yolculuğum boyunca para bulmak için böyle yarım günlük işlerde çalışıyorum. | Open Subtitles | كنت فقط أعمل هناك لأجمع بعض المال لأجرة السكن خلال رحلتي. |
Bu benim son yolculuğum ve ben böyle bir partiyle veda etmeyeceğim. | Open Subtitles | هذه هي رحلتي الأخيرة لا أمانع إذا أصبحت عسيرة قليلاً للمرة الأخيرة |
- Tamam, Uçağım oranın saatiyle saat 8'de orada olacak. | Open Subtitles | حسناً رحلتي ستصل عند الساعه الثامنه بتوقيتك لا أستطيع الأنتظار |
Raleigh'da olmam gerekiyordu. Uçağımı kaçırdığım için sana teşekkür ederim. | Open Subtitles | كان من المفروض أن أكون في راليف بفضلك فوتت رحلتي |
Şimdi bunu belirttiğine göre, ben de uçuşum iptal edildiği için derin üzüntülerimi belirteyim. | Open Subtitles | طالما أعربت، دعني أعرب عن إحباطي، لأن رحلتي ألغيت |
tıpkı küçüklüğümdeki gibi hayal kurmaya başaldım ve kendimi zarif bir şekilde yürürken, seyahatim boyunca başkalarına yardım ederken ve tekrar snowboard yaparken hayal ettim. | TED | كما كنت أحلم في الماضي وتخيلت نفسي أمشي بفخر أُساعد الآخرين خلال رحلتي وأتزلج من جديد. |
yolculuğumun beni şu anda getirdiği New York City'de berberlerle deneyimimiz farklı olmadı. | TED | وكانت تجربتنا مع الحلاقين في مدينة نيويورك لا تختلف، حيث قادتني رحلتي حالياً. |
Sizi iki adet yolculuğa çıkartacağım, benim polislik yolcuğum ve hapishane yolculuğum. | TED | سأقوم باخذكم إلى رحلتين ، رحلتي مع الشرطة ورحلتي مع السجن. |
Bir sanatçı olarak kişisel yolculuğum çok çok şahsi bir noktadan başladı. | TED | رحلتي كفنانة فقط من مكان جدا، شخصي جدا. |
Benim otizme yolculuğum, aslen otizmli yetişkinler için açılmış bir yerleşim biriminde yaşarken başladı. | TED | رحلتي مع التوحد بدأت حقا عندما عشت بوحدة سكنية خاصة بالبالغين الذين يعانون من التوحد. |
Uçağım 9'da ve daha bavul hazırlamam gerekiyor. | Open Subtitles | رحلتي الساعة التاسعة وما زلت أريد أن أحضر حقائبي |
Aslında... Uçağım rötar yaptı dediğimde sana yalan söyledim. | Open Subtitles | اتعلم لقد كذبت عليك عندما قلت لك ان رحلتي الغيت |
Sizi böyle hazırlıksız çağırdığım için üzgünüm ama Uçağımı kaçırmak istemedim. | Open Subtitles | أعتذرُ ثانيةً لإضطراري أن أقابلكِ على عجالةٍ ،، مثلما يقولونَ لكنني لا أريدُ أن افوتَ رحلتي |
uçuşum ertelendi. En azından beş saat diyorlar. | Open Subtitles | تمّ إلغاء رحلتي هناك واحدة بعد 5 ساعات على الأقل |
seyahatim boyunca yaptığım en iyi mülakatların çoğu golf sahalarında oldu. | TED | كانت أفضل المقابلة التي أجريتها طيلة رحلتي في ملاعب الغولف. |
Bu yüzden, yolculuğumun sonuna gelirken, 50'nin üzerinde yer buldum. | TED | ومع نهاية رحلتي كنت قد وجدت أكثر من 50 فسحة. |
Bu mola verme fikri belkide kendi yolculuğumda öğrendiğim en büyük ders oldu. | TED | استمتعوا بالهدوء بالتوقف انه الدرس الاكبر الذي تعلمته من رحلتي هذه مع المرض |
Geçen gece hesabı ödemeden gittin, senin payını da ben ödedim. | Open Subtitles | بتلك الليلة التي رحلتي فيها قبل أن تدفعين لقد دفعت حسابكِ |
İsviçre'ye olan gezimi günler önce ertelemiştim. | Open Subtitles | لقد قمتُ بالغاء رحلتي الى سويسرا التي كانت مقررة قبل ثلاثة أيام |
Her neyse, ona bir baktım ve yolcuğun boşa Gittiğini anladım. | Open Subtitles | علي أي حال، ألقيت نظرة عليه وعرفتُ أنني سأضيع رحلتي هذه. |
uçuşumu hayatta kaçırmam, şef. Sadece kalan eşyalarımı alıyordum. | Open Subtitles | أصل دائما إلى رحلتي يا رئيس فقط أحزم آخر أغراضي |
Bu benim ilk gezim, hayatımda ilk defa Gazze duvarları dışına çıktım. | TED | هذه هي رحلتي الأولى، فللمرة الأولى في حياتي أكون خارج أسوارغزة ، |
Benim yolculuğum eşsiz bir yolculuk, ama bu söz konusu olmayabilr. | TED | رحلتي هي حالة فريدة من نوعها، وليس من الضروري أن تكون علي هذا المنوال. |
Şükran yolculuğuma mahalledeki kahve dükkânındaki, New York'taki Joe Coffee'deki baristaya teşekkür ederek başladım. | TED | بدأت رحلتي في الامتنان بشكر نادلة القهوة في المقهى الذي أرتاده، مقهى جو في نيويوك. |
Gelişimsel olarak yeterli olduğunda bedenimle olan bu yolculuğumu ona anlatmak istiyorum. | TED | وحين تكون جاهزة، سأحكي لها عن رحلتي مع جسدي. |