"حيوات" - ترجمة من عربي إلى تركي

• hayatını
• hayat
• hayatlar
• hayatları
• hayatlarını
• yaşam
• hayatından
• canları
• yaşamlar
• insanların

Tarih boyunca sayısız insan işte bunu sağlamak için hayatını kaybetti.
حيوات لا تحصى على مر التاريخ قد فقدت لكي تبرهن ذلك

Emin olabilirsin! Doğru fiyata yalnızca hazineleri değil, hayalleri, kalbi hatta ve hatta insanlarımın hayatını bile satın alabilirsin!
حالما تعرض الثمن المناسب بوسعكَ شراء الكنوز، الأحلام، القلوب وحتّى حيوات البشر.

Ve yazdığımız her bir satır kod ile hayat kurtarma amacımıza daha çok yaklaşmış olacağız.
وسنقترب أكثر من تحقيق رؤيتنا في إنقاذ حيوات مع كل سطر يُضاف إلى الشفرة.

Sıradan, sakin hayatlar yaşıyor, bakımlı çimlerinizden geçerken... yüzünüze dostane gülümsüyorduk.
نعيش حيوات عادية هادئة. ونحن نمر بحدائقكم المنمقة. ونتبسم إبتسامات ودودة.

Kendimize, başka insanların hayatları hakkında bir hikâye anlatırız ve bu hikâyeler bize berbat hissettirir. Çünkü kötü hissettirme amacıyla yapılmışlardır.
نخبر أنفسنا قصة حول حيوات الأشخاص الآخرين، و تلك القصص هي ما يشعرنا بالسوء لأنّ ذلك هو الهدف من وجودها.

Kusura bakmayın ama hayatlarını düşünmem gereken 120 kişi daha var.
أنا آسفٌ و لكن لدي حيوات 120 آخرين لأخذها بنظر الإعتبار

Fakat sevdiğim insanların hayatını almasına... izin veremem.
لكن لا يمكنني أن أدعه ينتزع حيوات الناس الذي أحبهم

Ne kadar insan öldürürsek, o da, o kadar insanın hayatını kurtarır.
كلما قتلنا أشخاصا أكثر كلما انقذ حيوات أكثر

Ne yani? Tüm bu insanların hayatını mahvetmemi mi istiyorsunuz?
أتريدني أن أدمّر كل حيوات تلك الأشخاص، وماذا، الشّخص المسؤول يحصل على ماذا،

Kendi verilerimiz ve dış çalışmalarımız, hayat kurtarmada ve hayatları değiştirmede çok iyi olduğumuzu gösteriyor.
تُظهر بياناتنا الخاصة ودراساتنا الخارجية أننا جيدون جداً في إنقاذ الأرواح، وتغيير حيوات الناس.

Fillerin hayatta kalabilmesi birçok hayat tecrübesinden yararlanabilmelerine bağlıdır.
يعتمد بقاء الفيل على الانتفاع من خبرة حيوات سابقة.

Biliyorum. hayat kurtarmak. Özellikle de doktorların hayatlarını.
أعلم، لإنقاذ الحيوات و خاصةً حيوات الأطباء أنفسهم

Ve diğer insanların tecrübelerini dinlemeye çabalamaya başladım çünkü alsa yaşayamayacağım hayatlar olduğundan çok kıskançtım, ve kaçırdığım her şey ile ilgili şeyleri duymak istiyordum.
وأصبحت أتلهّف لسماع تجارب الآخرين؛ لأنني شعرت بالغيرة من وجود حيوات كاملة لن أعيشها أبدًا. وأردت أن أعرف كل ما يفوتني.

Batılı kadınlar, biz fakir, ezilen Arap kadınlara öğüt vermeyi sevmelerine rağmen, farklı kısıtlamaları olan farklı hayatlar yaşıyorlar.
ورغم أن النساء الغربيات يحببن إسداء النصح لنا كعربيات بائسات ومضطهدات، إلا أنهن يعشن حيوات مختلفة بقيود مختلفة.

Bir kez daha, kader araya girdi ve tüm hayatlar mucizevi bir şekilde kurtuldu.
مرة أخرى، القدر يتدخل وينقذ حيوات بشكل إعجوبي

Buna karşın, aklımızdaki fikirler, diğer zihinlere yayılırsa ve nesiller boyu hayatları değiştirebilirse bu yenilik olur.
على النقيض، لو أن فكرة في خَلَد إنسان انتشرت إلى خلد الآخرين، وأحدثت تغييرًا في حيوات أجيال، فإن هذا هو الابتداع.

Birkaç yafta üzerimizde denendi, bizi işaret ettiler, hayaletler gibi bizi ayrı tuttular, diğer insanların hayatları üzerinden sürüklenir gibi.
بعض العلامات مجبرة علينا، تقوم بتعليمنا وتفرقنا حنى نصبح كالأشباح، نهيم في حيوات الآخرين

Kurbanların hayatlarını geri alabilmek için bir kurban vermeliyiz.
من أجل استعادة حيوات الضحايا الأقدار تتطلب تضحية

O sadece seçilmişlerin hayatlarını sona erdirme fırsatı yakaladı.
ولكنه اغتنمها ليمحي حيوات المختارات إلى الأبد

Bu hizmeti herkese sağlamak istediğimizden yalnızca 5 geçmiş yaşam ile kısıtlanacaksınız.
بما أننا عادلين، ونودّ أن نخدم الجميع ستكون مشاهداتكم محصورة بخمس حيوات سابقة فحسب.

Bu yüzden birbirimizin hayatından çıkamayız.
لهذا لا يمكن أن نختفي من حيوات بعضنا البعض

İyi, öldürdüğünüz aldığın canları geri ver o zaman.
حسناً إذا, فلتقوم بإعادة حيوات الناس الذين قتلتهم

Fakat rüzgâr almayan yamaçlarda karın altında yeni yaşamlar başlıyor.
لكن على المنحدرات الساكنة من الرياح، تحت الثلوج، حيوات جديدة تستهل عُمرها