| Tanrı'ya şükür, başka bir oğlum daha var. Tanrı'ya şükür John var. | Open Subtitles | حمداً لله أن لدى أبن آخر "حمداً لله على "جون |
| Tanrı'ya şükür mutlu bir sonu varmış. | Open Subtitles | حسناً، حمداً لله أن نهايته كانت سعيدة |
| Tanrıya şükür aptalca bir şey yapmadan bunun farkına vardım. | Open Subtitles | حمداً لله أن فهمت الأمر قبل أن أفعل شيئاً أحمق |
| Tanrıya şükür ki, ailemizde birilerinin yeteri kadar bilgisi var. | Open Subtitles | حمداً لله أن هنالك شخصاً في هذه العائلة يعلم ذلك |
| Neyse ki Vicky'yi oyalayamaya yetecek kadar mekan biliyorsun. | Open Subtitles | و حمداً لله أن هناك ما يكفي من المناظر لكي تبقي فيكي مشغولة |
| Allahtan Brian'a yardım etmek için veterinerler var. | Open Subtitles | حمداً لله أن الأطباء البيطريين هنا لـ مساعدة براين |
| Şükürler olsun ki bu çift kimlikli hayat yakında sona erecek. | Open Subtitles | حمداً لله أن هذه الحياة المزدوجة واشكت على الإنتهاء |
| Çok şükür bunun adı İngilizce. | Open Subtitles | حمداً لله أن هذه الصفحة مكتوبة بالإنجليزية. |
| Tanrı'ya şükür pantolonu hâlâ üstünde. | Open Subtitles | حمداً لله أن سرواله ما زال عليه |
| Tanrı'ya şükür orada bir silahın vardı. | Open Subtitles | حمداً لله أن لديك سلاحاً هناك ظننت أن هذا شيئاً خاص بالشواذ... |
| Pekala,Tanrı'ya şükür, herşey normale döndü. | Open Subtitles | حمداً لله أن كل شيء عاد لطبيعته |
| Tanrı'ya şükür, striptizci kızlar para yağdırdığım zaman böyle yapmıyor. | Open Subtitles | - حمداً لله أن المتعريات لا تتصرفن هكذا .. عندما ترمي الأموال عليهن |
| Gerçekleşti aslında. Tanrıya şükür, Nükleer Kış onu engelledi. | Open Subtitles | حقيقةً, لقد حدث ذلك, حمداً لله أن الشتاء النووي حلّ المشكلة |
| Tanrıya şükür Bhairav Singh onu istasyonda gördü.. | Open Subtitles | حمداً لله أن بهيراف سينج رآه في المحطة.. |
| Evet, Tanrıya şükür her şey eski haline döndü. | Open Subtitles | نعم و حمداً لله أن كل شيء عاد إلى طبيعته |
| Neyse ki basın henüz bu bağı kuramadı. | Open Subtitles | حمداً لله أن الصحافة لم تربطه بهذه الجرائم |
| Neyse ki Dr. Cross ona yardımcı oluyor gibi. | Open Subtitles | حمداً لله أن الطبيبة كروس تساعد أودرى |
| Evet. Bunun için bahane arıyordum. Neyse ki Vogler geldi. | Open Subtitles | نعم، أنتظر فقط حجة حمداً لله أن (فوجلر) أتى |
| Allahtan fotoğrafçı eve gitti de bu keşleri görmedi. | Open Subtitles | حمداً لله أن المصوّر قد ذهب للمنزل . و لم يرى هؤلاء الغلامان |
| Allahtan bu kütük sağlam. | Open Subtitles | حمداً لله أن هذا الجذع راسخاً. |
| Şükürler olsun ki eski eşim Eleanor daha önceden vazektomi olmamı istemişti. | Open Subtitles | "حمداً لله أن طليقتي "إلينور جعلتني أقوم بعملية إخصاء قبل ذلك بعام |
| Şükürler olsun ki denizci ondan yararlanmamış. | Open Subtitles | حمداً لله أن البحّار لم يتحرش بها |
| "Çok şükür, benim başıma gelmedi." Onların şanslı hissetmesini sağlıyorsun. | Open Subtitles | "حمداً لله أن هذا لم يُصِبني في خَلَفي" إنّكِ تشعريهم أنّهم محظوظون. |