Size şunu söyleyeyim şimdiye kadar Rust kadar zayıflığı sezebilen başka birisini görmedim. | Open Subtitles | دعني أخبرك بهذا رست كان يمتلك عيناً قوية لتحديد نقاط الضغف لم أر مثلها قط |
Uzunca bir süre seni düşüneceğim ben Rust. | Open Subtitles | من الآن فصاعداً أعتقد بأني سأفكر بك رست |
Rust, gökyüzünün mavisini beğenmezse gökyüzü ile kavgaya tutuşacak birisiydi. | Open Subtitles | رست كول) كان سيتشاجر) .. مع السماء .. إذا لم يعجبه طيف زرقتها |
Diğeri de buraya demir atmış bir yolcu gemisinde çalışıyormuş. Kaybolalı 1 seneyi geçmiş. | Open Subtitles | أمّا الأخرى فعملَت في سفينة رحلات رست هنا واختفت قبل عام |
Evet ama limanda demirli bir gemi varsa, terminal de açık olmak zorunda. | Open Subtitles | أجل، لكن لو رست سفينة في المرفأ ستظلّ المحطة مشغلة بعدد منخفض من العاملين. |
Rust... şimdi onun Teksas'a ait dosyaları gizlendiğine veya yeniden düzenlendiğine göre, çok fazla konuşmazdı susmasını istediğiniz zamanların dışında tabii ama zekiydi. | Open Subtitles | رست) .. ملفاته في تكساس) كانت سرية ، أو تم التعديل عليها .. ولم يكن كثير التحدث |
Rust, seninle nihayet tanışabilmek çok güzel. | Open Subtitles | حسناً ، (رست) إنه أمر رائع بأن نلتقي بك أخيراً |
Rust, başka bir cinayetle şüpheli bir bağlantı buldu. | Open Subtitles | ، لقد كشف (رست) علاقة بين الضحية وضحية سالفة ذات مصرع غامض |
Rust yemeğe kalsın diye uğraşıyorum. | Open Subtitles | وأحاول أن أقنع (رست) أن يبقى للعشاء معنا |
Rust görev dışında haftalarca eski ceset dosyalarına baktı. | Open Subtitles | لقد قضى (رست) كثيراً من غير ساعات العمل في الاستجوابات أسابيع منها .. |
Bu yüzden hep Rust'ın bir aileye ihtiyacı olduğunu söylemişimdir. | Open Subtitles | لذلك دائما ما قلت إن (رست) يحتاج إلى عائلة |
Rust'ın babası, ona okçuluk öğretmiş. | Open Subtitles | لقد علّم والد (رست) ابنه .. كيفية الصيد بالقوس |
Kurşunlar, Rust'ın kafasını sıyırıp geçti. | Open Subtitles | انطلقت الرصاصات سريعاً .. (بجانب رأس (رست |
Rust ile birkaç yıl devam ettiler. | Open Subtitles | نعم ، وطابت علاقتها .. بـ (رست) سنوات عدة |
Şöyle ki, eğer Rust ile konuştuysanız siz onu analiz etmiyordunuz. | Open Subtitles | .. (إذا كنتما تحدثتما إلى (رست .. فإنكما لم تستقرئاه |
Rust'ı iyi bir adam olarak tanıdım o yüzden size ne verebileceğimden emin değilim. | Open Subtitles | لقد عرفتُ (رست) رجلاً صالحا ولذلك ، لست على بينة مما يمكن أن أفيدكم به |
Şimdiyse Kuzey Donanması Güney kıyılarına demir atmış durumda. | Open Subtitles | والآن البحرية الشمالية قد رست على الشواطئ الجنوبية |
Bir zamanlar Goree adında ufak bir adaya demir atmıştım. | Open Subtitles | حسناً , كان هناك تلك المرأه في ذاك الوقت رست بالقرب من جزيرة صغيرة تطلب غوري. |
Şuna bak: Tanker altı mil açıkta demirli. | Open Subtitles | :لكن انظروا الى هذا هذه السفينة قد رست |
Ağır Akıncı arka hava kilidine kenetlendi. | Open Subtitles | المركبة المعادية رست بالقرب من مرفأ الهبوط الأخير |
Bu gemi oraya demirlediği gün sadece dokuz kampda kımıldama oldu. | Open Subtitles | في اليوم الذي رست تلك السفن بالذات في (بنغازي) كان هناك نشاطاط فقط في 9 مخيمات وصل إليها الناس |
16. yy'da bir gemi dolusu yerleşimci burada karaya çıkmış. | Open Subtitles | في القرن السادس عشر كان هنالك سفينه للمستوطنين رست هنا |
Doğru. Geçen hafta Alameda Limanı'na demir atmış. | Open Subtitles | هذا صحيح, رست في "الاميدا" الاسبوع الفائت |
Senin için burada değilim. Burada demirlemiş olan gemi benim gemim. | Open Subtitles | أنا لا أعرف لماذا أنا هنا سفينتي قد رست بالقرب من هنا |