Harika bir seçim olduğunu söylemiyorum. Onun seçimi olduğunu söylüyorum. | Open Subtitles | لستُ أقول أنّه اختيار رائع، بل أقول إنّه خياره هو |
Herkesin seçimi vardır. Aksi halde kimse seçmez. | Open Subtitles | كل شخص يستطع الاختيار او لااحد يملك خياره |
Tanrı'nın değil, insanın değil. Ölmesi kendi seçimiydi. | Open Subtitles | لم يكن خيار الربّ ولا خيار إنسان الموت كان خياره هو |
Tanrı'nın değil, insanın değil. Ölmesi kendi seçimiydi. | Open Subtitles | لم يكن خيار الربّ ولا خيار إنسان الموت كان خياره هو |
Diğer seçeneği seni yok etmekti ama kendi oğlunu öldürmeyi göze alamadı. | Open Subtitles | خياره الآخر الوحيد كان أن يدمرك لكنه لا يستطيع تحمل فكرة موت ابنه |
Acıyı sona erdirmenin acı çekmekten daha iyi olduğu seçimini kabul ettin. | Open Subtitles | لقد تقبلت خياره ان إنهاء الألم كان أفضل من الألم |
Bir bozuk para çantasına, salatalık sokmaya çalıştığını düşün. | Open Subtitles | تخيلي محاوله جعل خياره تدخل فى حقيبة عملات. |
Söylediğine göre savaşta hangi tarafta yer aldığı onun seçimi değilmiş. | Open Subtitles | قال بأنه لم يكن خياره في أي جانب من الحرب ليكون فيه. |
Geleceğin yazıldığına inanıyorsa o zaman kendi seçimi olamaz. | Open Subtitles | ..إن كان يظنُّ المستقبل مكتوبًا إذن لن يكون أيُّ خيارٍ يتخّذه خياره حقًّا |
Havadan havaya muharebelerde eşi benzeri daha yoktur. Araç seçimi... Scorpion taktik saldırı helikopteridir. | Open Subtitles | في معارك الجو ليس لديه مؤهل خياره للآلات هو معركة " العقرب " الهجومية المعادية |
Artık değilim. Onun seçimi, benim değil. | Open Subtitles | ليس بعد الآن، هو خياره ليس خياري |
Boş vermek ya da adamı yoldan çıkarmaya çalışmak kendi seçimi. | Open Subtitles | أو حاول صدم سيّارة الرجل فهذا خياره |
Bethany'yi davet etmek onun seçimi idi. | Open Subtitles | ودعوت بيثاني لهذه الحياة كان خياره. |
Bununla yaptığı şey bu onun seçimiydi, senin değil. | Open Subtitles | ما فعله بذلك الشئ هذا كان خياره هو وليس خيارك |
Ama bu onun seçimiydi, senin değil. | Open Subtitles | لكنه كان خياره ،و ليس خيارك انت |
Herschel'in dünyayı kurtarmak istemesi, kendi seçimiydi. | Open Subtitles | اذا ( هيرشل ) يريد ان ينقذ العالم هذا خياره |
- Bu onun seçimiydi, benim değil. | Open Subtitles | كان ذلك خياره,وليس خياري |
Tek seçeneği affetmekti. | Open Subtitles | كان خياره الوحيد هو الغفران. أما أنا فعندي خيارات أخرى. |
Eğer onu, İngilizlerin kendisini koruyamayacağına ikna edersek, bizim planımız onun tek seçeneği olur. | Open Subtitles | اذا استطعنا اقناعه أن البريطانيين لا يستطيعون حمايته خطتنا ستكون خياره الوحيد |
Birileri satış yapmayacağında bunu anlayacak bir adam bu ve tek seçeneği de istediği şeyi almak. | Open Subtitles | هذا النوع من الرجال يعلم عندما لا يفكر أحدهم بالبيع و خياره الوحيد هو الإستولاء على ما يريده |
Daniel Jackson seçimini yaptı, O'Neill. | Open Subtitles | دانيال جاكسون لديه خياره أونيل |
Bu senin hatan değil, Luka. Bugün burada kendi seçimini yaptı. | Open Subtitles | هذه ليست غلطتك، (لوكا) حسناً، لقد قام بتحديد خياره هنا اليوم |
Öyle bir salatalık hayatta göremezsiniz. | Open Subtitles | هذه أطول خياره ستراها في حياتك |
Bu çok garip. -Bu onun tercihiydi. | Open Subtitles | هذا ليس غريباً لقد كان خياره |