O bakımdan önümüzde bu kısım boyunca ilerleyen 15.000 yıllık bir zaman çizelgesi var da diyebiliriz. | Open Subtitles | لذلك فلدينا هنا خط زمنيّ رائع لـ15 ألف عام على طول هذا القطاع. |
Anladığım kadarıyla başka bir zaman diliminde oğlun. | Open Subtitles | كما فهمت الأمر، فهو ابنكَ في مسارٍ زمنيّ مختلف. |
Son nefesinde katilinin bir zaman yolcusu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرني في رمقه الأخير أن قاتله مسافر زمنيّ. |
Bir çeşit geçici değişim içindeler. | Open Subtitles | يبدو وكأنها تدفُّق زمنيّ. |
Shinzon geçici bir RNA sıralamasıyla yaratılmış. | Open Subtitles | (شينزون) كان مُولَّدًا من تسلسل حمض ريبيّ نووي زمنيّ. |
Bir çeşit zaman dedektifi de diyebilirsiniz. | Open Subtitles | بصياغة مبسّطة، أنا محقق زمنيّ. |
Bir çeşit zaman dedektifi de diyebilirsiniz. | Open Subtitles | بصياغة مبسّطة، أنا محقق زمنيّ. |
- Merhaba Rex. - Son nefesinde kendisini öldürenin bir zaman yolcusu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرني في رمقه الأخير .أن قاتله مسافر زمنيّ |
Bu bir zaman genişleme alanı, bu da demek ki geçidin diğer tarafında zaman, burada olduğundan çok daha hızlı geçiyor. | Open Subtitles | -إنه حقل تمدّد زمنيّ أي أنّ الزمن يمرّ بسرعة أكبر في الجهة الأخرى |
Ama o bizimle başka bir zaman çizgisinde tanışmıştı. | Open Subtitles | لكنّه قابلنا في خطٍّ زمنيّ مختلف. |
Evde olabileceğiniz bir zaman dilimi bulmamız lazım. | Open Subtitles | نحتاج إلى إطار زمنيّ تكون فيه بالمنزل |
Sizin neyiniz var da ne zaman yeni bir zaman dilimine gitseniz daima yanlış yola... | Open Subtitles | ما بالكم كلّما ذهبنا لخطّ زمنيّ جديد اعترتكم حاجة ملحّة لالتقاط... |
Olumsuz, bir zaman depreminin oluşturduğu şok dalgasından etkilendik. | Open Subtitles | "كلّا، تلك موجة صادمة ولّدها زلزال زمنيّ" |
- Anlamıyorsun, bir zaman genişleme alanında kapana kısıldın. | Open Subtitles | -أنت عالق في حقل تمدّد زمنيّ -ماذا؟ |
Bana başka bir zaman çizgisinden şeyler gösterdi. | Open Subtitles | أعطاني إدراكاً مِنْ مسارٍ زمنيّ آخر... |
Hiro Nakamura geçmiş ve gelecek arasında bir zaman köprüsü yarattı. | Open Subtitles | قام (هيرو ناكامورا) بإنشاء جسر زمنيّ بين الحاضر والمستقبل |
Gideon? Bay Jackson yüksek derecede geçici radyasyon teşhirine maruz kaldı. | Open Subtitles | "السيّد (جاكسون) أصيب بانفجار إشعاع زمنيّ هائل" |
Bay Jackson geçici radyasyon teşhirine maruz kaldığı için ölümle karşı karşıya şu an. | Open Subtitles | السيّد (جاكسون) حاليًا في غرفة المداواة يواجه الموت إثر تعرّضه لانفجار إشعاع زمنيّ |