İlk adım, tartışmanın şartlarını genişletmek ya bu ya şu ikilem çerçevesinden uzaklaştırmak. | TED | الخطوة الأولى هي توسيع شروط النقاش بعيدًا عن إطار إما هذا أو ذاك. |
Bazıları, bir takım şartları öne sürerek bize orada saldıracaklarını söylüyor. | Open Subtitles | هناك من.. يشعر كهذا شروط مثل تلك يمكن أن يهاجمننا هناك |
Üçüncüsü ona koşulsuz ve geri dönülemez bir şekilde aşık olmuştum. | Open Subtitles | و ثالثـاً كنت مغرمـة بـه من دون أيـة قيود أو شروط |
Bir şeyler ters giderse bile şartsız şurtsuz emrine amadeyim. | Open Subtitles | حتي وإن حدث خطأً يُمكنني التخلص بسهولة بدون أيّ شروط |
Kefaleti kabul edeceğim, ama titizlikle ve en sıkı şartlar altında olacak. | Open Subtitles | سوف أمنحكِ الكفاله ولكني سأفعل هذا مع الحرص الشديد وتحت شروط صارمه |
En başından, şartlı tahliye koşullarını ciddi şekilde ihlal ettiniz. | Open Subtitles | أولاً، أنت مذنب بانتهاك شروط اطلاق السراح. |
Çünkü kulağa tuhaf geliyor her zaman mutlaka bir şart vardır. | Open Subtitles | حسناً, لانها تبدو مثل العالم القديم أعتقدت انه لابد من شروط |
Bunun savaştan kaçınmak adına son şansı olabileceğinden endişe duyan Khrushchev, Moskova Radyosu ile acilen Kennedy'nin şartlarını kabul ettiği mesajını gönderdi. | Open Subtitles | متخوفًا من أن تكون هذه اخر فرصة لتجنب الحرب، سارع خروشوف بارسال رسالة إلى راديو موسكو يبدي فيها موافقته على شروط كينيدي |
Eğer bunun üstesinden gelebilirsen o zaman anlaşmamızın şartlarını konuşabiliriz. | Open Subtitles | واذا نجحت في هذا نستطع ان نتحدث بخصوص شروط اتفاقنا |
Burroughs'un şartlarını kabul edeceğim ama The Paradise'ı da korumam lazım. | Open Subtitles | إذن سوف أوافق على شروط بوروز لكن احتاج شيئا يحمي الفردوس |
Bazıları, bir takım şartları öne sürerek bize orada saldıracaklarını söylüyor. | Open Subtitles | هناك من.. يشعر كهذا شروط مثل تلك يمكن أن يهاجمننا هناك |
- Evet. şartları konuşmak istemiştim. | Open Subtitles | نعم ، لهذا أردتُ أن أتحدث معك . لنناقش شروط السكن |
Düzgün çalışma şartları sağlanmadan size nasıl sonuç gösterebiliriz? | Open Subtitles | كيف نريك النتائج بما أن ليس لدينا شروط العمل الصحيحة ؟ |
Bu çocuk hep beni doğru yola sevkeder koşulsuz çekip çevirir. | Open Subtitles | هذا الفتى يدفعني دومًا في الطريق الصحيح و يجذبني بدون شروط |
Atom bombasından sonra Japonya kayıtsız şartsız teslim oldu. | Open Subtitles | إستسلمت اليابان بدون شروط بسبب القنبلة الذرّية |
Gördüğün gibi haklarının iadesiyle birlikte, aşağıdaki şartlar da geliyor. | Open Subtitles | كما ترين, امر إعادتكِ للمنصب يأتي مع شروط يجب قولها |
Anlaşmamızın koşullarını açıklarken, kendimi yeterince ifade edemedim sanırım. | Open Subtitles | أظنّ أنّني لم أكن واضحة عندما وضعت شروط اتفاقنا |
Moğollara ölümün dışında hiçbir şart olmayacak. | Open Subtitles | لن يكون هناك أي شروط ، ما عدا الموت للمغول |
Güneş ayın arkasında kalıp güneş tutulmasının şeytani ışıkları dünyaya vurduğunda Gök, Toprak ve İnsan koşulları yerine gelmiş olacak. | Open Subtitles | عندما يتم إخفاء الشمس بالقمر و كسوف الشمس يلقي بضوءه على سطح الأرض عندها ستتحقق شروط السماء، الأرض و الإنسان |
İşte şartlarım George; pazarlık kabul etmem.. | Open Subtitles | هناك شروط يا جورج غير قابلة للتفاوض |
Her neyse... konuştuk ve bana tam burs teklif etti, hiçbir şartı yok. | Open Subtitles | على أية حال, لقد تكلمنا, و لقد عرضت عليَّ تعليم كامل, بلا شروط. |
Çalıntı bir stop lambası bile bulurlarsa şartlı tahliyen yanar. | Open Subtitles | وإذا وجدوا أيّ مصباح خلفي مسروق فقد إنتهكتَ شروط خروجك |
Bununla ilgili en aşırı örnekte bazı vakalarda normal koşullar altında acı olarak hissedilen şey hazza dönüşür. | TED | ولكن المثال الاكثر تطرفاً هو اننا في بعض الحالات وضمن شروط معينة نستطيع ان نحول الالم الى سعادة |
İşte bu yüzden Yunanlıların kurtarma paketinin şartlarına karar verip bu paketi sahiplenmeleri için referandum talebinde bulundum. | TED | هذا ما جعلني أقوم بإستفتاء ليكون الشعب اليوناني قادراً على تحديد شروط و حلول الإنقاذ |
Aşkta koşul olamaz. | Open Subtitles | ان تعيش اطول مني لا يوجد هناك شروط بالحب لذا لا يجب ان يكون هناك أي نوع من الأسف |
Benim teklifimi duydun, başka şartım yok. Kabul et ya da unut. | Open Subtitles | سمعت صفقتي ما بها من شروط اقبلها أو اتركها |