Tamam, oturacağım sen söylüyorsun diye değil kendim istediğim için, tamam mı? | Open Subtitles | انا سأجلس لأنى اريد ان اجلس ,و ليس انصياع امرك سأجلس حسناً |
Sayın Dobrynin'i çok iyi tanıyorum, 'Bu akşam Sayın Gorbachev'in yanına oturacağım. Onunla ne konuşayım?' | TED | وكنت أعرف السيد دوبرينين جيدا وقلت له سأجلس بجوار السيدة غورباتشوف الليلة |
Biliyorum, ama bütün oyun boyunca oturup daha sonrada oyuna iltifat edeceğim. | Open Subtitles | أعلم، لكنني سأجلس الى نهاية العرض وسأقول شيء لطيف حوله بعد ذلك |
Peki o zaman şu köşeye oturup çenemi kapalı tutarım. | Open Subtitles | حسناً اذا أنا فقط سأجلس في الركن وأبقي فمي مغلقاً |
Ben de gider sandalyeme otururum ve hiç bir şey yapmadan dururum." | TED | لذا ف سألعب. إذاً سأجلس هنا في الكرسي ولا أفعل أي شئ." |
oturuyorum çünkü bak eli tezgahın altına bantlanmış bir silahın üzerinde duruyor. | Open Subtitles | أنا فقط سأجلس هنا , لأنه انظري إنها تضع يديها على مسدس مربوط تحت المنضدة |
Kafamı toparlayana kadar oturacağım. | Open Subtitles | سأجلس هنا , طالما أفكر بشكل ملائم يا سيدتي. |
Burada oturacağım, böylece içeri girdiğinde en iyi tarafımdan görecek. | Open Subtitles | سأجلس هنا كي يراني في أفضل وضع حينما يدخل |
Sadece burada birkaç saat oturacağım ve sonra dışarı çıkacağım. | Open Subtitles | ولكنني سأجلس هنا لبضعة ساعات ثم أقوم بذلك |
Asya'ya kadar iki insanın ortasında mı oturacağım yani? | Open Subtitles | إذاً، إنّي سأجلس في المنتصف طوال الرحلة إلى آسيا؟ |
Eğer bu yıl şampiyonluğu alırlarsa Dünya Serisinde seninle birlikte çıplak oturacağım. | Open Subtitles | إن ربحوا اللقب هذه السنة، سأجلس عارياً بجانبك في دوري الأبطال |
Masanda oturacağım ve bu burunla açık hedefiz. | Open Subtitles | سأجلس في نفس الطاولة معك وامرأة تحملق في أنفي |
- Zamanım olursa oturup burbonun hikâyesini yazacağım. | Open Subtitles | إذا تمكنت من ايجاد الوقت سأجلس واكتب التاريخ الاجتماعي للبوربون |
oturup sana gardiyanlık edeceğim, söylendiği gibi. | Open Subtitles | سأخبرك ماذا سأفعل سأجلس هنا وأحرسك كما أفعل |
- Haydi bayan Doubtfire. Siz gidin! Güneşte oturup cips yerim. | Open Subtitles | لا ، اذهبوا فقط وأتركونى هنا سأجلس هنا فى الشمس |
Komik bir şey kaçırmayacaksınız. Sadece burada oturup bu yetişkin gazetesini okuyacağım. | Open Subtitles | لن يفوتكم شيء مسلي سأجلس هنا واقرأ الصحيفة فحسب |
Yo, sorun değil. Buraya otururum. Sakıncası yok, değil mi? | Open Subtitles | كلا , لا بأس سأجلس هنا , هل تمانع ؟ |
Ancak, eğer babasal bir sevgi gösterisiyse seninle öne otururum. | Open Subtitles | على أية حال، سأجلس في الأمام معك إذا كانت هذه بادرة محبة أبوية |
Hayır buraya oturuyorum Burada durucam ve siz saxocular uğraşmak zorunda kalıcaksınız! | Open Subtitles | كلا, سأجلس هنا فحسب سأجلس هنا وستظطرون للعمل بجهد على الأمر أيها الحقيرين |
oturayım mı, ayakta mı durayım konuşayım mı, susayım mı, karar verelim. | Open Subtitles | لذا حدّدْ ما إذا كنتُ سأجلس... أم أقف، أتحدث أم أبقى صامتا |
Eğer benim biraz beynim olsaydı,şimdi onun pantolonuyla bugün ben oturuyor olurdum. | Open Subtitles | كنت سأجلس على عربته الأنيقة اليوم لو كان فى رأسى عقل. |
Sen aşağıya dön. Ben düzelinceye kadar yanında kalacağım. | Open Subtitles | عد إلى الشقة ،أما أنا سأجلس معها حتى تتحسن حالتها |
Hayır. Sanırım burada kalıp ders çalışacağım. Organize olmalıyım. | Open Subtitles | لا، أعتقد أني سأجلس هنا وأذاكر وأرتب بعض الأمور |
Daha ne kadar burada oturmam gerekiyor? | Open Subtitles | إلى متى سأجلس هنا ؟ |
Belki de ikiniz birlikte oturmalısınız, ben oturacak başka bir yer bulurum. | Open Subtitles | ربما يجدر بكما الجلوس معاّ و انا سأجلس فى اي مكان اخر |
Benim sık Gine kıçımı bir ceset torbasında dışarı taşıyacakları zamana kadar o hücrede oturuyor olacağım böyleyken neden çeneni kapatıp beni lanet deliğime kapatmıyorsun. | Open Subtitles | سأجلس في تلك الزنزانة حتى يضعوا جثّتيفيكيسالجثثويحملوها.. لذا، لمَ لا تصمت وتضعني في الحُفرة ؟ |
Arkama yaslanıp tanrının elinin politik talihimi değiltirmesini bekleyeceğim. | Open Subtitles | سأجلس هنا وأنتظر قدرة الإله للوصول وتغيير مكاسبى السياسية |
Kütüphanede oturmak, fizik ödevi ile uğraşmak, sıradan olmak. | Open Subtitles | سأجلس في المكتبة وأكتب بحثاً عن علم النفس وأشعر بالملل |
O sandalyede hevesli hevesli otururdum, suya girmek için can atardım. | Open Subtitles | لكنت سأجلس فى ذلك الكرسى ملتصقا ملتصقا لدرجة أنى أكاد أموت لاذهب الى المياه |
Kocamın kahvaltısını hazırlamak için kalkmasam da... kahvesini içerken yanında oturabilirim. | Open Subtitles | لا ,إذا لم أستطع إعداد القهوة لزوجى على الأقل سأجلس معه بينما يتناولها |