Bankada bir sürü paran varmış ve babam rezalet hâlde yaşıyor. | Open Subtitles | والدي أخبرني. لديك أطنان من الأموال تدخرينها، ولقد عاش حياةً كالخراء. |
Arabistan, insanların ve hayvanların binlerce yıl yan yana yaşadığı bir yer. | Open Subtitles | شبه الجزيرة هي مكان عاش فيه الإنسان والحيوان جنباً لجنب لآلاف السنين |
Çok yaşa Kral Agamemnon! | Open Subtitles | عاش الملك أجاممنون! *** الملك أجاممنون شخصية خيالية من تأليف هوميروس في ملحمة الإلياذة *** |
Deniz kenarında küçük rahat bir evde annesi ve babasıyla yaşardı. | Open Subtitles | لقد عاش برفقة أمّه وأبّيه في منزل صغير دافئ بجانب البحر. |
Diyelim ki ikizlerden birisi bir araba kazasında, ya da yıldırım çarpmasıyla ölsün diyelim, ama ötekisi ileri yaşlara kadar güzelce Yaşasın. | Open Subtitles | أحد التوأمين يموت فى طفولته عن طريق حادثة مثلا أو تم صعقه بواسطة الرعد ولكن التوأم الآخر عاش وترعرع حتى عمر كبير |
Bu beyefendi burada uzun zamandır yaşıyormuş, unutamıyormuş. | Open Subtitles | هذا السيد عاش هنا لوقت طويل صعب أن ينسى الموقف |
Herkes böyle diyor ama vurulduktan sonra saatlerce hayatta kalmış. | Open Subtitles | الجميع يكرر قول هذا ولكنه عاش 4 ساعات بعدما أصيب |
Eğer bu çocuk 30.000 yıl yaşarsa, bir sene ona bir gün gibi gelir. | TED | فإذا عاش هذا الطفل 30,000 سنة، ستمر السنة بالنسبة له كيومٍ واحدٍ، |
Ancak her şeyin mümkün olduğu büyülü bir diyarda yaşarmış. | Open Subtitles | لكنه عاش في أرض السحر حيث كانت كل الأشياء ممكنة |
200,000 yıl kadar önce eğer bu seçeneği seçmiş olsaydık hala 40,000 yıl önce Avrupa'ya geldiğimizde Neanderthallerin yaşadığı gibi yaşıyor olurduk. | TED | لو كنا اخترنا هذا الخيار، قبل 200,000 سنة، لكنا على الأرجح مازلنا نعيش كما عاش النينادرتال عندما دخلنا أوروبا قبل 40,000 سنة. |
Komşular birbirlerini severler, konuşurlar, birbirleri yaşıyor mu öldü mü merak ederler. | Open Subtitles | الجيران يحبوا بعضهم البعض يتحدثوا إلى بعضهم البعض يبالوا إذا عاش أو مات أحد |
Şu üstte, ağaçların içinde. Albay'ın yaşadığı yer. | Open Subtitles | هناك عند هذه الأشجار يوجد المنزل, حيث عاش الكولونيل المسكين |
Sen çok yaşa yeni Kral. Kral muhtemelen öldü. | Open Subtitles | عاش الملك الملك احتمال انه مات |
Çok yaşa İmparator Celaleddin Muhammed! | Open Subtitles | عاش الامبراطور جلال الدين محمد |
Bu soldaki adam, Dr. Richard Beverley Cole, Philedelphia'da yaşardı ve Panama rotasını seçti. | TED | هذا الرجل على اليسار، د. ريتشارد بيفرلي كول، عاش في فيلادلفيا، ثم سافر متجِهاً نحو بَنَما. |
Sağ olun, efendim. Sağ olun. Yaşasın Sezar, efendim. | Open Subtitles | شكرا سيدي, شكرا سيدي عاش قيصر وكل شيء سيدي |
Pekâlâ Icabod Crane, Hayalet Süvarinin köyünde yaşıyormuş. | Open Subtitles | . حسنا . اكابود كراين عاش في قرية النائم الفارغ |
Biri ayakkabılarını ve üniformasının düğmelerini çalmış ama... o hayatta kalmış. | Open Subtitles | ـ سرق أحدهم حذاءه؟ و الأزرار عن بزته العسكرية لكنه عاش |
yaşarsa, asla eskisi gibi olmayacak! | Open Subtitles | حتى اذا عاش فلن يكون كما كان قبل ذلك مره اخرى |
Orda en kötü kızılderiliden bile daha kötü bir kızılderili şefi yaşarmış. | Open Subtitles | كان يوجد زعيم هندى سيئ يعيش هناك أسوأ هندى عاش أبداً |
Tanıklık edecek kadar yaşasaydı pisliğine bulaştıracağı kişiler tarafından öldürüldü. | Open Subtitles | وتم قتله بواسطة أياً كان المتورط، هذا لو عاش للشهادة |
Yanımızda oturan son adam, tost makinemi almıştı. | Open Subtitles | الشخص الأخير الذي عاش في البيت المجاور استعار محمصتي.. |
Mecazi olarak, buradaki her birimiz tüm türümüzün evrimini yeniden yaşadı. | TED | كتعبير مجازي، كل واحد منّا عاش من جديد تطوّر جنسنا بأكمله. |
Birinin yaşayıp yaşamayacağına karar verseydim ben de yorgun olurdum. | Open Subtitles | تريد ان تكون تعبت جدا إذا كان لي أن تقرر أم لا عاش أو مات شخص. |
Annem bana hamile kalana kadar bizimle yaşamıştı ama sonra babam taşınmasını istedi. | Open Subtitles | الذي عاش معنا حتّى حمِلت أمّي بيّ و من بعد جعله أبي يرحل. |
Birkaç yıl önce ölen bir deli doktoru. Burada oturuyordu. Kadın da ona bakıyordu. | Open Subtitles | الدكتور اللذي عاش ومات هنا لقد كانت تعتني به |