Ve içgüdülerim ona inanmamı söylüyor. İçgüdülerim yalan söylemiyor, diyor. | Open Subtitles | وحدسي يقول لي صدقيه، حدسي يقول لي أنه لم يكذب |
Tek bildiğim, içgüdülerim bana bir şeylerin yanlış olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | كلّ ما أعرفه أن حدسي يخبرني أنّ هناك خطب ما |
Patron, içimden bir ses kızın evli bir erkekle ilişkisi olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أيها الرئيس، حدسي يقول لي انها كانت على علاقة مع رجل متزوج |
İçimden bir ses, bu adamı kontrol etmekte zorlanacağız diyor. | Open Subtitles | ينبئني حدسي بأننا سنواجه صعوبة في السيطرة على هذا الرجل. |
Pekala, şu anda sezgilerim bütün yol boyunca Mariah Carey dinleyeceğimizi söylüyor. | Open Subtitles | حسنا , حدسي يقول بأننا سنستمع الى مرايا كاري في طريق العوده |
Bir hastanın hayatını içgüdülerime dayanarak acemi bir cerraha veremem. | Open Subtitles | لن أضع حياةَ مريضٍ بين يدي جرّاحٍ مبتدئٍ بناءً على حدسي |
İç güdülerim asla yanılmaz. Şu an içgüdülerim şöyle haykırıyor: Cinayet. | Open Subtitles | و حدسي لا يكذب أبدا و أنا اقول لك انه جريمة |
Biliyorum, biliyorum ama içgüdülerim onun da bir kurban olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أنا أعرف، أنا أعرف، ولكن حدسي يقول لي انه هو الضحية في كل هذا. |
İçgüdülerim bana, ölümle cebelleşen arkadaşının hayatının bir diş macunu tüpü tarafından kurtarılamayacağını söylüyor. | Open Subtitles | أن حدسي يخبرني أن زميلك ، الذي في خطر لا يمكن إنقاذه بواسطة أنبوب معجون أسنان |
İçgüdülerim onunla evli kalmamı söylüyor ama sence ne yapmalıyım? | Open Subtitles | حسناً، حدسي يقول لى أن أظل متزوجاً منها. ماذا تعتقد أن أفعل؟ |
içimden bir ses ona güvenmemem gerektigini söylüyordu ama yine de güvendim. | Open Subtitles | حدسي أخبرني أن ليس علي الثقة به لكني فعلت |
İçimden bir ses olmaz diyor ama aynı zamanda içim açlıktan kırılıyor. | Open Subtitles | حدسي يخبرني أن أرفض ولكن أمعائي تشعر بالجوع |
Evet, içimden bir ses açlıktan ölmeyeceğini söylüyor. Haksız mıyım şef? | Open Subtitles | ينبئني حدسي بأنك لن تموت جوعاً، أليس كذلك؟ |
Ama tanışsaydık, beni özel yapan şeyleri bilirdin sezgilerim, empatim ve kalbim gibi. | Open Subtitles | لكننا لو كنا كذلك ، لعرفت مايجعلني مميزة حقًا هو حدسي وعطفي وقلبي، |
Ama içgüdülerime göre, bu işin içinde bir bit yeniği olduğunu düşündüğümü söylemezsem işimi yapmış olmam. | Open Subtitles | ولكنّ سيكون هذا تقصيرٌ من جانبي إذا لم أخبركِ حدسي يُخبرني أن هذا الأمر يشوبه الرّيبة |
İçgüdüm diyor ki, bunlardan birisi diğerlerini öldürüyor böylece parayı kendisine saklayacak. | Open Subtitles | حدسي هو ان واحداً منهم قتل زملائه السابقين حتى يُـبقي المال لنفسه |
Daha önce de söylemiştim, hislerim bana bir şey söylüyorsa buna güvenirim. | Open Subtitles | قلت من قبل: عندما يخبرني حدسي بأن هناك شيء مريب أثق به |
Tamam, bir önsezi üzerine gidiyorum ama bu bilgiyi nereden aldığımı sormaman gerekiyor. | Open Subtitles | حسناً! أتبع حدسي لكن لا تسألني أنّى لي معلوماتي |
Çok üzgünüm, dev adam. Benim suçum. İçimdeki sese kulak vermedim. | Open Subtitles | اعتذر عن ذلك أيّها الضخم، إنّه خطأي، لقد تصرّفت ضد حدسي. |
Bana kendi sezgilerimi dinlemeyi sen öğrettin. | Open Subtitles | علمتني بنفسك فقط ان استمع الى حدسي الخاص |
Kuzeye ilerleyip yolunu kes. Benimkisi sadece içgüdü. | Open Subtitles | اتّجه شمالًا وحاول ردعه، هذا ما ينبّئني به حدسي. |
Önsezim doğruysa düşüş bitmiş demektir. | Open Subtitles | ولكن إذا كان حدسي صحيح، الركود قد انتهى. |
Kadınsı hislerime karşılık bir gecelik yatak. | Open Subtitles | سأتبادل معك ... . حدسي الأنثوي مقابل سرير لهذة الليلة |
Bölüm değiştirdim, yuvarlak testere aldım ve kendime içgüdülerimi takip edeceğime dair söz verdim. | Open Subtitles | أردتُ تبديل الأختصاص و شراء منشار دائري و وعدتُ نفسي بأنني سأتبعُ حدسي مهما كلف الأمر |
İçimdeki ses oğlumun ciddi bir sorunu olduğunu söylerken bunu nasıl duymazdan gelirim? | Open Subtitles | كيف أتجاهل حدسي الذي يخبرني بأن هناك مشكلة حقيقية لدى ابني؟ |