| Chip, bu ev arkadaşım Lucy Shmeeler.Muazzam bir kızdır. - Nasılsınız? | Open Subtitles | شيب ، هذه رفيقة سكني لوسي شميلر ، إنها فتاة عظيمة |
| ev arkadaşım burada olmadığından yardım etmeyi düşünemez. | Open Subtitles | كلا , صديقي هجرني رفيق سكني ليس موجودا كي يساعدني على تخطي الأمر |
| Birisi oda arkadaşımın üzerinden büyük miktarda para kazanacak. | Open Subtitles | واحدهم سيصنع الكثير من المال من خلال زميل سكني |
| Hey, hakkımda daha çok şey öğrenmeyi istemelisin oda arkadaşımla konuş. | Open Subtitles | أتريد أن تعرف الكثير عني؟ تحدث مع شريك سكني |
| Onlar da yaşlanmayı tersine çevireceğine inandıkları bir apartman yapmaya koyuldular. | TED | لذا بدءوا بإنشاء مبنىً سكني اعتقدوا أنه سيعكس التقدم في العمر. |
| Çünkü, aslında nerede yaşadığımı görmeni istemedim. | Open Subtitles | لأنني لم أردك أن تعرف مقر سكني الحقيقي |
| Eski erkek arkadaşımı gay ev arkadaşım olarak bıraktım. | Open Subtitles | لقد جعلت اصدقائي السابقين و شريك سكني الشاذ يفعلوها معي |
| Lucas, Chris Keller'dan bir çocuk doğuracağımı zannediyor... ve dedikoducu ev arkadaşım... berbat bir anne olacağımı inanıyor. | Open Subtitles | و رفيقة سكني التي نشرت الشائعة تظن اني سأكون أماً سيئة و هي محقة |
| Üstelik kaldıkları yer gerçek bir ev bile değilmiş. Bleecker'da terk edilmiş bir depoymuş. | Open Subtitles | ولم يكن ذلك في مبنى سكني فعلي بل كان في المستودعات |
| Bu adamların yanına gidip, "İşte yeni ev arkadaşım, ona Doktor diyebilirsiniz." diyemem. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أقول لهم " مرحباً "هذا شريك سكني الجديد، واسمه الدكتور |
| Yeni ev arkadaşım kendisini bana sevdirmek için elinden geleni yapıyor. | Open Subtitles | شريكُ سكني الجديد يبذل جهداً ليقدم نفسه ببراعة لي |
| Dört yıllık son ev arkadaşım, evlenmek için taşındı. | Open Subtitles | إذًّا رفيقة سكني التى سكنت معيّ لأربع سنين أنتقلت للتو |
| Üniversitede ne tip çocuklarla oda arkadaşı olduğumu söyleyemeyeceğim bile. | Open Subtitles | لن أخبرك حتى عن الاشخاص الذين كانوا زملاء سكني في الكلية |
| Evet, oda arkadaşım doğum günü pastamın üzerinde nişanlımla yapmıştı. | Open Subtitles | هذا صحيح ، رفيقة سكني ، نامت مع خطيبي. على كعكة مولدي، |
| oda arkadaşım hala şehir dışında, bu yüzden gelebilirsin. | Open Subtitles | شريكة سكني لازالت خارج البلدة, لذا تعال فحسب |
| Çalıntı kamyonet, yöneticisinin saldırıya uğradığı bir apartman dairesinin civarında. | Open Subtitles | السيارة التي سرقها ظهرت في مجمّع سكني حيث المدير هوجم |
| Dışarıdan diğer küçük apartman binaları gibi gözüküyoruz. | TED | من الخارج، يبدو أشبه بأي مبنى سكني صغير. |
| Çünkü gerçekte nerede yaşadığımı görmeni istemedim. | Open Subtitles | لأنني لم أردك أن تعرف مقر سكني الحقيقي |
| Beraber çalıştığımız onca yıl boyunca evime sadece iki kez geldin berbat akşam yemeği partisi ve diğeri işte. | Open Subtitles | أتدري، طوال السنوات التي عملنا فيها سوية أتيت لمكان سكني بالضبط مرّتين يوم حفل العشاء الفظيع و المرة الماضية |
| Bu, önümüzdeki sezon açılışını yapmayı planladığımız, uzun soluklu konut projelerinin ilki. | Open Subtitles | أيها السادة ، هذا أول مشروع سكني نفتتحه لخطة وضعناها تمتد للسنة القادمة |
| LAPD ve HKM'yi haberdar edin-- yerleşim bölgesini sınırlasınlar. | Open Subtitles | حسناً، بلغوا شرطة لوس أنجلوس ودوريات الطرق السريعة في كاليفورنا .. إنه في إقليم سكني |
| Ne diye yirmi beş sokak uzakta, şehir merkezine sırf prezervatif için gider ki? | Open Subtitles | لماذا سيعبر 25 مربع سكني لوسط المدينة لشراء واقيات؟ |
| Bir kaç ay önce, yaşadığım yere yakın bir hastanenin acil servisine 40 yaşlarında bir kadın gelmişti ve getirildiğinde kendinde değildi. | TED | قبل بضعة أشهر, أتت امرأة ذات الـ 40 سنة إلى غرفة الطوارئ في مشفى قريب من مكان سكني, وقد أُحضرت وهي في حالة ضياع. |
| Vassar'da yurtta öğrendim. | Open Subtitles | لقد تعلمتها اثناء سكني في فيزرا |