| Tanığı kontrol etmişler, elimizde ona karşı ikinci derece kanıt var. | Open Subtitles | تمّ التحقق من عذر غيابه ونحن لدينا دليل عرضي فقط ضدّه |
| Ama ona karşı kullanılabileceğine göre eminim eline geçirmek için heveslidir. | Open Subtitles | لكن طالما يمكن استخدام الترياق ضدّه فأوقن أنّه يتوق للحصول عليه |
| - Elena'ya rüşvet vererek ona karşı suçlamalarda bulunması için. | Open Subtitles | لرَشوة إلينا ساندوفال كى تسقط التهمِ ضدّه. |
| Görünüşe göre, o kadar kötü biriymiş ki, rahipleri ona karşı ayaklanmış. | Open Subtitles | على ما يبدو كان شرير جدا كهنته ثاروا ضدّه. |
| fakat İ.Ö. 44 yılının Martında, Düşmanları ona karşı yeniden komplo kurdular. | Open Subtitles | لكن في مارس، 44 قبل الميلاد تآمر خصومه ضدّه. |
| Sorun şu ki, ona karşı kullanacak Yeterli kanıtımız yok. | Open Subtitles | المشكلة، أنه ليس لدينا دليل كافي لنستعمله ضدّه |
| seni ona karşı kullanabilirim. | Open Subtitles | لو أنكِ على قيد الحياة ، يمكنُني إستخدامكِ ضدّه |
| Yani ona karşı oynayan bir sürü oyuncu varmış. | Open Subtitles | المعنى هناك الكثير ناسِ يَلْعبُ ضدّه. ذلك الكثير ناسِ. |
| Anlıyorum. Sırada sen varsın. Ailem, amcam, bir keresinde hepsi ona karşı durmuştu. | Open Subtitles | فهمت، سيأتي من أجلك بعد ذلك، عائلتي، أعماميّ وقفوا ضدّه لمرّة |
| ona karşı kullanabileceğimiz bir şey biliyor olmalısın. | Open Subtitles | لا بدّ أنّك تعرفُ أمراً يمكننا استخدامه ضدّه. |
| Ben de öyle düşünmüştüm. Ama şu anda onunla aynı fikirde olmasam da ona karşı gelmeyeceğim. | Open Subtitles | لقد ظننتُ ذلك أيضًا ولكن سواء وافقته آنذاك أم لم أوافق، فلن أقف ضدّه الآن |
| Mareşal bir süre ona karşı oldu. | Open Subtitles | لقد كانتْ المارشالات تبني قضيّةً ضدّه لمدّةٍ. |
| Ama Tanner bunu bilmiyordu ve Harvey bunu ona karşı kullandı. | Open Subtitles | لكن تانر لَمْ يَعْرفْ ذلك وهارفي إستعملَها ضدّه |
| ona karşı kesinlikle elle tutulur bir delilimiz yok. | Open Subtitles | ليس لدينا سوى مجموعة من الأرقام ليست ذات معنى لأيّ شخص ما عدانا. ليس لدينا على الإطلاق أيّ أدلّة ثابتة ضدّه. |
| Hiçkimse ona karşı bir dava oluşturamamış. | Open Subtitles | إلاّ أننا لمْ نتمكّن من بناء قضيّة ضدّه. |
| Evet, ona karşı saldırı suçlamasında bulunduğunuz tarihten bir gün sonra öldürülmüş. | Open Subtitles | أجل، لقد قُتل بعد يومٍ من رفعك إتّهامات بالإعتداء ضدّه. |
| Ayrılmalarının ardından ona karşı uzaklaştırma emri çıkarmış. | Open Subtitles | لقد قدّمت أمراً بمنع الإقتراب ضدّه بعد إنفصالهما. |
| Bu bölgede yaşayan insanların ona karşı bir olup komplo hazırlığında olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | يحسب أنّ بعض أهل هذه المدينة يتآمرون ضدّه. |
| Adamı ulusal bir mesele haline dönüştüreceğiz, yaratıp, ifşa edeceğiz onun aleyhinde kanıtlarda oynama yapacağız. | Open Subtitles | سوف نوصل هذا الرجل إلى المستوى الوطني، إبداعاً وفنوناً وتزوير الأدلة ضدّه |
| Aleyhindeki kanıtlara karşın polis onu neden serbest bıraktı? | Open Subtitles | لماذا الشرطةَ أطلقت سراحه فجأة بكل الدلائل التى كانت ضدّه ؟ |
| Binayı henüz açmayın. Bu süreci onun hakkında delil toplayarak değerlendirin. | Open Subtitles | قومي بالإبقاء على عمليّة الإغلاق وأستغلّي هذا الوقت لجمع أدلة ضدّه |
| onun aleyhine ifade verdiğinden beri pek olası değil diyebilirim. | Open Subtitles | أمّا وقد شهدت ضدّه وقتئذٍ، فأنا أستبعد ذلك بشدّة |