| Bence harika kokuyor. Bahse girerim cennet de aynı böyle kokuyordur. | Open Subtitles | أعتقد أن رائحتها رائعة أراهن ان الجنة ستكون رأئحتها مثل هذه |
| Damarlarından akan kanın kokusunu alabiliyorum. Akşam yemeği gibi kokuyor. | Open Subtitles | يمكنني أن أشم الدماء تجري بعروقكَ، تبدو رائحتها مثل غداء. |
| Bu kamamber peyniri ayak gibi kokuyor. Demek ki iyi. | Open Subtitles | جبنة الكممبيرت هذه رائحتها تبدو وكأنّها أقدام، لذا إنّها جيّدة. |
| Bodrumda eski bir kavurma makineleri var. kokusu sokaktan duyuluyor. | Open Subtitles | لديهم محمصة قديمة في القبو يمكنك شم رائحتها من الشارع |
| Her şeyi bilmeme gerek yok. İşin kokusunu aldım mı, yeter. | Open Subtitles | لست بحاجة لأن أعرف وقت تغيير الحفاضة لأن رائحتها النتنة ستنتشر |
| Sence bu şey erkek gibi kokuyor mu? | Open Subtitles | هَلْ تَعتقدُ هذه المادةِ رائحتها مثل رجل؟ |
| Bunu şuraya koyalım gerçi senin yakan yok ama güzel kokuyor, değil mi? | Open Subtitles | تفضل سأضع هذه هنا. ليس لديك طيّة في القميص رائحتها جميلة على كلِ حال. |
| Temizledikten sonra bile niye o kadar kötü kokuyor? | Open Subtitles | لماذا تبدو رائحتها كريهة حتى بعدما تنظفها ؟ |
| Evet, bir erkeğe göre Yumuşak bir deriniz var ve şu güllerden yapılan losyon gibi kokuyor. | Open Subtitles | لديك بشرة ناعمة لرجل. رائحتها مثل ذلك اللسيون المصنوع من الورود. |
| Rüyaların bana kötü kokuyor. Pis kokuyorlar. | Open Subtitles | احلامك رائحتها سيئة بالنسبة لي انها مقززة |
| Hala fıstık ezmesi kokuyor. | Open Subtitles | ما زالت رائحتها مثل الزبدة المخلوطه بالفستق |
| Sence bu çikolata gibi kokuyor mu? | Open Subtitles | أهذه رائحتها مثل الشكلاطة بالنسبة لكمـا ؟ |
| Bu benim annemin mendiliydi. Hala onun gibi kokuyor. | Open Subtitles | هذا منديل أمي وما تزال رائحتها تفوح منها |
| Ayakkabılarla yaşayan yaşlı kadın için üzülüyorum çünkü gerçekten kötü kokuyor olmalılar. | Open Subtitles | أشعر بالأسى لهذه المدربة لأنه لا بد أن رائحتها سيئة جداً |
| Bodrumda eski bir kavurma makineleri var. kokusu sokaktan duyuluyor. | Open Subtitles | لديهم محمصة قديمة في القبو يمكنك شم رائحتها من الشارع |
| Hayır, köpeklerimiz kızın kokusunu alır almaz onları olay yerinden uzaklaştırdık. | Open Subtitles | لا,ما ان عثرت الكلاب على رائحتها أبقيناهم بعيدين عن مسرح الجريمة |
| Evet, 300 dolar değerindeydi ve içi kedi pisliği kokuyordu. | Open Subtitles | نعم .. لقد كلفتني 300 دولار وكانت رائحتها كبول القطط |
| Ama sidik karıncası kapı sövesinde oturur ve sidik gibi kokar. | Open Subtitles | ولكن هذه النملة فقط تجلس على مقبض الباب رائحتها مثل البول |
| Tatlım, niye baştan beri çürük çürük kokan şeyin kaplumbağalar olduğunu söylemedin. | Open Subtitles | ياإلهي , طوال الوقت كنت ِ تقصدين السلاحف التي رائحتها ناضجة كثيرا |
| O yaşlı Squaw, sürdüğü ayı yağından dolayı çok kötü kokardı... ..ama beni ısıtırdı. | Open Subtitles | كانت رائحتها كدهن الدب لكنها ابقتني دافئاً |
| Evet, hayır, kalabalık olduğunu ve pis koktuğunu söylerdi ve haklıda. | Open Subtitles | نعم، لا وقالت انها مزدحمه وان رائحتها كريهه وهي على حق |
| Yanlış söylediğimi biliyorum, ama gerçekten erkeksi kokmuyor. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّني قُلتُه خاطئ , لكن حقَّاً إنَّ رائحتها ليست رجولي. |
| Gidebileceği yerleri biliyorum. kokusundan izini sürebilirim. | Open Subtitles | لكنى أعرف الأماكن التى تجذبنا أنا متأكد أننى أستطيع تتبع رائحتها |
| İşte altı saat, altı gün yıkıyorum ve savaşlar bu kemiklerden çıkıyor ve mümkün hâle geliyor -- dayanılmaz bir koku. | TED | إذن أغسل هذه العظام لمدة 6 ساعات 6 أيام والحروب ما تزال تُخلّف هذه العظام، وأصبحت رائحتها لا تُطاق. |
| Ofis kağıtlarından birinin üzerine yazılan ve Ohio'daki leylaklar gibi koktuğu için cebinde taşıyabileceğin bir mektup gibi. | Open Subtitles | رسالة كتبتها في مكتبها و تحملها أنت دائما في جيبك لأن رائحتها تذكرك بأوهايو |
| Ama bir kişi yapraklarını ezerse burnunu köküne yaklaştırırsa tütsü kokusuna hiç benzemeyen toprağın kokusunu alır. | Open Subtitles | لكن إذا قمت بسحق أوراقها فحين تدفن أنفك في تجاويفها, تشعر بملمس القطن بالإضافة لعبق رائحتها |
| kokuyu alıyor musun? Alın terinin, özgürlüğün kokusu. İhtimaller denizi. | Open Subtitles | انها رائحه عرق الحريه هل حانتي رائحتها مثل هذه ؟ |