Dijital ilişkilerin bu genel çeşitliliği bağlamında güvenli bir şekilde ‘’yabancılığı’’ aramak bu yenilik için çok iyi bir temel olacaktır. | TED | وفي سياق هذا النطاق العريض من العلاقات الرقمية, البحث عن الغرابة بشكل آمن قد يكون وبشكل حسن أساس جديد لذلك الإبتكار |
- O zaman savunmaya tüm içeriği sunmasını öneriyoruz. Sayın Hâkim, mesele içki içmek değil. | Open Subtitles | اذاً نقترح ان الدفاع يذكر هذا في سياق الموضوع |
Bana göre bu, Beethoven'ın Beşinci Senfonisi'nin ihtişamını, tek bir kemancının sesini çıkartarak, orkestra Bağlamı dışında ve sadece o kısmı işiterek anlamaya çalışmak gibiydi. | TED | بالنّسبة لي، كان الأمر كمحاولة لفهم روعة سمفونية بيتهوفن الخامسة من خلال استخراج موسيقى عازف كمان واحد من سياق الأوكسترا الكاملة و الاستماع إلى جزء واحد فقط. |
Bilinçlilik, hareketlerimizin içeriğini ve anlamını belirler. | Open Subtitles | الوعي مسؤولاً عن سياق الكلام او المعنى لأفعالنا |
Ama tüm çabası görevinin gereğiydi. | Open Subtitles | لكن كل جهوده كانت في سياق مكتبه |
Bu farklı bir bağlamda çok önemli. | TED | ويعتبر هذا أمًرا بالغ الأهمية في سياق آخر. |
Bence bunu bilmek içerisinde atalarımızı düşünebileceğimiz çok önemli bir bağlam. | TED | أعتقد أن معرفة هذا مفيد للغاية في سياق الذي فيه يمكننا التفكير بأسلافنا. |
Bazen önemli olan, söylenen sözün kullanıldığı anlamdır. | Open Subtitles | أحياناً هي في سياق القول للكلمة |
Aya iniş uzun bir dizi teknolojik zafer bağlamında gerçekleşti. | TED | ظهرالهبوط على القمر في سياق سلسلة طويلة من الانتصارات التكنولوجية. |
Bu sohbeti Amerika Birleşik Devletleri bağlamında ele alacağım ancak bu tartışma eşitsizliğin artmakta olduğu her ülke için geçerlidir. | TED | سوف أضع إطارًا لهذه المحادثة فى سياق الولايات المتحدة لكن هذه المناقشة تنطبق عمليا على أي بلد لمواجهة عدم المساواة |
Dışarıdaki dünyanın içinden ziyade, oyunun bağlamında zihinlerinin nasıl çalıştığını anlayın. | TED | افهموا كيف تعمل عقولهم بدءً من سياق اللعبة نحو الخارج بدلاً من البدء بالعالم الخارجي نحو الداخل. |
Eğer bu açıdan bakarsan içeriği anlamak için orada bulunman gerekir. | Open Subtitles | لكن إذا فكرتي فيها حقاً عليكي أن تكوني هناك لتفهمي سياق الأحداث |
Ve Phoenix Adaları'nın içeriği nedir? | TED | و في أيّ سياق تتواجد جزر فينكس؟ |
Bütün önemli içeriği John Doe tarafından verilenlerin etrafında konumladık. | TED | لقد وضعنا كل سياق المعلومات المهمة حول ما أعطانا له (جون دو). |
Bu yüzden demokrasi Bağlamı içinde geliştirdiğimiz tüm teknolojiler, ister gazete ister sosyal medya olsun, bize daha fazla iletişim sağlamaya çalıştılar. | TED | لذا فجميع التقنيّات التي طورّناها في سياق الديمقراطيّة سواء كانت الصّحف أو شبكات التّواصل الاجتماعيّ، كانت تهدف لتوفير مزيدٍ من التّواصل. |
Böylece kimliğinizin bağlamını kaybettikçe, paylaştıklarımızın paylaşılan öykünün Bağlamı, içinde yaşadığımız bağlam hale gelmesi önem kazanıyor. | TED | لذا ، ونحن نفقد سياق هويتنا ، يصبح من المهم جداً ان ما تشارك به يصبح في سياق الحكايات المشتركة ، يصبح السياق الذي نعيش فيه. |
Onlar kişisel değildi ve tarihsel bir Bağlamı yoktu. | Open Subtitles | لم تكن شخصية ولم يكن لها سياق تاريخي |
Bilinçlilik, hareketlerimizin içeriğini ve anlamını belirler. | Open Subtitles | الوعي مسؤولاً عن سياق الكلام او المعنى لأفعالنا |
İçeriğini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتتذكر سياق الأحداث؟ |
Ama tüm çabası görevinin gereğiydi. | Open Subtitles | لكن كل جهوده كانت في سياق مكتبه |
Yani tasarımı bir şey haricinde hiçbir şey bilmediğimiz bir bağlamda yapmak zorundaydık: Bütünüyle dikeylikle ilgili olacaktı. | TED | لذا اضطررنا لوضع تصميم في سياق لم نكن نعرف عنه أي شيء تقريبًا، سوى شيء واحد: أنه سوف يتمحور حول الرأسية. |
Tarihi bağlamda baktığınızda bunun nelere yol açtığını görebilirsiniz. | TED | اذا رأيتم سياق التاريخ سوف ترون ما يفعله هذا. |
İkili kodda da sayılara mı yoksa bir metne mi bakıyor olduğunuzu anlamak için benzer bir bağlam gereklidir. | TED | وأنت بحاجة إلى سياق مماثل لمعرفة ما إذا كنت تنظر إلى أرقام ثنائية أو نص ثنائي. |
Sözler her zaman önemli değildir söylenen sözün kullanıldığı anlam önemlidir. | Open Subtitles | ليست دائماً الكلمة بل هو سياق قولها |