O daha bir çocuk. Polis bir şey bulamadıklarını söylüyor. | Open Subtitles | إنها مجرد طفله و الشرطه تقول أنهم لم يجدوا شئ |
çocuk da olsan, siki tutmuş bir yetişkin de olsan. | Open Subtitles | منذ ان كنتي طفله رضيعه إلى ان تصبحي بالغه لعينه |
Sizin gibi, çocuğunu yetimhaneye terk edecek, birine benziyor muyum? | Open Subtitles | هل أبدو كشخص سيتخلى عن طفله للملجأ مثلكما؟ |
Çok üzücüydü ve çok güzeldi. Senin gibi ağlamadım çünkü bebek değilim. | Open Subtitles | كان محزن حقاً وكان جميل, لم أبكي مثلك لأنني لم أعد طفله |
Hiçbir ebeveyn çocuğu acı çekerken öylece durup bunu seyredemez. | Open Subtitles | لا يمكن لأبٍ أن يقفَ و يراقب بينما طفله يعاني. |
çocukken, bu aileye hizmet etmek için bir yemin ettim. | Open Subtitles | عندما كنت طفله لقد أقسمت أن أقوم بخدمة هذه العائلة |
Hayır, çocuğu alman içindi. O an bir çocuğunun olduğu andı. | Open Subtitles | كنتِ وأنتِ تحصلين على طفله متبنيه كانت لحظة حصولكِ على الطقله |
Sonunda o kirli yerliye aşık olduğunu itiraf mı ettin ... ve ondan bir çocuk mu yaptınız? | Open Subtitles | هل اعترفتَ إليها بانك وَقعتَفيحب . هنديه قذره وانجبت طفله مِنها |
Hayır, daha çok küçük. Sanki daha çocuk gibi. Bu işte bana kadın lazım. | Open Subtitles | انها صغيره للغايه , تبدو كالطفله أريد امراه فى هذا المجال , وليس طفله |
Hadi ama. Artık çocuk değilsin. İlla laf mı işiteceksin? | Open Subtitles | هيا يا "هيلين" انتِ لم تعدى طفله صغيره، يجبان .. |
O artık çocuk değil. Bırak da büyüsün artık. | Open Subtitles | انها لم تعد طفله ، يجب ان تتركيها تعيش كما يحلو لها |
3 gün sonra muhasebeci, karısı ve çocuğunu vücutlarındaki tüm kıllar tıraşlanmış elleri ve ayakları iple bağlanmış ve çıplak bir şekilde evlerinde buldular. | Open Subtitles | وجدو المحاسب و زوجته و طفله عرايا و مقيدين في منزلهم كانت اأيديهم و أرجلهم مقيدة |
Artık kadının onu sevdiğine inanmıştı, çünkü çocuğunu taşıyordu. | Open Subtitles | كان مقتنعا بأنها الآن تحبه لأنها تحمل طفله |
Nam Soon Kyeong, gidip bebek biberonun içine sıcak şeyler koy. 120cc. sıcak olmasın. acele et | Open Subtitles | سيدى هذا ليس طفله انما طفل صديقه المتوفى |
Prenses çocukken bitkileri severdi. | Open Subtitles | الاميره كلاريس كانت تحب الازهار عندما كانت طفله |
Her baba, çocuğunun rüyalarını gerçekleştirmek ister, tamam mı? | Open Subtitles | اسمع، كل أب يريد أن يجعل أحلام طفله حقيقة، أليس كذلك؟ |
Zaman geçince, Tommy'nin evli ve yeni doğan bir bebeği olduğunu öğrendik. | Open Subtitles | و كما أتضح فيما بعد ان تومى كانت لديه زوجة و طفله |
Kral beni ve bebeğini buraya tıktığını... ..öğrendiğinde öfkeden kuduracaktır. | Open Subtitles | الملك سيغضب عندما يكتشف أنكِ تغلقين علىّ وعلى طفله هنا. |
Bir çocuğun politikayla ilgilendiği duyulmamış. | Open Subtitles | لم أعرف طفله مطلقا تهتم هذا الأهتمام بالسياسه |
Kocam öldü. Yaralandı, öldü ve oğlunu asla göremedi. Üzgünüm. | Open Subtitles | لقد مات زوجي في جاتسبرج، و لم يرى طفله أبداً |
Çok güzel. İçinde bulunduğu duruma rağmen mutlu bir çocuktu. | Open Subtitles | جميله جدا ,لقد كانت طفله سعيده, قبل ان يصيبها المرض |
Bu karmaşa yüzünden benim kardeşim senin gibi şımarık bir kız için öldü. | Open Subtitles | هذا صحيح اصابه بالغه كلفت اخى حياتهمن اجل طفله مزعجه ومدلله مثلك |
En azından onun çocuğuyla görüşemediği için bir bahanesi var. | Open Subtitles | على الأقل لديه ذريعة ليكون بعيدا عن اتصال مع طفله. |
Charlie, ben bir çocuktum. Yaptığımı bilmiyordum. Yaptığım şeyi de bilmiyorum. | Open Subtitles | تشارلي لقد كنت طفله ، لم أعرف ماذا كنت أفعل |
Bir daha asla bir kız izci grubuna liderlik edemeyecek ve asla aç bir çocuğa bakamayacaksın. | Open Subtitles | لن تكوني قادره أبداً على قياده مجموعه فتيات الكشافه أو رعاية طفله جائعه |