| Evde, benim Daha önce izleyip nefret ettiğim bir filmi seyrediyor. | Open Subtitles | أنة فى الشقة يشاهد فيلماً قد سبق أن رأيتة و كرهتة |
| Bak, kaza olsun olmasın, Marlon Daha önce cinayet işledi. | Open Subtitles | اسمعوا، سواء كانت حادثة أو لا، مارلون سبق أن قَتَل |
| - Daha önce hiç bu tür şeyler yaptın mı? | Open Subtitles | هل سبق أن فعلت هذا النوع من الأمور من قبل؟ |
| Sen, zaten yakaladığı balığa.. ... yem veren birini gördün mü hiç? | Open Subtitles | هل سبق أن رأيت شخص يعطي الطعم للسمكة بعد أن يمسك بها. |
| Bunun zaten kötü bir şey olduğunu söylemiştik değil mi? | Open Subtitles | سبق أن قلنا أن هذا أمرا سيئاً ، أليس كذلك؟ |
| Washington'a hiç gittiniz mi? Oradaki anıtları hiç gördünüz mü? | TED | هل سبق أن ذهبتم إلى واشنطن؟ هل رأيتم النصب التذكارية؟ |
| Yani, Beni hiç eli kolu bağlı gördün mü? | Open Subtitles | أعني هل سبق أن رأيتني وأنا لا أتدخل في الأمور؟ |
| Daha önce hiç arkasında ağaç ekili bir arabada bulundumu, Theo? | Open Subtitles | هل سبق أن ركبتي سيارة مع شجرة تنمو في الخلف أيضاً؟ |
| Daha önce de söylemiştim ama bunun için bir hukuk sistemi var. | Open Subtitles | أدرك بأنّي سبق أن قلتُ هذا ولكن ثمّة نظام عدليّ لأجل ذلك |
| Daha önce hiç Silikon Vadisi'nin yükselişe geçeceğini öngörmüş olmayı dilediğiniz oldu mu? | TED | هل سبق أن رأيتم وادي السيلكون محلقًا وتمنيتم معرفة ما كان على وشك الحدوث؟ |
| Filmlerde, birilerinin elektrik şokundan sonra duvara doğru fırladığını Daha önce gördünüz mü? | TED | هل سبق أن رأيت في فيلم شخصا ما يتعرض لصدمة كهربائية ثم يُقذف به عبر الغرفة؟ |
| Daha önce de evime girdi, kapımı kırıp bana saldırdı. | TED | لقد سبق أن أقتحم هنا من قبل، واعتقل بعد إعتدائه علي. |
| Size Daha önce beyazların zamana sahip olduğunu söyledim. | TED | حسنًا، سبق أن قلت لكم أن البيض يملكون الوقت. |
| DG: Daha önce söylediğim gibi burası, insan için, o kadar zehirli ki. | TED | ديفيد جالو: سبق أن قلت إنه في هذا الموقع ، من منظور إنساني ، إنها سامة كما الجحيم. |
| Kadın: Ona zaten söyledim. Sizi arayacağımı ona söyledim. | TED | المرأة: لقد سبق أن طلبت منه ذلك. ولقد قلت له أنني أتصل بكم. |
| Bunun hakkında dün bir şeyler duyduk ve sanırım çoğunuz buna zaten aşina. | TED | سبق أن سمعنا عنها أمس وأعتقد أن معظمكم يعرف عنها الكثير |
| - Ah. - zaten yaptık. Seni bu göreve vermemizi kabul ettiler. | Open Subtitles | سبق أن فعلنا وقد وافقوا على إلحاقك بمهمتنا |
| Tabii ki, dikkate biz zaten evliyiz ve boşanmış, kolay olmayacak. | Open Subtitles | بالطبع ، بإعتبار أننا سبق أن تزوجنا وتطلقنا،فهو لنيكون سهلاً. |
| zaten bütün güzel filmleri kiraladım fazla da yoktu zaten. | Open Subtitles | سبق أن أستأجرت كل فيلم جيد ^ ^ ولكن ليس الكثير |
| Beni hiç sevdin mi? | Open Subtitles | هل سبق أن أحببتني بصدق؟ |
| Önceden görmüş olduğum şeyleri tekrar görmemi sağlıyor. | Open Subtitles | إنها تسمح لى أن أرى مرة أخرى أشياء سبق أن رأيتها |