Muhtemelen hastalık olduğunda işler daha kolaylaşıyordur. | Open Subtitles | ربما أنه من الأسهل عندما يكون الناس مرضى |
Muhtemelen şu Alistrair denen çocuk için bir şeyler organize etmemi isteyecek. | Open Subtitles | ربما أنه يريد مني أن أعمل كوصي للولد أليستر |
Doğrusu, Muhtemelen sana büyük bir iyilik yaptı... | Open Subtitles | في الحقيقة, ربما أنه قد أسدى لك معروفاً كبيراً. |
belki de Jonathan'ın kazanmamasını istemek için kendi nedenlerin var. | Open Subtitles | ربما أنه لديك أسباب شخصية لرغبتك بجوناثان أن لا يفوز |
belki de her şey bitmiştir. belki de o, bilirsin çoktan ölmüştür. | Open Subtitles | حسنا , ربما انتهى الأمر ربما أنه , تعلمين , ميت حقاً |
Belki o da tahrik olmuştur. Bu doğru an olabilir. | Open Subtitles | ربما أنه قد أحس بالإستثارة أيضا, قد تكون هذه هي اللحظة المميزة |
Kankası yanında lanet kafasını uçurunca kesin altına da etmiştir. | Open Subtitles | ربما أنه يتبول في سرواله لو عطس صديق بجانبه |
Muhtemelen Mormon tren vagonlarından birinden düştü. Bazen olur. | Open Subtitles | ربما أنه سقط من أحدى عربات قطارات المورمون ذلك يحدث أحيانا |
Ve Muhtemelen çok büyük bir şey değil, ve sen de Muhtemelen kendini aşağılanmış hissedeceksin ilgilendiğini düşündüğüm için, ama... | Open Subtitles | ربما أنه ليس أمر عظيم وربما ستشعرين بإهانة أنني ألمح لأنك ستهتمين ولكن |
Muhtemelen önemli bir şey değil ama dikkatli olmalıyız. | Open Subtitles | ربما أنه ليس أمراً مهماً, لكن علينا أن نكون حذرين, |
Emin olmak için tahlil yapıyorlar, şu an onu yalnız bırakmak Muhtemelen en iyisi olacaktır. | Open Subtitles | انه يجروه بعض الفحوصات عليه ربما أنه من الأفضل أن ندعه وشأنه |
Muhtemelen yaptığın iş yüzünden. Muhtemelen canını acıtmaz. | Open Subtitles | ـ ربما لهذا السبب أنّكِ بارعة في العمل ـ ربما أنه لا يضر |
Muhtemelen kostüm giyiyordur-- bu insanlardan herhangi biri olabilir. | Open Subtitles | ربما أنه في زي تنكري قد يكون أي شخص هنا |
O Muhtemelen terminaldedir. | Open Subtitles | ربما أنه مازال في محطة الحافلات |
belki de çok küçük olduğu için kimse onu bulamıyordur. | Open Subtitles | ربما أنه صغير لدرجة أن لا أحد يقو على إيجاده |
Onun yalan söylemekte kötü olduğunu düşünmüştük ama belki de değildi. | Open Subtitles | لطالما ظننا أنه سيءٌ بالكذب لكن ربما أنه ليس سيئًا بالكذب |
Pekâlâ, belki de bu tamamen imkânsız değildir dedik, ama gerçekten şüpheliydik. | TED | فكان لسان حالنا الرضى، ربما أنه ليس مستحيلاً تماماً، ولكن كنا حقاً متشككين. |
belki de dünyanın güzelliğine ve insanoğlunun ruhuna bir katkıda bulunmayacaklar. | Open Subtitles | ربما أنه لن يضيف إلى جمال العالم أو لحياة الإنسان |
belki de parayı havale etmeliyim onlara. Hayır Pierre, yapabilirim. | Open Subtitles | ربما أنه عليه أن أرسل لهم النقود بالبريد لا بيير أنا لا أستطيع تحمل هذا |
Veya belki de kendisini hatırlayacağından emin olmak istiyordu. | Open Subtitles | أو أنها تريد التأكد أنه سيتذكرها أو ربما أنه مثير فحسب |
Belki o bir komplonun parçasıydı ve bu yüzden kimliği yok. | Open Subtitles | ربما أنه جزء جديد من مؤامرة ولهذا ليس لديه هوية |
Çünkü, Belki o zaman birbirimizi anlayabiliriz. | Open Subtitles | السبب ربما أنه يمكننا فهم بعضنا. |
O ışığın devasa öneminin sonsuza dek yok olduğunu Gatsby de fark etmiştir. | Open Subtitles | ربما أنه خطر بخاطر "جاتسبى" أن تميز هذا الضوء الهائل قد إختفى للأبد |