Eğer Tanrı hayatlarımızın içinde olsaydı, bu davaları çözmek bu kadar zor olmazdı. | Open Subtitles | ،لو كان الرب موجودا في حياتنا .فلن يكون من الصعب حل هذه القضايا |
Bilmeceyi çözmek, sudokuya çok benziyor. Bu yüzden aklınızdakileri bunun gibi bir tabloda düzenlemek isteyebilirsiniz. | TED | حل هذه الأحجية شبيه بلعبة السودوكو، لذلك ربما سيكون من المفيد أن تجمع معلوماتك في جدول مثل هذا. |
Açıkçası hepinizden bu büyük sorunu çözmeye nasıl yardımcı olabileceğiniz hususunda kafa yormanızı istiyorum. | TED | اعني انني بامانة اريدكم جميعا ان تفكرو كيف بامكانكم حل هذه المعضله الضخمة |
Her türden insan Birinci Dünya Savaşı sırasında ve iki savaş arasında bu problemi çözmeye çalıştı, ama neredeyse hepsi başarısız oldu. | TED | ان جميع الاطياف العسكرية منذ الحرب العالمية الاولى و حتى الثانية حاولوا حل هذه المعضلة ولم يستطع احد ان يصل اليه |
Bu soruna çare bulmak dünya üzerindeki herkesin neredeyse 30 yılını aldı. | TED | لقد تطلب الأمر ٣٠ سنة لكي يتمكن أي أحد من حل هذه المسألة. |
Emin olmanızı istiyorum, gerçekten emin olun, bu soruna radikal bir çözüm bulup bunu görebileceğimizden emin olun. | TED | بل أريد أن تتحلّوا بالقناعة، بقناعة حقيقية أن بمقدورنا أن ننجح في حل هذه المشكلة وأن نشهد تلك اللحظة. |
Olabildiğince farklı sesi aynı anda çıkarmak istiyorum, bu problemin nasıl üstesinden gelebilirim? | TED | كيف يمكنني حل هذه المشكلة؟ مشكلة الرغبة بالحصول على الكثير من الأصوات المختلفة في نفس الوقت |
Birlikte çalışmadan bu sorunları çözmemiz mümkün değildir. | TED | لا يمكننا حل هذه المشاكل إلا اذا عملنا سوياً. |
Ve bu problemi çözmek için, nihayetinde geleneksel işlerden gelirleri ayrıştırmak için bir yol bulmamız gerekecek. | TED | وأعتقد أنه لنتمكن من حل هذه المشكلة، علينا أن نجد وسيلةً لفصل الدخل عن الإنتاجية في العمل التقليدي. |
Ama bu resmi göstermemin nedeni burada onun sorunu çözmek üzere olduğunu görebilmeniz. | TED | ولكن السبب في أنني أريد أن اريكم الصورة هو أنه يمكنكم رؤيته وهو على وشك حل هذه المشكلة. |
Ama aynı zamanda, ortada bir çeşit tıkanıklık ve karmaşa hakim bu küçük sorunları çözmek anlamında. | TED | لكن أيضاً، يبدو أن هناك نوع من الجمود الكامل من ناحية حل هذه المشاكل الصغيرة. |
Bu olayı mümkün olduğunca gürültü patırtı olmadan çözmek istiyoruz. | Open Subtitles | أفهم ذلك. نريد حل هذه المسألة بأقل ما يمكن من الدعاية. |
Ve biz, sorunu çözmeye kendi çevremizden, Kenya'da başladık. | TED | بالنسبة لنا، لقد بدأنا في حل هذه المشكلة في باحتنا الخلفية في كينيا. |
Bir biyolog ve genetikçi olarak bu problemi çözmeye yardım etmek benim görevim haline geldi. | TED | بصفتي عالمة في الأحياء والوراثة، أصبحت مهمتي هي المساعدة في حل هذه المشكلة. |
Evet, bu problemleri çözmeye çalışıyoruz, fakat bu problemi çözdükten sonra ne olacak? | TED | نعم، نحن نحاول حل هذه المشاكل، ولكن ما الذي سيأتي بعد أن نفلح في حلّها؟ |
Cevap: 2 Cevap: 1 Bu problemi daha küçük odaları inceleyerek çözmeye çalışabilirisin. Böylece birçok ilginç örüntü bulabilirsin. | TED | تبقى دقيقتين. تبقى دقيقة. بإمكانك حل هذه المشكلة من خلال دراسة غرف أصغر، وستجد الكثير من النماذج المثيرة. |
Kölelik iğrenç bir şey ve öyle de ilan edilmesi gerekiyor, fakat biliyorum ki, ne benim ne de başka birinin bu soruna acil bir çözümü yok. | Open Subtitles | الأبادة شيئاً منبوذاً ويجب أن يعلن عنه بصوت عالي لكني لا أَستطيع ذلك ولا أي رجل يستطيع حل هذه المشكلة |
Şu anda gelişmiş hesaplamalar yapabilecek kadar çok iyonu hapsedemiyoruz ama bu soruna olası çözüm, tek bir büyük kapan yerine daha küçük kapanlar yapıp onları fotonlar aracılığıyla iletişim kurabilmelerini sağlamak olabilir. | TED | لا يمكننا حالياً حصر أيونات تكفي لإجراء عمليات حسابية متقدمة، ولكن يمكن حل هذه المسألة بتوصيل عدة مصائد أصغر، والتي تتصل مع بعضها بواسطة الفوتونات بدلاً من محاولة إنشاء مصيدة واحدة كبيرة. |
Bu berbat problemin böyle güzel bir çözümü olmasını ben istememiştim ama oldu. | Open Subtitles | لم أطلب أنْ يكون حل هذه المشكلة الفظيعة رائعاً، ولكنه كذلك |
Hangisi önemli? Gururun mu, yoksa davayı çözmemiz mi? | Open Subtitles | ما الاكثر أهمية كبرياءك أو حل هذه القضية؟ |