Eğer Facebook'ta çalışıyorsanız bundan kaçınmanın ne kadar zor olduğunu biliyor musunuz? | TED | هل تعرف ما صعوبة تجنب هذا حين تكونون تعملون في فيسبوك فعلًا؟ |
Şu anda, herhangi bir şey için bile karar vermekte zorlanıyorum. | Open Subtitles | حتى الآن ، أنا أعانى صعوبة في البت في أي شئ |
Terörist grubunu, dünyanın bir ucundan idare etmek ne kadar zordur? | Open Subtitles | كم مدى صعوبة إدارة مجموعة إرهابية من الطرف الآخر للعالم ؟ |
- sanırım bunu kabul etmede sorun yaşıyorum, biliyor musun? | Open Subtitles | كنت أرى أعتقد أنني أجد صعوبة في تقبل فكرة موتها |
Beynin yapması en güç şey nedir? | TED | إنه مشكل عويص. فما الأمر الأكثر صعوبة الذي يقوم به الدماغ؟ |
Balıkların birlikte hareket etmeleri, deniz aslanlarının aklını karıştırdığından, ...başka bir yerde, daha kolay bir av bulmak için ayrılıyorlar. | Open Subtitles | بالتحرّك سويّة، فإن السمك يشوّش على أسود البحر كثيراً لدرجة أنهم يرحلون ويبحثون بمكان آخر عن أهداف أصغر وأقلّ صعوبة. |
Ben Kanada'da küçük bir köyde yetiştim, ve bir teşhisi konmamış bir dyslexic'im (okuma ve yazma zorluğu çeken insanlar için kullanılan bir terim). | TED | لقد نشأت في قرية صغيرة في كندا، وتم تشخيصي بمرض صعوبة التعلّم. |
Türbülans kadar zor olanı matematiksel yolla anlamaktır, nasıl göründüğünü resimle tasvir edebiliriz. | TED | لكن رغم صعوبة فهم الجريان المضطرب رياضيًا، إلا أننا نستطيع استخدام الفن لتصويره. |
Yapması daha zor olan bir şeyi yapıyor, görünmeyeni arıyor | TED | بحث عن ما لم يكن هناك، والقيام بذلك أكثر صعوبة. |
Padma, Anitha ve Kaviarasi hayal edebileceğiniz en zor aile ve toplulukta yetiştiler. | TED | بادما وأنيتا وكافيراسى تربوا في العائلات والمجتمعات الأكثر صعوبة من بين الممكن تخيلها. |
Yemin ederim, Tom, ben destek olmaya çalışıyorum, ama bu olayı anlamakta zorlanıyorum. | Open Subtitles | أقسم توم أنني أحاول أن أكون مساندة لكنني أجد صعوبة في فهم الأمر |
Selam. Hastayı senden almakta hatalı olduğumu kabul etmekte çok zorlanıyorum. | Open Subtitles | مرحبا ,أنا أواجه صعوبة في اعترافي بخطائي عندما أخذت العملية منك. |
Domuzları tutmak zordur ve büyük olanları, insanlardan daha güçlüdür. | Open Subtitles | السيطرة على الحيوانات أكثر صعوبة والكبيرة منها أقوى من الإنسان |
- Beş bin dolar civarında. Kargosu zordur ama. - Bir keresinde hayvanat bahçesinde bebek bir fil görmüştüm. | Open Subtitles | مع صعوبة الشحن حوالى خمسة الاف ذات مرة رأيت فيلا صغيرا بحديقة الحيوان |
O suyu kullanmaya devam edersen... midende bir sorun olacak. | Open Subtitles | ستواجه صعوبة في معدتك إن إستمريت في إستخدام هذا الماء |
Ancak burada sorun, proteinlerin yapımının gerçekten zor olması ve onları elde etmenin tek pratik yolu hücrelerin sizin için yapmasını sağlamak. | TED | ولكن المشكلة تكمن في صعوبة تصنيع البروتينات والطريقة العمليّة الوحيدة للحصول عليها تكمن في جعل الخلايا تصنعها. |
Şiire ilişkin bütün çabaların ürünü... ..genellikle şairden o dar uzaktır ki onun bir insan elinden çıktığına... ..inanmak bile güç olur. | Open Subtitles | بشكل عام,تتشكّل نتيجة أيّ توق شعري00 بعيدا عن المؤلّف مّما يخلق صعوبة في تصديق00 أنّ هذا التّوق ناشيء عن عمل إنساني |
Karmaşık şeyler daha kırılgan, daha kolay zedelenir hale geliyorlar, Goldilocks koşulları daha zorlaşıyor, ve karmaşıklık yaratmak daha zor hale geliyor. | TED | الأمور المعقدة تصير أكثر هشاشةً، أكثر عرضةً للمؤثرات، وتتجه الظروف الملائمة نحو الشدّة، و تزداد صعوبة خلق التعقيد. |
Bu neden oluyor peki? Tam olarak emin değiliz, ancak muhtemelen hatırlamanın kolaylığına karşı hayal etmenin zorluğu ile büyük ilgisi var. | TED | لماذا يحدث ذلك؟ لسنا متأكدين كليًا، ولكن من المحتمل أن تكون بسهولة التذكر مقابل صعوبة التخيل. |
Yani anladığım kadarıyla genç bir arkadaşımızla biraz sıkıntı yaşadınız. | Open Subtitles | .. أنا أتفهم أنك تجد صعوبة .. مع بعض رجالنا |
Adayın fazla sert denebilecek vücut hareketleri... gözümüzü biraz korkutmuş olsa da, yaylılar bölümünün birincisini seçmekte de pek zorlandığımız söylenemez. | Open Subtitles | لم تكن هناك صعوبة على الإطلاق فى إختيار الفائز على الإطلاق فى شعبة الآلات الوترية حتى اننا كنا محتارين قليلاً |
Doğruyu söylemek gerekirse, gerçekte durum bundan bile zorlu olacak. | TED | لكي لا أخفي عنكم شيئا، الحقيقة، ستكون الوضعية أكثر صعوبة. |
Başladığı işin sonuna geliyor, kendini kontrol etmekte gittikçe zorlanıyor. | Open Subtitles | انه ذاهب لنهاية متعته الامر يزداد صعوبة عليه لأبقاء سيطرته |
İşletme masraflarını karşılamak giderek zorlaştı. | TED | صعوبة تأمين تكلفة العمليات بدأت تزداد, الميزانيات اللازمة للعمل. |
Bu ülkenin sorunu ne bilmiyorum ama... hayatını kazanmak gitgide daha da zorlaşıyor. | Open Subtitles | أنا لا أعلم ما الذي يجري معهذاالبلد، لكنه يزداد صعوبة لكسب لقمة العيش. |
Bunların hepsini tanıyacak ve bertaraf edecek bir silah bulabilmek işimizi çok daha zorlaştırıyor. | TED | و إيجاد سلاح يستطيع التعرف على و إغراق كل تلك السفن يزيد من صعوبة المهمة. |
Sadece otobüs alanı için mücadele etmedik, aynı zamanda insanlara alan için de mücadele ettik, ve bu daha da zordu. | TED | لم نكافح فقط من أجل فضاء للحفلات، بل أيضا من أجل فضاء للناس، وكان ذلك أكثر صعوبة. |