| Yani ona... yine de bugünkü iş görüşmene gideceksin değil mi bebeğim? | Open Subtitles | عندما قلتي لكنك مازلت ستذهب إلى مقابلة العمل اليوم، أليس كذلك ياعزيزي؟ |
| Bu benim için cadılar meclisinin peşinden gideceksin demek mi? | Open Subtitles | هل هذا يعني أنك ستذهب إلى السحرة العظماء بالنيابة عني؟ |
| Eve gidecek ve her şeyin ne kadar kabaca olduğunu ve hepimizin korkunç davrandığını ve bu olaylar başladığı anda nasıl hemen eve döndüğünü anlatacak. | Open Subtitles | ستذهب إلى منزلها وستتحدث عن كم كان هذا بذيئًا وكم كانت تصرفاتنا فظيعة د ذهبت إلى منزلها منذ أن بدأ الأمر |
| Kırmızı noktalı eski döküntüler çöpe gidiyor, tamam mı? | Open Subtitles | النفاية القديمة ذات البقع الحمراء ستذهب إلى القمامة النفاية القديمة ذات البقع الحمراء ستذهب إلى القمامة |
| Prokosch aradığında ona Capri'ye gideceğini söyle. | Open Subtitles | عندما يتصل بوركوش قل له أنك ستذهب إلى كابري |
| Çünkü onun polislere gidip Juliet'in bana neler yaptığını anlatacağını biliyor. | Open Subtitles | لأنه يعلم أنها ستذهب إلى الشرطة وستخبرهم بما فعلت جولييت بي |
| Sen Carol'a gidiyorsun ve ben de eve | Open Subtitles | ستذهب إلى منزل كارول وأنا سأذهب إلى منزلي |
| Seni gümrükten geçirmem için kıçımı vermem gerekse de Amerika'ya gidiyorsun. | Open Subtitles | حتى لو تطلب الأمر أن أخفيك بداخلي لتعبر الجمارك سأفعل ستذهب إلى أمريكا |
| O sözleşmeyi imzalayacaksın, sonra da eve karının yanına gideceksin. | Open Subtitles | ستذهب لتوقيع العقد ومن بعدها ستذهب إلى زوجتك في المنزل |
| Tahtını çalan amcana gideceksin ve hakkın olanı geri alacaksın. | Open Subtitles | ستذهب إلى عمك الذي سلب عرشك و تسترد حقوقك |
| Oraya gideceksin, milletle düşüp kalkacaksın ve evime o şeytanlardan birini getireceksin. | Open Subtitles | ستذهب إلى هناك وتعبث قليلا ثم تعيد إحدى الشريرات إلى منزلي |
| Siz Mumbai'e gidecek ve bu diski ajanımıza vereceksiniz. | Open Subtitles | أنت ستذهب إلى مومبي وتعطي هذا الحاسوب المرن إلى وكيلنا. |
| gidecek ve eğer gidemezse benim yüzümden olmayacak. | Open Subtitles | هي ستذهب إلى هارفورد, وإن لم تفعل ذلك فلن يكون ذلك بسببي |
| -Ruhları daha iyi bir yere gidecek. -Bunu daha önce de duymuştum. | Open Subtitles | أرواحهم ستذهب إلى مكان أفضل سمعت ذلك قبل الآن |
| Kırmızı noktalı döküntüler olduğu gibi çöpe gidiyor. | Open Subtitles | القمامة القديمة ذات الرقع الحمراء ستذهب إلى المزبلة |
| Kırmızı noktalı eski döküntüler çöpe gidiyor, tamam mı? | Open Subtitles | النفاية القديمة ذات البقع الحمراء ستذهب إلى القمامة النفاية القديمة ذات البقع الحمراء ستذهب إلى القمامة |
| -Evet. Şu yeni okula gideceğini bildiğim gibi. | Open Subtitles | أجل تماما كما أعلم أنك ستذهب إلى تلك المدرسة الجديدة |
| Yoksa gidip o çamaşır suyunu eczanenin önünde içmiş olurdu. | Open Subtitles | , كانت ستذهب إلى الصيدلية لتفعل ذلك أمام تلك المرأة. |
| Ne Navalgarh'a gidiyorsun, ne de mektup... | Open Subtitles | لاانت ستذهب إلى نافالجار ولا ستسلّم أيّ رسالة |
| O zaman sen de bebekbakıcına gider ve bebek kalırsın | Open Subtitles | بأنك ستذهب إلى جليسة الأطفال إذن بإمكانك الجلوس في منزل الاطفال |
| Eğer haklıysak ve bir yere kapanmış onu bekliyorsa, bildiği bir yere gidecektir onu sakinleştirecek ve tanıdık gelecek bir yer. | Open Subtitles | إن كنا محقين ، فإنها تتحص في مكان ما تترقب قدومه، ستذهب إلى مكان تعرفه، مكان هاديء و مألوف بالنسبة لها |
| Sanırım Meksika'ya gidersin ve eline bir kokteyl alıp güzel bir kızla tanıştıktan sonra beni tümden unutursun sandım. | Open Subtitles | اعتقد انني تخيلت أنك ستذهب إلى المكسيك ، وتستمتع بالحياة هناك ثم تنساني |
| Niye hava alanına gidiyoruz nereye gidiyor ki? | Open Subtitles | لماذا ستذهب إلى المطار؟ إلى أين ستذهب؟ لاس فيغاس |
| Zannımca, Valide Sultan'a gidiyorsunuz. Ben hazırlıkları başlatayım. | Open Subtitles | أتوقع أنك ستذهب إلى والدتك سأبدأ التحضيرات |
| Önümüzdeki hafta Lavi jetleri için Zvi Rafiah'la görüşmeye İsrail'e gidiyorsun. | Open Subtitles | ستذهب إلى "إسرائيل" الأسبوع القادم للإجتماع بـ(زفي رافياه) حول طائرات (لافي) |