصال الرسالة جسدياً. |
80 metrenin altında, basınç çok daha güçlü hale gelir, ve onu fiziksel olarak hissetmeye başlarım. | TED | وانطلاقا من 80 متر، يصبح الضغط قوياً بالفعل، وأبدأ الشعور به جسدياً. |
Elbette fiziksel olarak da çok iyi bir halde olmalısınız, bu nedenle çok spor yapıyorum. | TED | بالطبع تحتاج إلى أن تكون لائقاً جسدياً ، وبوضع جيد جداً لذا مازلت أتمرن كثيراً |
Kendimi size çekilmiş hissediyorum, ve sadece fiziksel olarak değil | Open Subtitles | أجد نفسي منجذباً إليكِ حقاً، وليس جسدياً فحسب |
fiziksel ve psikolojik olarak yüksek bir isteklilik düzeyindeler. | Open Subtitles | إنهم فى حالة عالية من الإستعداد جسدياً ونفسياً |
Hiçbir şeyden bahsetmedim, çünkü yatakta kötü olduğumu ya da fiziksel olarak yeterince çekici olmadığımı düşündüm. | Open Subtitles | ولم أذكر هذا من قبل لأنني أحسست بأني ناقصة بطريقة ما بأني سيئة في السرير، أو لست ذكية كفاية أو غير جذابة جسدياً |
fiziksel olarak bir insanla birleşmek mi istiyor? | Open Subtitles | هل تعني أن هذه الآله تريد أن تنضم لإنسان جسدياً ؟ |
bedenen tükenmiştim. Zihnen enkaza dönmüştüm. Varlığımı bir hata olarak görüyordum. | TED | لقد كنت مجهداً جسدياً وعقلياً، ومحطم لدرجة كبيرة، بأعتبار نفسي فاشل. |
Ayrıca, yapmam mümkün de değildi. fiziken mümkün değildi. | Open Subtitles | ليس ممكن جسدياً كنت هنا طوال الليل |
İşlerin nasıl olduğunu biliyorum, bedensel gücüm var, silahlarla aram iyi, çok çekici olduğum da cabası. | Open Subtitles | أعرف كيفية سير الأمور وأنا قادرة جسدياً.. وبارعة باستخدام الأسلحة عدا عن جاذبيتي المغوية |
Düşünüyordum da, eğer hayalet fiziki bir varlığa sahipse ve kendini gösteriyorsa, onu birinin peşinden gitmekten ne alıkoyabilir ki? | Open Subtitles | إذا كان الشبح يتواجد جسدياً ويظهر نفسه فما الذي يمنعه من الخروج لملاحقة شخص ما |
Bu hisse kapıldığımda ihtiyacım cinsel deva. | Open Subtitles | حين يكون لدى هذا الإحساس أحتاج علاجا جسدياً إنى أحتاجه . أحتاجه |