| Aslında, bunu filminize koyacaksanız önce bir avukata sorsanız iyi olur. | Open Subtitles | ربما يجب عليك التحدث لمحامي قبل ان تفعل ضع هذه هناك |
| Belki bu mektubu sen de okusan iyi olur. | Open Subtitles | ربما يجب عليك أنت أيضا أن تقرأ هذه الرسالة |
| belki de bir beta test programını uygulasan daha iyi olur. | Open Subtitles | ربما يجب عليك الاختبار التجريبي للبرنامج. |
| belki de hayatımda davetsiz olmadığın bölgelere girmeye çalışmaya bir son vermelisin! | Open Subtitles | ربما يجب عليك التوقف بالبحث حول حياتي ، بدون أن يطُلب منك |
| belki de JJ ile konuşmalısınız, gerçekten bu konuyla çok ilgileniyor. | Open Subtitles | ربما يجب عليك التحدث إلى جي جي لأنه مثير للاهتمام حقا |
| Tamam. Biraz ayrı zaman geçirmemiz lazım sanırım. Belki sen bir sürede orada kalmalısın. | Open Subtitles | لقد فكرت أننا احتجنا لوقتٍ مستقطع، لذا ربما يجب عليك الذهاب هناك لبُرهة |
| - Bu hikayeyi dinledim. - Belki tekrar dinlemelisin ! | Open Subtitles | لقد سمعت هذه القصة حسنا ، ربما يجب عليك أن تسمعها ثانية |
| Belkide yatak oadasında biraz dinlenmelisin. | Open Subtitles | ربما يجب عليك الذهاب الى غرفة النوم لتستريحي |
| Ama bir psikologa sızlanmayı düşünsen iyi olacak. | Open Subtitles | ولكن ربما يجب عليك التفكير عن الأنين إلى يتقلص. |
| Belki bunu Lyndon Johnson'a sormalısınız. O biliyordur. | Open Subtitles | ربما يجب عليك أن تسأل ليندون جونسون فإنه لديه بعض الأجوبة |
| - Bilmiyorum. Şöyle bir baksanız iyi olur. | Open Subtitles | لست متأكدة , ربما يجب عليك ان تنظر تحت الغطاء وتتأكد من الامر |
| Birileriyle konuşsan iyi olur. | Open Subtitles | ولكن في الوقت الحالي، ربما يجب عليك التحدّث مع أحدهم |
| Ama şu var ki gelecek sefer iç çamaşırı giysen iyi olur. | Open Subtitles | لكن هل تعرف ؟ ربما يجب عليك اني ترتدي ملابس داخلية المرة القادمة |
| Bir beyinsizden polislik dersleri almaktansa bu ateşe bakman belki de daha iyi olur. | Open Subtitles | بدلاً من أن تأخذ دروس شرطة من مدمن ربما يجب عليك أن تحقق بذلك الحريق |
| Ben burada neler olduğunu anlayana kadar, gidip biraz kahve içseniz iyi olur. | Open Subtitles | ربما يجب عليك أن تذهب لإحتساء القهوة بينما أقوم بعملكم. |
| Levililer Kitabı'nın, tüm sorunlarımızı çözeceğini düşündüğüne göre belki de onu... | Open Subtitles | حسنا ً، ربما يجب عليك أن ترسل سفر اللاويين إلى الامبراطور |
| O yüzden, her ihtimale karşı belki de cemaate girmelisin. | Open Subtitles | ،إذًا، فقط في حال .ربما يجب عليك أن تذهب للكنيسة |
| Güzel. Öndesin. Belki sen de bir sandwich yapabilirsin. | Open Subtitles | رائع أنت في المقدمة ريس ربما يجب عليك إعداد ساندوتش لي |
| Belki sen de Dr. Warner'a görünmelisin | Open Subtitles | ربما يجب عليك أَن تذهب إلى رؤية الدكتور وارنر |
| - Bu hikayeyi dinledim. - Belki tekrar dinlemelisin ! | Open Subtitles | لقد سمعت هذه القصة حسنا ، ربما يجب عليك أن تسمعها ثانية |
| O zaman Belkide kuzeybati | Open Subtitles | ربما يجب عليك الانتقال إلى شمال غرب المحيط الهادئ. |
| Silecekleri çalıştırsan iyi olacak. | Open Subtitles | ربما يجب عليك أن تستعمل الممسحة الامامية |
| Belki bunu bana bırakmak istersiniz. | Open Subtitles | ربما يجب عليك السماح لي أن أغتنم القيادة |