| O yüzden sanırım o benim gençliğimi çekici bulduğunda şanslıydım. | Open Subtitles | لذا أعتقد أنها كانت فرصة محظوظة عندما إنجذب الى شبابي |
| 1327 yılının sonunda Gençliğimde şahit olduğum olağandışı ve korkunç olaylarla ilgili tüm olup biteni bu parşömene yazıp bırakıyorum. | Open Subtitles | أنا الآن بصدد كتابة شهادتي على رق الكتابة هذا بخصوص أحداث عجيبة ورهيبة كنت شاهداً عليها في فترة شبابي |
| 2011'de ismimi değiştirdim, böylece Macaristan'daki Aşırı Sağcı gençlik kampına katılabilecektim. | TED | في عام 2011، غيرت اسمي لأتمكن من المشاركة في معسكر شبابي لليمين المتطرف في المجر. |
| Dünyamızı çok kalabalık bir genç nesle bırakmak üzereyiz. | TED | جيل شبابي هائل العدد على وشك أن يرث عالمنا. |
| Gençken bayağı ilgi çekerdim, ama şimdi halime bak. | Open Subtitles | في شبابي كنت مثيرة للإعجاب، لكن انظر إلى حالي الآن |
| Bütün gençliğim ve arzularım... bu arka koltukta harcandı. | Open Subtitles | كل شبابي وشغفي قضيته في المقعد الخلفي لهذه السيارة كل شبابي وشغفي قضيته في المقعد الخلفي لهذه السيارة |
| gençliğimi geri almak için herşeyi yapardım. | Open Subtitles | لإستعادة شبابي ، سوف أفعل أي شيئ في الدنيا عدا |
| Bir orta yaş bunalımı döneminden. Çıkarsak, bu gençliğimi yeniden yaşamak için olur diye korktum. | Open Subtitles | وكنت خائفاً من مواعدتي لك لأني كنت أحسبها محاولة لاسترداد شبابي |
| Neden gençliğimi böyle saçma işler yaparak kirletmek zorundayım? | Open Subtitles | من المحزن ان اهدر شبابي لمثل هؤلاء الناس |
| Gençliğimde şansımı denemedim ama hiçbir zaman içimde yoktu. | Open Subtitles | حطمت اللوائح في شبابي, ولكن لم يكن ذلك في دمي على الإطلاق |
| Hayır. Gençliğimde öğrendiğim ağır dersleri anımsıyordum. | Open Subtitles | لا، ل كان مجرد يستشهد الدروس بشق الانفس من شبابي. |
| Evet, Gençliğimde çok berbat bir korku hikayesi yazmıştım, ve onlar da, bunu daha kötü bir selüloit haline getirdiler. | Open Subtitles | أجل، ألّفت رواية رعب سيئة جداً في أيام شبابي وحوّلوها إلى فيلم أسوء بكثير |
| Bana gençlik günahlarımı ödetiyor. | Open Subtitles | حتى الخيول غاضبة مني للذنوب التي إرتكبتها في شبابي |
| Bana gençlik günahlarımı ödetiyor. | Open Subtitles | حتى الخيول غاضبة مني للذنوب التي إرتكبتها في شبابي |
| Eğer resmimi bir pula basarlarsa, söyleyin onlara gençlik resmimi kullansınlar. | Open Subtitles | إذا وضعوا صورتي على طابع بريد أخبرهم أن يستخدموا صورة من فترة شبابي |
| gençliğimin baharındayım ve bir daha genç olmayacağım. | Open Subtitles | أنا في بداية شبابي وسأكون صغيراً لمرة واحدة في حياتي |
| genç bir erkekken bana büyük üzüntü vermişti. | Open Subtitles | لقد سبب لي ذلك قدراً من التعاسة في شبابي |
| Gençken bayağı ilgi çekerdim, ama şimdi halime bak. | Open Subtitles | في شبابي كنت مثيرة للإعجاب، لكن انظر إلى حالي الآن |
| O vapuru çoktan kaçırdım ben. Daha Gençken çok ciddi şekilde çalışmalıydım. | Open Subtitles | لقد فاتني القطار الآن كان علي أن أكون جادة أكثر عندما كنت في شبابي |
| Şu yaşlı adama merhamet edin. gençliğim amansız savaşlarla geçti. | Open Subtitles | بحق كهولتي التي أفنيت شبابي فيها بالحروب الضروس وأنتم تنعمون بنوم آمن |
| Aha, yağmur getirdi zavallı gençliğim, ne yapsın? | Open Subtitles | ماذا يمكن ان يعمل شبابي الفقير ؟ اوه لا لا .. |
| gençliğimin kibiriyle her şeyi bildiğimi düşünüyordum. | TED | في سنوات شبابي الأولى كنت أعتقد بأني مدرك لجميع جوانب حالتها ومن هم مثلها. |
| Eğer her şeyi değiştirmiş olsaydım, gençliğime nasıl tutunabilirdim? | Open Subtitles | و لو شئت التغيير , فأين يمكن لي أن أعثر على شبابي ؟ |
| Şimdi beş duyu çalışmamızın ortasında, aniden gençliğimden güneş enerjili saatler projesini hatırladım. | TED | وفي منتصف كل ذلك العمل عن الحواس الخمسة, تذكرت فجأة مشروع الساعات التي تعمل بالطاقة الشمسية من أيام شبابي. |