Hepimiz karınca gruplarını veya buna benzer şeyleri, piknikte patates cipsi taşırken falan görmüşüzdür. | TED | جميعنا رآى مجموعة من النمل أو نموذجا من ذلك تقوم بأخذ رقائق البطاطس خلال النزهة، على سبيل المثال. |
Bir patates cipsi paketi alan ve bunu en güzel resim çerçevesine dönüştüren insanlar gördüm. | TED | رأيت أحدهم يأخذ كيس رقائق البطاطس ويحوله إلى إطار صورة أكثر من رائع. |
Eh, ben de kesinlikle bu çantanın içinden cips ve salsa yemiyordum. | Open Subtitles | حسناً ، مؤكد أنني لم أكن آكل رقائق وصلصة من هذه الحقيبة |
Umarım ikinci cips paketi sana küçük bir ödül olur. | Open Subtitles | ارجو بان الكيس الثاني من رقائق البطاطا هو مكافئة بسيطة |
Beslenme düzeni çocukluğundan beri aynı en sevdiği şey mısır gevreği. | Open Subtitles | لم يتغير نظامه الغذائي منذ طفولته طعامه المفضل هو رقائق الذرة |
Hadi ama anne. Fransız yemekleri o kadar kötü değildir. Patates kızartması ısmarla. | Open Subtitles | بالله عليك أمي الطعام الفرنسي ليس بذلك السوء ، فقط أطلبي رقائق شيبس |
Normalde patates parçaları çok yumuşak olur. Hayır, hayır. | Open Subtitles | أنا أسف ,عادة رقائق البطاطا تكون ناعمة جداً |
O kadar değilsin ve bir paket patates cipsi. | Open Subtitles | لا تستطيع فعل هذا و أنت كيس رقائق البطاطا |
heyecan verici,bütün bunları koş ağşağıya gaz istasyonuna gönder biraz patates cipsi ve çikolata getir. | Open Subtitles | لنحيل هذا التحيز الى محطه البنزين لنحصل على رقائق البطاطس والشيكولاته ارفع يدك |
Tatlım, Tiger'a daha fazla patates cipsi vermeni istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أُريدُك تَعطي نمراً أكثر رقائق بطاطةِ. |
Sokaklarda yiyecek bulmak için gezinirdim, ve küçük bir çocuğu gördüğümü hatırlıyorum annesinin sırtına bağlanmış cips yiyordu ve cipsleri ondan çalmak istedim. | TED | و أمضي في الشوارع بحثاً عن الطعام و أتذكر مشاهدة طفل صغير تحمله أمه على ظهرها يأكل رقائق البطاطا و كنت أريد سرقتها منه |
Bu böcek, cips paketinin tersine sadece bir malzeme kullanıyor, kitin. | TED | هذه الخنفساء، على عكس كيس رقائق البطاطس هذا هنا، هذه الخنفساء، تستخدم مادة واحدة ، الكيتين. |
İsterseniz biraz cips de var. | Open Subtitles | هنا رقائق البطاطس إذا أردتما تحسبا ً للظروف |
Geri dönüşler aldım, örneğin; çiçekler gibi kokuyor, tavuk gibi kokuyor, mısır gevreği gibi kokuyor, beef carnitas (bir çeşit et yemeği) gibi kokuyor. | TED | تلقيت تعليقات مثل أن، شذاها مثل الورود، مثل الدجاج، مثل رقائق الذرة، مثل كرات اللحم، |
Peynirli omlet, yanında da bolca mısır gevreği olsun. | Open Subtitles | بيض مقلي مع الجبنة المبشورة, والكثير من رقائق الذرة. |
Balık ve patates kızartması gazetelerde, sebzeli pasta, kek, sandviç. | TED | فإعلانات الأسماك .. رقائق البطاطا كانت تملأ الصحف .. وفطيرة كورنيش باستي والسندويشات |
Kahve, boya, bilgisayar parçaları ve bahçe iskemleleri. | Open Subtitles | قهوة ، طلاء رقائق الكمبيوتر وكراس للحديقة |
Bir sürü ekran titremesi var ve Intel'in yeni Pentium çipleri bu MX480'leri tamamen atıl hale getirecek. | Open Subtitles | هناك أطنان من الشاشات والبانتيوم الجديدة رقائق المعالجة المركزية مِنْ إنتيلِ مما سيجعل ال ام اكس 480س قديم جدا. |
Yumurta, fasulye, kızarmış patates, sosis, domuz pastırması, 2 tost, bir bardak çay. | Open Subtitles | بيض, فاصوليا, رقائق بطاطا, نقانق, لحم مقدد, 2 خبز محمص و كأس شاي. |
Onun yerine köpeklere yaptıkları gibi muhbirlerin derilerinin altına çip yerleştiriyorlar. | Open Subtitles | بدلا من ذلك، فهُم يزرعون رقائق تحت جلد المخبرين مثل الكلاب |
Tavuk parçacıklı kurabiye yapıyoruz. | Open Subtitles | ولدينا بسكويت رقائق الدجاج وبسكويت لحم التونة بالنعناع |
- Chips alırsan 6 dolar tutuyor. | Open Subtitles | تصل إلى ستة إن أردت رقائق البطاطس |
Ve son olarak, bir çeşit kraker üstüne basılmışlar. | Open Subtitles | و أخيراً, يبدو أنهم مطبوعين علي رقائق بسكويت |
Hayır, tadı daha iyi çikolata parçalı kurabiye yapabilecek biri varsa, bu kişi kesinlikle sensin. | Open Subtitles | اذا كان هناك أي أحد يمكنه صُنع كعك رقائق الشوكولاته بطعم افضل, انا متأكد انه انتِ |
Kağıttan bir kanser sensörü yapmak bayıldığım çikolatalı kurabiyeleri yapmak kadar kolay. | TED | صنع مستشعر للسرطان من ورق هو أمر سهل جداً كصنع بسكويت رقائق الشوكولاتة، التي أحبها. |