Baban atom bombasını yaratmamıza yardımcı oldu. | Open Subtitles | أبوكَ، ساعدَ إلى أعطِنا القنبلة الذرّيةَ. |
Yerli için iyi şeyler söylediniz... ve daha sonraki yaptıkları eylemleriyle beyazlara yardımcı oldu. | Open Subtitles | لقد مدحتي ذلك الهندي... وقد ساعدَ زملائك البيض. |
Bu Mulder için bir tuzaktı çünkü o senin içeri atılmana yardımcı oldu. | Open Subtitles | هذا كَانَ a فخّ لMulder لأن ساعدَ على وَضْعك جانباً. |
Bu hesaptaki pozisyonumu netleştirmekte çok yardımcı oldu. | Open Subtitles | "ساعدَ على تَوضيح موقعِي بالتأكيد على ذلك الحسابِ. |
Ofisimizin soruşturmayla ilgisi olanları tutuklamak için yardım ettiğini beyan edebilirim. | Open Subtitles | أنا يُمْكِنُ أَنْ أُعلنَ الآن بأنّ مكتبَنا ساعدَ في إعتِقال شخص مرتبط مع التحقيق. |
Ahmadi saldırıyı engellememize yardım ettiğini düşünürse birisi dikkatini ona verecektir. | Open Subtitles | إذا تُفكّرُ هي عائلة أحمدي ساعدَ على إيقاْف هجومَ، شخص ما سَفي النهاية حاولْ الحصول عليها. |
"Bu hesaptaki pozisyonumu netleştirmekte çok yardımcı oldu." | Open Subtitles | "ساعدَ على تَوضيح موقعِي بالتأكيد على ذلك الحسابِ." |
Onun idam cezasına yardımcı oldu denilebilir. | Open Subtitles | ساعدَ بوضعهِ بحكمِ الإعدامِ, فعلاً. |
Evet, bu yardımcı oldu. | Open Subtitles | -أجل، ساعدَ ذلك |
Taksinin arkasında, çocuğu doğurmaya yardım ettiğini... | Open Subtitles | تذكّرْ متى ساعدَ على التَسليم a طفل رضيع في خلف تلك سيارةِ الأجرة؟ |
Ve hatta, Julia'ya duyduğun aşk, Julia kız arkadaşının ölmesine yardım ettiğini duyduğunda ve seni boşadığında da devam edecek. | Open Subtitles | ولذا، لذلك، سَحبُّكَ لجوليا... عندما تَكتشفُ بأنّك ساعدَ صديقتُكَ تَقْتلُ نفسها... وهي تُطلّقُك. |