Atı gitsin. Koca bir dolap bu. New York'ta yaşıyorsun. | Open Subtitles | هذه خزانة كبيرة , وانت تعيشين في نيويورك تحتاجين للفضاءة |
Hangisi daha aşağalayıcı bilemiyorum-- oğlumun dolabında marihuana ile yakalanması mı, yoksa bunu açıklayacak adam gibi bir yalanı bile olmaması mı! | Open Subtitles | لا يمكنني أن أقرر ماذا أكثر إذلالاً حقيقة أنهم أمسكوا مخدرات في خزانة ابني أم لأنه لا يمكنه اختلاق كذبة مقنعة حتى |
Belgelerini nerede sakladığını buldum, ama bu, zırhlı bir dosya dolabı. | Open Subtitles | لقد وجدت المكان الذي يخبئ فيه الأوراق, لكنها خزانة ملفات مصفحة |
Biri Ethan Wick'in dolabına sıçtığından beri böyle büyük bir olay görmemiştik. | Open Subtitles | لم أرى هذا التخمين الكثير منذ تغوط أحدهم في خزانة إيثان ويك. |
Hayır. Ama bir daha bir dolapta kaldığımızda bunu hatırlarım. | Open Subtitles | رقم ولكن سأتذكر أن في المرة القادمة ونحن في خزانة. |
Annemlerin evindeki dolaba koydum ama bir şey olmaz, ışığı açık bıraktım. | Open Subtitles | إنهم في خزانة في بيت والديّ ولكنهم بخير لقد تركت الأضواء تعمل |
Gelecek sefer birini kaçırdığında, onu ecza dolabından uzak tut. | Open Subtitles | عندما تختطف شخصاً ما بالمرة المقبلة، فأبعده عن خزانة دوائك |
Clifton Cartwright'ın tariflerine uyan birisi dün Micheal'ın dolabını açmaya çalışmış. | Open Subtitles | شخص ما حاول كسره في خزانة مايكل يوم امس متطابق وصفهُ |
Bir dolap dolusu eldivenim var. Ama artık hiçbiri ellerime olmuyor. | Open Subtitles | و الدليل أن عندي خزانة مليئة بالقفازات التي لم تعد تناسبني |
Yine de, merdivenlerin altında işine yarayabilecek bir dolap var. | Open Subtitles | مع ذلك, فلدي خزانة ملابس تحت الدرج قد تفي بالغرض |
Arkada zengin müşterilere ikram edilen içki şişelerinin durduğu güzel bir dolap var. | Open Subtitles | في الخلف هناك خزانة فخمة تحتوي زجاجات لتقديم المشروب للمودعين الأغنياء |
Yatak odası dolabında, yere sabitlenmiş metal bir kutu vardı. | Open Subtitles | كان هناك صندوق معدني موصد بالارض في خزانة غرفة نومه |
Bir oda tutmaya bile param yok, kapıcı dolabında yatmak zorunda kalıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أدفع أجرة غرفة يجب أن أنام في خزانة البواب |
Bundan 18 ay sonra, bu fiyata süpürge dolabı bile kiralayamazsınız. | Open Subtitles | وخلال 18 شهرًا لن تتمكن من استئجار خزانة مقشات بها السعر |
Bu kez, uçakta, kilitli dolabı olan "Amerikan lisesi deneyimi" hakkında. hayal kurduğumu hatırlıyorum. | TED | أتذكر في هذا الوقت أحلام اليقظة حول الطائرة وحول المدرسة الثانوية الأمريكية وحول حصولي على خزانة ملابس |
Onları kategorilere ayırır, dosyalar, dsoyaları dosya dolabına koyar, onları ofisinize koyar ve onunla birlikte yaşayabilirsiniz. | TED | ثم تصنفونها، وتضعونها في ملف، وتضعون الملف في خزانة ملفات وتضعونها في مكاتبكم، وتستطيع التكسب من فعل ذلك |
Seninkilerin buzdolabının üstündeki dolapta tuttuğu şeker zulası var ya? | Open Subtitles | أتعرف كيس الحلوى ذاك الذي يخبّئه والداك في خزانة الثلّاجة؟ |
Ve beni onu bir dolaba tıkıp geceleyin orada tutmaya zorladılar. | Open Subtitles | و أجبروني على حشره في خزانة و إبقائه فيها طوال الليل |
Bana ecza dolabından o küçük mavi haplardan getirir misin? | Open Subtitles | عزيزتي جيس هلا ناولتني حبتي الزرقاء الصغيرة من خزانة الأدوية |
Mesela, Miko'nun dolabını bulup, onun hakkında daha fazla bilgi alabiliriz. | TED | يمكننا على سبيل المثال أن نجد خزانة ميكو ونحصل على مزيد من المعلومات عنها. |
Bir şeyler, kafamı kurcalıyor. Neden ecza dolabın, yaşlı adam merhemi dolu? | Open Subtitles | ثمة شيء يثير فضولي، لماذا تمتلئ خزانة الدواء لديكم بمراهم كبار السن؟ |
Dosya dolabının yaptığı çiziğin benim performansımı düşüreceğini düşünmüyorsun değil mi? | Open Subtitles | هل تظنين أن خدشاً من خزانة الملفات سيسلبني أفضل ما لدي |
Belki kapkaççılık yapabilirm ya da küçük bir kasa açabilirim. | Open Subtitles | ربما أستطيع نشل محفظة أو أكسر خزانة صغيرة,000 |
Kanıt odasına girmem için birkaç görüşme yapmam gerekiyordu. | Open Subtitles | وجب علي أن أطلب معروفاً حتى أصل إلى خزانة الأدلة |
Henüz acemi bir öğrenciyken birinci katta bir dolabım vardı. | Open Subtitles | كان لدي خزانة في الطابق الأول في العام الأول الجامعي |
Todd'un dolabındaki ışık güzeldi. | Open Subtitles | أتعلمين اين توجد اضاءة جيدة ؟ في خزانة ملابس شقة تود |
Bunlar banka kasası gibi yapılır. | Open Subtitles | تلك الأشياء مصنوعة وكأنّها خزانة مصرفية. |