Niye siz ve Tarikat bu konuda bir şey yapmıyorsunuz? | Open Subtitles | لماذا أنت أو أصحاب الأمر لا يفعلون شيء حيال ذلك؟ |
Yazılmışlardı çünkü öfkeliydiler ve bu konuda bir şey yapmak istiyorlardı | TED | سجلوا لأنهم كانوا غاضبين وأرادوا فعل شيء حيال ذلك. |
Ve depresyon tedavi edilebilir. Bu konuda bir şeyler yapmalıyız. | TED | والإكتئاب يمكن علاجه. نحن نحتاج لأن نفعل شيء حيال ذلك. |
Bu konuda hiçbir şey yapılmayışının sebebi bu olabilir mi? | TED | هل ذلك هو السبب في عدم فعل شيء حيال الأمر؟ |
Bu büyük, uçsuz bucaksız, sessiz ve belki de en çok ihmal edilen uluslararası kriz için bir şey yapabilir miydik? | TED | هل يسعنا فعل شيء حيال هذه الأزمة العالمية الكبيرة الواسعة الصامتة وربما الأكثر إهمالًا؟ |
Bak, bu kızla ilgili bir şey yapacak mısın, yapmayacak mısın? | Open Subtitles | اسمع, هل ستقوم بفعل شيء حيال موضوع تلك الفتاة أم لا؟ |
İkinci asıl görevimiz ise, bu konuda bir şey yapabilir miyiz? | TED | أما المهمة الثانية الكبيرة فقد كانت، هل يسعنا فعل شيء حيال ذلك؟ |
Peki, Bu konuda bir şey yapan tek kişi ben görünüyorum. | Open Subtitles | حسنا، على الاقل أنا الوحيد الذي يبدو انه يفعل شيء حيال ذلك. |
Bu konuda bir şey yapamam. Ve sen niye bu S1 bilmem neyi bu kadar önemsiyorsun? | Open Subtitles | لا يمكنني فعل شيء حيال ذلك ثمّ لماذا أهتم أصلاً بما تريد تلك المجموعة فعله؟ |
Bu konuda bir şey yapmanın zamanının geldiğini düşündüm. | Open Subtitles | اعتقد انه الوقت المناسب لتفعلي شيء حيال ذلك |
Bu konuda bir şey yapmanın zamanının geldiğini düşündüm. | Open Subtitles | اعتقد انه الوقت المناسب لتفعلي شيء حيال ذلك |
Bu konuda bir şeyler yapma gücüne sahipsiniz ve bu konuda sizlere güveniyoruz. | Open Subtitles | أنتم لديكم المقدرة على فعل شيء حيال ذلك ونحن نعتمد عليكم لتفعلوا ذلك |
Hiçbirimiz kendimizi güvende hissetmiyoruz. Birinin bu konuda bir şeyler yapmasını istiyoruz sadece. | Open Subtitles | جميعنا نشعر بعدم الآمان، فقط نود أن يفعل شخص ما شيء حيال هذا |
Bugünkü diyalogda amacımız bu konuda bir şeyler yapmak, farklı türden bir konuşma yapmaya çalışmak, dinlemeye, düşünmeye ve biraz anlamaya çalışmak. | TED | هدفي من هذا الحوار اليوم هو أن أقوم شيء حيال ذلك، أن أشترك في حديث مختلف، أن أستمع، أفكر وأفهم. |
Baban bir arabada boğuluyor ve sen bu konuda hiçbir şey yapmıyorsun. | Open Subtitles | إنه يغرق في سيارة، أما أنتِ فلا تفعلين أي شيء حيال هذا |
Bunun için bir şey yapmalıyım. | Open Subtitles | أنت تعاني من ضغط حاد لا أعتقد أن لدينا وقت للإنتظار يجب أن أفعل شيء حيال ذلك فوراً |
Kadın misafirle ilgili bir şey hatırlamıyor. Çocukları mı acaba? | Open Subtitles | أنها لم تتذكر أي شيء حيال وجود ضيف أو أطفال؟ |
Ama şu anda ikimizin de elinden bir şey gelmez. | Open Subtitles | لكن، لا يمكن لأي منا فعل شيء حيال ذلك الآن. |
Onlara istediğimi yaparım ve beni engellemek için hiçbir şey yapamazlar. | Open Subtitles | بوسعي أن أفعل ما أريد معهم، وليس بيدهم شيء حيال ذلك |
Beyler, hayatımız tehlike altında ve bu konuda birşeyler yapmalıyız. | Open Subtitles | يا رفاق .. طريقنا في الحياة مهدد ويجب علينا فعل شيء حيال ذلك |
Hayır, üzgünüm, çocuklar. Bu konu hakkında bir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | لا، آسفة يا رفاق لا أعلم أي شيء حيال هذا |
Adalet veya avukatım bu konuda birşey yapamayacak ya da yapmayacaksa.. | Open Subtitles | إذا العدالة أو المحامي الخاص بي لا يمكن أو لن يفعلوا أي شيء حيال ذلك... |
Komşunuzun bundan hoşlanmayabiliceği konusunda da uyarırlar, ama kanunen, yapabilecekleri neredeyse hiçbir şey yok. | TED | الآن، سيحذرونك بأن جيرانك قد لا يحبذون هذا الأمر، ولكن، من ناحية قانونية، ليس بوسعهم فعل شيء حيال هذا الأمر. |
Bu konuyla ilgili bir şeyler yapılmalı. Gençlik zamanlarımda, herkes kurtlarla mücadelede birbirine destek olurdu. | Open Subtitles | يجب أن نفعل شيء حيال ذلك عدما كنت صغيرًا، كان جميع الناس يتحدون لقتال الذئاب |
Eğer buradaki şaraplar hakkında bir şeyler biliyor olsaydım bir dakika içinde ne sipariş verirdim? | Open Subtitles | إذا كان على التظاهر بمعرفة كل شيء حيال النبيذ في الدقيقة المقبلة فماذا عليّ أن أطلب؟ |
Onüç konusunda bir şeyler yapmalısın. İkimizin otoritesini de çiğnedi. | Open Subtitles | عليكَ فعل شيء حيال (ثلاثة عشرة) لقد استهزأت بسلطتي وبسلطتكَ |
Ama bence odada iklim değişimine veya sosyal meselelere dair bir şeyler yapmak lehine tartışan insanlar olması noktasında, şimdiye kadar bu toplantıları göç ve iklim değişimi lehine konuşmak için kullandım. | TED | لكنّي أعتقد أنه كما يوجد أشخاص في الاجتماعات يدعون إلى فعل شيء حيال التغير المناخي، أو حيال قضايا اجتماعية. قُمت باستغلال الاجتماعات التي حضرتها حتى الآن لصالح الدفاع عن الهجرة والتغيّر المناخي. |