Kraliyet Danışma Meclisi kararını verdi kutsal toprak haricindeki her şey gitti. | Open Subtitles | المجلس الملكي قد أصدر حكمه كل شيء قد ضاع باستثناء الأرض المقدسة |
Evimi yaktılar. Evim gitti, Gelfling gitti. Fakat Aughra hiçbir şey! | Open Subtitles | لقد أحرقوا منزلي لقد ضاع منزلي، وهرب الغلفلنغ |
Ve bütün bunlar kayboldu artık. Dua bile edemeyiz. | Open Subtitles | لكنّ كل هذا قد ضاع لم نعد قادرين حتّى على الصلاة بعد الآن |
Savunma Bakanlığı teyit etti. Başlıklar 6 ay önce kaybolmuş. | Open Subtitles | الذي الأوزبكيون إعترفوا وإستخبارات دفاع أكّد ضاع قبل ستّة شهور. |
Çark kırılmış, bulmaya geldiğin gitmiş senin olan kayıp. | Open Subtitles | ستجد الخيط قد انقطع. ما أتيت لتبحث عنه، ليس موجوداً. ما كان ملكك، قد ضاع. |
Sandığı dolu, hatta biraz da para var, ama çoğu çiftlik hayvanımı kaybettim. | Open Subtitles | سيكون هناك مال ولكن تقريبا كل ما أملك ضاع |
ama çok çalıştık ve şimdi hepsi boşa gitti işin sonunda elimizde hiçbir şey kalmadı çünkü paylaşmayı bilemedik. | Open Subtitles | إجتهدنا كثيراً والآن قد ضاع لم نحصل على شيء بالنهاية لأننا لم نستطع المشاركة |
Gezi için para ödedim, seyahat ajansı iflas etti, param gitti. | Open Subtitles | لقد دفعت قيمة رحلة ، ثم وكالة السفر أفلست ، لقد ضاع المال |
Kaset gitti anne, ne yapmamı istiyorsun? | Open Subtitles | لقد ضاع الشريط أمي ماذا تريدينني أن أفعل ؟ |
Boş ver artık Ray. Kaset gitti. Bunu atlatırım. | Open Subtitles | أتعلم ، انس الامر فقط راي لقد ضاع الشريط ، سأتغلب على الامر |
Kürenin yok. Herhalde kayboldu. | Open Subtitles | مفتاح الكرة ليس هناك, لابد من انه قد ضاع. |
Deliller kayboldu ve her şey dağıldı. | Open Subtitles | ضاع الدليل الاساسي و تفكك كل شيء في القضية. |
Burayla ora arasında biryerde, kutu kayboldu. | Open Subtitles | في مكان ما، من هُنا إلى هُناك ضاع الصندوق |
Fırtınada kaybolmuş, karların içine düşmüş ve öylece kalmış hareket edememiş. | TED | فقد قال أنه قد ضاع في العاصفة وإنهار في الثلج وقد إستلقى هناك دون أي قدرة على الحراك |
.. ve o kadar sert atmış ki, orta parçası kaybolmuş. | Open Subtitles | وألقته بقوة وقد ضاع الماسه الموجود بالمنتصف |
Kadeh Joseph'e emanet edildikten sonra bin yıl kayıp kaldı sonra ilk Haçlı seferinde üç şövalye tarafından bulundu. | Open Subtitles | بعد أن عهد بالكأس إلى جوزيف أريماثيا إختفى و ضاع لآلاف السنين قبل أن يوجد ثانية |
- Bak, zaten Chandler'ı kaybettim bile. | Open Subtitles | مني عارف بقي . تشاندلر ضاع مني نعم ياختي |
Peki, bir keresinde, uh, babam Hindistan'daydı, ve o yolunu... kaybetti, vede dağlara doğru yol aldı. | Open Subtitles | مرة عندما كان أبي في الهند ضاع في طريق بعيد صعوداً في هذه الجبال |
Canımı sıkan nokta hayallerle yaşamanın bedeli hakkında bir hikâye uydurmanız ve bunun dikkatinizi, dünyalar arasındaki geçişte kaybolan şeylere çekmesine izin vermeniz. | Open Subtitles | ان الجزء الذي يقلقنى هو انك قمت ببناء قصة عن ما تدفعه لتعيش مع الأوهام وسمحت لها بأن ترشدك عن كل ما ضاع |
-Biz onun yasak ülkede sonsuza dek kaybolduğunu düşünüyorduk | Open Subtitles | هذا مدهش لقد ظننا انه قد ضاع للابد في الاراضي المحرمة |
Bir an geliyor herşey bitti diyorsun. | Open Subtitles | الى نزوة أن تكتب وتقول أنه ليس هنالك حب وانه قد ضاع |
Sizi morgdan çıkarıncaya kadar epeyce bir vakit kaybettik. | Open Subtitles | لقد ضاع منا بعض الوقت لإخراجك من المشرحة. |
Eğer köpek kaybolursa, bir saat arayıp, pes etmezsin. | Open Subtitles | إذا ضاع كلبك فلا تبحث لساعة واحدة ثم تستلم |
Belki de diğeri boğuşmada kaybolmuştur. | Open Subtitles | حرفيّ للغاية. لربّما الآخر قد ضاع في الشجار. |
Binlerce yıldır kayıptı, ama çocuk işçilerimiz tarafından günyüzüne çıkarıldı. | Open Subtitles | ضاع مدة ألف سنة و عثر عليه مؤخراً بأفضل عمالة أطفال ضربت بالسياط |
Hem çeviri hem de geçişte bunlar kaybolmuştu, kendimle aramda köprüler kurma zamanımın geldiğini anlamıştım. | TED | كل هذا ضاع أثناء الترجمة والتحول، وعندما أدركت ذلك، قررت أن الوقت قد حان لأبدأ بناء جسور تربط بين شخصياتي. |