Eğer kararının doğru olduğunu düşünseydi, fikrini de değiştirmemiş olacaktı. | Open Subtitles | اذا كان يعتقد أن القرار صائب لم يكن ليغير رأيه |
ölerek başka birşeyleri daha başaracaktı. Son anda fikrini değiştirdi. | Open Subtitles | شيئا غير الموت نفسه و في اللحظة الأخيرة غير رأيه |
Ama ciddi söylüyorum, bu salak fikrini değiştirmeden önce gitmek zorundayım. | Open Subtitles | لأكون جديًا علي الذهاب قبل أن يغير ذلك الغبي رأيه فيّ |
Tutmamış olabilirdi ben de kendime dedim ki eğer fikrini değiştirirse onu affedeceğim. | Open Subtitles | ولكن ربما لم يكن ليفعل و قلت لنفسي لو غيّر رأيه كنت لأسامحه |
Hayır, biraz kafasını dinlemeye ihtiyacı varmış, ama ben haftasonuna kadar fikrini değiştirteceğim. | Open Subtitles | لا انه يريد بعضاً من الخصوصية وبوضوح سأقوم بتغيير رأيه بنهاية هذا الأسبوع |
Evet, birlik başkanı kişisel görüşme yapmıyor ve fikrini değiştirebileceğinden de şüpheliyim. | Open Subtitles | ليس لديه وقت للنظر في طعون وأشك أنك سوف تستطيع تغيير رأيه |
Değişik görüşler varsa herkes fikrini söylesin. | Open Subtitles | إن كان هناك أختلاف فى الرأى لندع كل واحد يشرح رأيه |
Bir uzman olarak tanığın kovuşturmanın sonucunda kendi fikrini söylemesine izin verilebilir. | Open Subtitles | الشاهد كخبير مؤهل مسموح له بالتعبير عن رأيه طبقاً لنتائج تحقيقاته وهذا استثناء |
Ve eninde sonunda ona ulaşacak... tabii fikrini değiştirmezsem. | Open Subtitles | وسيصل إليها آجلاً أم عاجلاً إلا إذا جعلته يغير رأيه |
Belki fikrini değiştirebiliriz. Hangi şarkıları biliyorsunuz? | Open Subtitles | ربما يمكننا تغيير رأيه الآن، ما هي الأغاني التي تعرفونها؟ |
Hızlıca, Theophanes fikrini değiştirmeden toparlanıp çıkalım. | Open Subtitles | فقط نضع الأشياء في مكانها لتجهيزها قبل أن يغير ثيفينس رأيه. |
Ben de bu yüzden ona fikrini soruyorum. Milance, gelir misin buraya? | Open Subtitles | و لهذا أريد معرفة رأيه تعال هنا للحظة يا ميلانس |
fikrini değiştirecek tek şey bu silahlara bir şey olması. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي سيجعله يغير رأيه هو إذا حصل شيء ما لهذه الأسلحة |
Mezcal döndüğünde tek bir kurşun bile fikrini değiştirmeye yeter. | Open Subtitles | أن ميزكال تلزمه رصاصة في رأسه ليغيَر رأيه |
Onu biraz fazla sakin buldum ve Doktor Burkin'dan, sadece fikrini alması için onunla konuşmasını istedim. | Open Subtitles | أو حتى هادئة جداً، على ما أظن لذا طلبت من الدكتور التحدث معها لإبداء رأيه فقط |
Yakınlarından birisini ayarttığınız anda adamın fikir değiştirmesi hiç mi tuhafınıza gitmedi? | Open Subtitles | ألم يجعلك هذا تتعجب لماذا غير رأيه بمجرد إقتراب تلك الفتاة منه؟ |
Hayır, bunu sadece ilk kasedi izleyip bize ne düşündüğünü söyleyene kadar saklayacağız. | Open Subtitles | لا ، نحن سنخفي عنه ذلك حتى نعرض عليه الفيديو ونسأله عن رأيه |
O zamana kadar jürinin satıldığına dair kanıtla gelirseniz belki fikri değişir. | Open Subtitles | خلال هذه المدة، احضروا دليلاً قاطعاً على تلاعبه بالهيئة وربما يغيّر رأيه |
Bruce Nizeye ile çalıştık, mükemmel bir mühendis. İnşaat ile ilgili, bana okulda öğretilenden farklı düşünüyor. | TED | عملنا مع بروس نيزاي مهندس بارع وكان رأيه عن انشاء المباني مختلفاً عما تعلمته في الجامعة. |
İngiliz jürisinin işlevselliği hakkındaki fikirlerini dikkate almayı tercih ediyorum. | Open Subtitles | أفضل أن أتذكر رأيه فى نظام هيئة المحلفين البريطانى |
Lisa'ya olanlar konusunda ise onun Tanrı'nın aklını değiştirdiği için hayata döndüğünü sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظنّ أنّها على قيد الحياة لأنّ الرّب غيّر رأيه. |
Düşüncem çok farklıydı. Bazı konularda çok gerçekçi, diğerleri de ikna olmamıştı. | Open Subtitles | رأيه كان متناقض جدا والبعض ظن بأنهُ صفقه جيده للأشياء الغير مقنعه |
En başta varım dedi, sonra bir anda güm. Öylece fikrini değiştirdi. | Open Subtitles | قال أنّه مُوافق في البداية، ومن ثمّ فجأة، غيّر رأيه تماماً. |
Fakat Jarrett'ın hisleri yanlıştı, iyi ki kararını değiştirdi. | TED | ولكن غريزة جاريت كانت خاطئة، وشكرا لله أنه غير رأيه. |
Bence, görüşünü değiştirmiş olabilir... bir görüşten diğerine az biraz bocalamış olabilir, fakat sonra gerçek makineler geliştirdiğinde, bir an durdu ve düşündü, belki de bunlar gerçekten de... | Open Subtitles | أعتقد أنه ربما غيّر رأيه أو لربما تردّد قليلاً، وكان عنده وجهة نظر، ثم أخرى، وحينها أنشأ |
Sırları olmayan bir adam ve fikirlerine büyük saygı duyduğum biri. | Open Subtitles | ..شخص ليس لديه أسرار ورجلاً يحظى رأيه بإحترام كبير بالنسبة لى |
Bugünkü toplantıdan çıkan önemli sonuçlar hakkındaki düşüncelerini anlatacak. | Open Subtitles | وقال انه سوف يعطي رأيه في بيان حاسم بالذي حصل في جلسة اليوم. |
Sözlerini geri alması veya açıklaması istendiğinde de aynı görüşü savundu. | TED | بل دافع عن رأيه عندما طلب منه مرة أخرى توضيح موقفه أو التراجع عنه. |
Planları iptal etmek için aradı ama fikrinin değiştiğini umuyordum. | Open Subtitles | لقد أتصل ليلغي موعدنا، لكن كنت آمُل أن يغير رأيه |