Önce 2 yıl ile başladı. 6 aydan sonra şartlı tahliye. | Open Subtitles | البداية كانت بعقوبة لسنتين مع إطلاق سراح مشروط خلال 6 أشهر |
Onu şartlı tahliye ettiğimde, mahallenizde dolaşmasından rahatsız olmaz mısınız? | Open Subtitles | ولكن إن أطلقت سراح ذلك القذر فهل ستدعينه يتسلل بحيك؟ |
Zekice bir hareket değildi, dedektif. Şüpheliyi derhal serbest bırak. | Open Subtitles | ليست بحركة ذكية، أيتها المحققة اطلقي سراح المُشتبه به، حالاً |
İş bir yandan devam ederken, her yıl belirli kısmı serbest bırakın. | Open Subtitles | أطلق سراح عدد معين كل عام بينما يتم العمل فى البناء. |
Bence onları bırakıp otuz saniye önceden çıkmalarına izin verelim. | Open Subtitles | ربما يجب علينا إطلاق سراح الجميع نعطيهم 30 ثانية للبداية |
Ve eğer mahkumiyet kararı doğru değilse, o genç adamlar özgür kalacaklar. | Open Subtitles | وإن كانت كذلك، وكانت الإدانة لا تصمد دونها فسيطلق سراح أولئك الفتية |
11 tutuklu erken tahliye oldu. Onları dışarı çıkarmak bana düştü. | Open Subtitles | تم إطلاق سراح 11 مسجون اليوم كان علي الإنتهاء من أوراقهم |
Ama bu adam şartlı tahliye kurallarına harfiyen uyuyor. Uyuşturucu testleri temiz. | Open Subtitles | ولكن الرجل مُطلَق سراح مشروط مثاليّ أعني أنّ فحوصه لتعاطي المخدّرات نظيفة |
şartlı tahliye memuruyla görüşmeyi teklif ettim ama hayır dedi. | Open Subtitles | ،عرضت عليه التحدث إلى ضابط إطلاق سراح مشروك لكنه رفض |
Bu ülkede çocuklar şartlı tahliye söz konusu olmadan müebbete mahkum ediliyor. | TED | لدينا أحكام بالمؤبد بدون إطلاق سراح في هذه البلاد. |
Dyson ve Kenzi'yi serbest bırak ve kokuşmuş ayakkabıyı al. | Open Subtitles | أطلقوا سراح دايسون و كينزي و ستحصلون على الحذاء النتن |
Mahkumu bırak yoksa ordumu saldırtacağım! | Open Subtitles | اطلق سراح المسجون فورا و الا ستتدخل جيوشى |
-Nasıralı İsa'yı serbest bırakın! -Barabbas'ı değil! | Open Subtitles | اطلقوا سراح يسوع الناصرى لا ، ليس باراباس |
O ekipteki kimse bana gelip bunun için izin falan istemedi. | Open Subtitles | لم يلجأ إليّ أحد في هذا القسم بشأن إطلاق سراح مشروط |
İş tamamlandığında, halkımı özgür bırakacağınıza söz vermiştiniz. | Open Subtitles | لقد وعدتنى بمجرد الآنتهاء من العمل سوف تطلق سراح قومى. |
Adalet Bakanlığı'nın Lucca Quinn'i serbest bırakması için geçici sınırlama emri. | Open Subtitles | امر تقييدي مؤقت يجبر وزارة العدل على اطلاق سراح لوكا كوين |
Stammheimdaki R.A.F. mahkûmlarını kurtarmak için yapılan, ümitsiz son bir deneme olduğunu tahmin ediyor. | Open Subtitles | للمطالبة بإطلاق سراح سجناء الجيش الأحمر قبل بدء المحاكمة |
Tutsak bir hayvanı satın alıp, sonra serbest bırakmak da erdemli bir hareketmiş. | Open Subtitles | القيام بالشراء، وبعدها أطلاق سراح الحيوانات التي بالاسر يعتبر نوع من الشعائر ايضاً |
Umarım siz masum bir insanı serbest bırakacak cesarete sahipsinizdir. Ve büyük bir haksızlığı düzeltecek... | Open Subtitles | أمل أن تكون لديك الشجاعة في إطلاق .سراح رجل يريء و إصلاح الجور الخطير |
Yakıt pompalanmaya başlandığı anda yolcuların yarısını serbest bırakacağım. | Open Subtitles | بمجرد تدفق الوقود الى خزان الطائرة ساطلق سراح نصف الركاب |
Sonrasında hatırladığım şey beni kestiğiydi bütün kızlarımı serbest bıraktı işimi mahvetti. | Open Subtitles | وآخر شيءٌ أتذكره ضربها لي، وإطلاق سراح جميع فتياتي |
Bu sokakları tutan çocuklarla ilgili, dövüşen, "Nelson Mandela'ya özgürlük!" | TED | إنه حول أؤلئك الأطفال الذين يذهبون للشوارع، يقاتلون، يصرخون، " أطلقوا سراح نلسون مانديلا!" |
Eşin 1 saat önce serbest bırakıldı. Yakında burada olur. | Open Subtitles | تمّ إطلاق سراح زوجتك منذ حوالي الساعة ستكون هنا قريباً |