Araştırmanın gösterdiği, bazılarının korkudan dolayı kör olduğu. Misillemeden korkuyorlar. | TED | ما يظهره البحث هو أن الناس أعمياء بسبب الخوف. خائفون من الأنتقام. |
Sırf korkuyorlar diye vakit kaybedemeyiz. | Open Subtitles | نحن لا نستطيع الخسارة وقت فقط لأنهم خائفون. |
Ama teslim olmasını istememizin nedeni bu değil. Nedeni korkuyor olmamız. | Open Subtitles | و لكن ليس لهذا يعرض أن يسلم نفسه نفعلها لأننا خائفون |
Sen bizi hiçbir zaman dinlemedin ve hepimiz senden korkuyoruz. | Open Subtitles | حسناً، أنت لاتستمع لأي شخص، و نحن جميعاً خائفون منك. |
- korkmuş, kafası karışmış, zihinlerindeki hayatla uzlaşmak için mücadele ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم خائفون و مشوشون و يجاهدون ليستوعبوا حياة كاملة في عقولهم |
Lewis'i, karısı ve Johnson'dan geçtim. korkuyorlar. | Open Subtitles | مررت بمنزل لويس هو وزوجته وجونسون خائفون |
Sadece korkuyorlar. Sebepsiz yere korkuyorlar, hepsi bu. | Open Subtitles | أنهم خائفون؛ خائفون بدون معني؛ هذا كل ما هناك |
Bahse girerim, soygunlar düşmüştür, söylemeye korkuyorlar. | Open Subtitles | أراهنك أن السرقات قلت, لكنهم خائفون من إخبارنا |
korkuyorlar. Kadınlar ve Schnapps ile rahatlamaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | انهم خائفون , يشجعون أنفسهم بالنساء والخمر |
Senden çok terörden korkuyorlar. | Open Subtitles | انهم خائفون من الارهاب أكثر من خوفهم منك |
Bu durum birçok öğrenci için geçerli. Insanlar gerçekten korkuyor. | Open Subtitles | لم يأتي العديد من الطُلاب منذ الهجمات، الناس خائفون حقاً |
Biliyorum zorlama gibi oluyor ama açıkçası insanlar çok korkuyor. | Open Subtitles | أنا أعلم أن هذا يبدو تطفلاَ، لكن بصراحة، الناس خائفون. |
Eyalet Savcılığı bu müdafaayı öneriyor çünkü dava edilmekten korkuyor. | Open Subtitles | مكتب المستشار العدلي يَعْرض هذا الإلتماس لأنهم خائفون التعرض للمقاضاة |
İran'la 10 yıl süren bir savaşımız var ve bizler, bildiğiniz gibi, korkuyoruz. | TED | نحن في هذه الحرب مع إيران فيما يقرب من 10 سنوات الآن، والناس، كما تعلمون، خائفون. |
Ve hepimiz bildiğimiz ve sevdiğimiz bu ülkeyi kaybetmekten korkuyoruz. | TED | جميعنا خائفون بأننا سنخسر هذا البلد الذي نعرف ونحب. |
İnsanlar korkmuş, hatta dehşete düşmüş görünüyor. Bazıları da afallamış halde. | Open Subtitles | بدا الناس خائفون , أو أن الهلع قد أصابهم البعض كان مندهشاً |
Masada sizin yerinizi alacağımdan korkuyorsunuz ve ben masada hiç bir zaman yer alamayacağımdan korkuyorum. | TED | أنتم خائفون بأني سآخذ مكانكم على الطاولة وأنا خائفة بأني لن أحصل على مكان في الطاولة. |
Boğazlarını keseceğimizi sandılar. korktular. | Open Subtitles | هم يعتقدون بأننا سنقطع اعناقهم , هم خائفون |
Patron, göster onlara! - İşte başlıyor! - Gerçekten çok korktuk. | Open Subtitles | هي, ايها الزعيم, ارهم قوتك نعم نعم.نحن خائفون ها هي لقد ارئيتهم ايها الزعيم |
Yapamazlar çünkü bünyelerindeki insanlar, çatışmalardan çok korkarlar. | TED | وهم لا يستطيعون لأن الأشخاص بداخلهم خائفون جدًّا من المواجهة. |
Biraz korkmuşlar değil mi, yavrularım? | Open Subtitles | أنهم خائفون قليلا، ألستم كذلك يا أعزائي المساكين؟ |
Şehir koleji korktu diye tehlikeli olmadıkları anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | فقط لأن كلية المدينه خائفون لا يعني بأنهم خطيرون |
7/24 bağlantıdayız; buna rağmen kaygı, korku, depresyon ve yalnızlık tüm zamanların en yüksek seviyesinde. | TED | ونحن متصلون على مدى الساعة فيما بيننا .. ولكننا رغم هذا قلقون خائفون .. محبطون .. وحيدون انه الوقت المناسب |
O yabancılardan korkar. | Open Subtitles | نحن خائفون من الحكومة انهم يخافون من الاجانب |
Korktuğunuzu biliyorum ama sorun değil çünkü ben buradayım. | Open Subtitles | و أعلم أنكم خائفون لكن لا بأس, لأنني هنا |
Bakıyorum da, tek gördüğüm, kıçının üzerine oturmuş, başarmak için dışarı çıkmaktan korkan bir sürü oğlan çocuğu. | Open Subtitles | انا انظر حولي , وكل ما أقول هو اطفال يجلسون على تلك المؤخرات خائفون من الذهاب والحصول على بعض المال القذر |
Denediğimizi inkar ederiz, korktuğumuzu inkar ederiz başarmayı ne kadar çok istediğimizi inkar ederiz ve en önemlisi, inkar içinde olduğumuzu inkar ederiz. | Open Subtitles | ننكر أننا متعبون وننكر أننا خائفون وننكر عن مدى رغبتنا الشديدة بالنجاح والأهم أننا ننكر أننا ننكر |