Savaş bitince onunla tanışacağına ve eliyle yaptığı sandığı için teşekkür edeceğine eminim. | Open Subtitles | أنا متأكد بأنكي ستلاقيه بعد أن تنتهى الحرب وتشكريه على ما صنعه بيده |
Bu oğlunun 7 yıllık uğraşı sonunda yaptığı şey, | TED | وهذا ما صنعه ابنها بعد سبع سنوات من المعاناة |
- Buntline bana özel yaptı. | Open Subtitles | صنعه بانتلاين خصيصاً لى أية إمرأة جميلة ؟ |
Ekipman bölümü yaptı, ama artık benim özel koleksiyonumun bir parçası. | Open Subtitles | قسم الاجهزه صنعه والان هو جزء من مجموعتي الخاصه |
Ancak yarattığı zengin evren önyargılardan uzak olmalıydı. | TED | لكن العالم الحافل الذي صنعه سيبقي تحيزاته الشخصية طويلاً. |
Öyle becerikli ki. Her şeyini fazlalık parçalardan yapmış. | Open Subtitles | إنه بارع جدًا لقد صنعه كاملاً من قطع الغيار |
Bu ne? Nasıl yapılmış? Neden yapılmış? | TED | عن مانرى. وعن الكيفية التي تم صنع مانراه بها وعن سبب صنعه |
Bu, yaklaşık olarak, insan yapımı yangın dedektörlerinin algıladığı mesafenin 10,000 katı. | TED | اي ما يقارب 10000 ضعف من اي مستكشف حريق يمكن للانسان صنعه |
Tüccar burada fevkalade bir şey yarattı doğrusu. | Open Subtitles | أترين، إنّه فعلاً أمرٌ فخيم ما قد صنعه رجال الأعمال هنا. |
Shelly'nin yaptığı hatayı yapıyorum... ama şimdi ne istediğimi biliyorum. | Open Subtitles | انا اصنع نفس الخطأ الذى صنعه شيلى لكني الآن أعرف ما أريد |
Evet, harikaydı. Makas ve ses kayıt cihazıyla yaptığı. | Open Subtitles | أوه , صصحيح , الواحد الذي صنعه من المقصات ومسجل للشرائط |
Bu imgeleri de açıklamıyor. Tamam, şu an için, virüsü kimin yaptığı önemsiz. | Open Subtitles | . الرؤى لم تضح بعد . الذي صنعه أقل أهتماماتنا |
Efendim, o bir yapay zeka ama onu birisi yaptı diye "canlı değildir" diyemeyiz. | Open Subtitles | سيدى,انه عقل صناعى لكن.. فقط لأن شخص ما صنعه لايعنى بأنه ليس حى |
Çay ve kahverengi şeker karışımından yaptı. | Open Subtitles | صنعه بخلط الشاي والسكر الداكن به |
- Anton yaptı. - Ama deseni ben çizdim. | Open Subtitles | ـ أعتقد أن أنتون صنعه ـ بناء على تصميمى |
İşte Yeni Dünya'nın yarattığı adam bu. | Open Subtitles | نعم، لننظر وحسب إلى ما صنعه العالم الجديد |
Şimdi, buradaki herkesten Tanrı'nın yarattığı bu çifte dua etmesini istiyorum. | Open Subtitles | الآن ، أطلب منكم جميعا لتصلوا لأجل هذا الرباط الذي صنعه الرب |
Onu bir simyacı yapmış, tamam mı? | Open Subtitles | تم صنعه بواسطة خيميائي ممن يحولون المعادن المختلفه الي ذهب |
Bu, 580.000 harften uzun bir genetik kod. İnsanlar tarafından yapılmış, belli bir yapıda tasarlanmış olan en büyük molekül. | TED | هذا أكثر من 580،000 حرفاً من الشفرة الجينية. إنها أكبر جزيء تم صنعه بواسطة البشر لشكل معروف. |
Bunu standard üretim teknikleriyle oluşturamazsınız, el yapımı olarak deneseniz bile. | TED | تستطيع صنعه عن طريق قياسات تقنيات التصنيع حتى وان اردت صنعه يدويا |
Tüccar burada fevkalade bir şey yarattı doğrusu. | Open Subtitles | أترين، إنّه فعلاً أمرٌ فخيم ما قد صنعه رجال الأعمال هنا. |
Bunu yapan adamın hayatının tüm yönlerine aynı özeni göstermesini beklerim. | Open Subtitles | أظن من صنعه قد أوضح الاتقان والعناية في كل مجالات حياته |
Evet, ama bir keresinde bir çocuk yaptığını görmüştüm. Çok korkunçtu. | Open Subtitles | نعم,ولكن انظر الى الطفل الذي صنعه انه مخيف جدا |
Keşişlerin senin için hazırladığı o sahte banliyö kabusuna değil ama. | Open Subtitles | ليس ذلك الكابوس في ضواحي المدينة والذي صنعه لكِ الرهبان. |
Ölürsen, onun yüzünden öleceksin, benim değil. | Open Subtitles | إذا لقيت حتفك فسيكون ذلك من صنعه هو و ليس منى |
Kapandı ve kendisini yaratan takımı avlamaya başladı, ...en sona ikimiz kalana kadar. | Open Subtitles | انقطع اتصاله وبدأ بمُطَارَدَة الفريقِ الذي صنعه إلى أن تبقى اثنان منا |