Öyle ya da değil. Eğer öyle bir şeye kalkışırsa boğazını keserim. | Open Subtitles | سواءاً عنى ذلك أم لا، إذا وصل الأمر لهذا فسوف أنحر حنجرته |
Şu anda zihnimde geri gidip boğazını parçalıyor ve dişlerimle damarlarını koparıyorum. | Open Subtitles | و الآن في أفكاري أعود و أقتلع حنجرته و أعصر عروقه بأسناني |
Evet. Zavallı herifin tam boğazına vurdu. Adam oracıkta, ringde öldü. | Open Subtitles | أجل، ركل خصمه المسكين في حنجرته فمات من فوره في الحلبة |
- Boğazı kesilmiş, ayrıca şuradaki mısır da bükülüp, burulmuş. | Open Subtitles | -بالطّبع لقد قُطعت حنجرته وتلكَ الذرة هناك إنها منحنية وملتوية |
Kurbanın Boğazında aşınma yaralarına göre ölümcül darbe gırtlağın ezilmesiyle oluşmuş. | Open Subtitles | هذه سحجات على حنجرة الضحية تشير حيث سحقت ضربة قاتلة حنجرته. |
Evet, gırtlağını çizmelerimle ezmeyi isterdim. | Open Subtitles | نعم, حسنآ مازلت أريد أن أسحق حنجرته بحذائى |
Ağzını kapa, burnunu tut, ve kahrolası kitapları boğazından aşağı tık! | Open Subtitles | أغلق فمه، أمسك أنفه احشو حنجرته بالكتب اللعينة |
Eh, belki de dilini, onun boğazının içine sokmaktan vazgeçerek buna başlayabilirsin. | Open Subtitles | ربما تبدأين بإخراج لسانك من حنجرته لن أتحمل كل اللوم على هذا |
Bunu yapan matbaacı gözlerimin önünde son duasını etti ve kendi boğazını kesti. | Open Subtitles | عامل الطباعة الذي قام بطباعة هذه تلى صلاته الأخيرة وبعدها قطع حنجرته أمامي |
boğazını kutup ayısına açan kurt köpeğine yakından, daha da yakından baktığınızda bu ikisinin başkalaşmış bir durumda olduğunu göreceksiniz. | TED | إذا ننظر عن قرب إلى كلب الاسكيمو الذي تتكأ حنجرته على الدب القطبي, لو نظرنا بدقة أكبر, إنهم في حالة أخرى. |
Bir sebepten, boğazını keserek bu çocuğu öldürmek istediler. | Open Subtitles | لقد أرادوا التخلص من الطفل بقطع حنجرته ربما باستخدام سكين |
Kimse bir tenoru boğazını temizledi diye alkışlamaz. | Open Subtitles | المرء لا يصفق للصوت الصادح لتنظيف حنجرته. |
boğazına bir parça odun takıldı ve nefesi kesilip öldü. | Open Subtitles | لقد سدّ حنجرته بقطعة خشبية واختنق حتى الموت. |
Belki boğazına bir sandalye takılmıştır. Belki o da meteliksizdir. | Open Subtitles | ربما الكرسي او شيء اخر عالق في حنجرته ربما يكون مفلس أيضا |
Dev bir pamuklu çubuğu boğazına sokup, bekliyorlar. | Open Subtitles | تضع عوداً ضخماً لتنظيف الأذنين في حنجرته وتنتظر |
Zavallı, sertçe vurularak yere düşürülmüş ve Boğazı kesilmişti. | Open Subtitles | يالروحه المسكينة.. لابد وانه قد ضُرب بشدة, وقُطعت حنجرته |
Cesedi bu sabah Boğazı kesilmiş biçimde arazide bulundu. | Open Subtitles | عثر على جثته صباح اليوم .في حقل مع شق حنجرته |
Hava, Boğazında açılan bir torbaya girer ve buradan oksijen emilir. | Open Subtitles | فالهواء يدخل إلى كيس يفتح من حنجرته حيث يمتص منه الأوكسجين |
Konuşamaz. gırtlağını aldık. | Open Subtitles | لا يستطيع التكلـــم لقد إستئصلنــا حنجرته |
boğazından aşağı baktığında bütün evreni görebilirmişsin. | Open Subtitles | عندما تنظر أسفل حنجرته يمكنكَ أن ترى الكون |
İsmini söylerken, boğazının düğümlendiğinden bahsetmiş miydim? | Open Subtitles | هل ذكرتُ لكِ مشكلته الصغيرة في حنجرته عندما يقول اسمكِ؟ |
Rango'nun Gırtlağı çökmüş ve diğerinin de lefort kırığı diye bir şey oluşmuş? | Open Subtitles | رانغو تكسرت حنجرته و تكسرت جمجمته من ناحية الوجه؟ |
Bufalo tam buradan, gırtlağından yakalamış boynuzu da ağzından çıkmış ve adamı savurup kaçmış. | Open Subtitles | الجاموس إصطاده من هنا من خلال حنجرته وخرج القرن من فمه ثم رماه على الأرض قبل أن يفرّ هاربًا |
Koyduğumun boğazıyla birlikte. | Open Subtitles | مع حنجرته اللعينة |
O zaman ben de o krakerleri onun gırtlağına doldururum. | Open Subtitles | و عندئذ سأحشو هذه الحلوى المفرقعه فى حنجرته |
Macy'i gırtlağının parçalaması sonucu öldüğünü saptadınız. | Open Subtitles | لقد قررت بان ميسي مات من جراء تحطم حنجرته |
Bademcikleri parçalanmış. | Open Subtitles | حنجرته كَانتْ قَدْ سُحِقتْ. |