Birimdeki herkes kızın çatlak olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | كل من في الوحدة علم أنّ تلك الفتاة مجنونة |
Yani bu bir tuzaktı. Bunu yapanlar çantanın adamda olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | إذن كان هذا فخ، أياً كان من فعل هذا قد علم أنّ بحوزته تلك الحقيبة. |
Buster bunun Kitty'nin darbe planını işleme koymak için bir fırsat olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | (باستر)، علم أنّ هذه فرصته لتنفيد خطة (كيتي) |
Latin asıllıların pazarının ülkede en hızlı büyüyen el atılmamış alan olduğunun farkında mısın? | Open Subtitles | أنت على علم أنّ السوق اللاتيني الناطق باللغة الإنجليزيّة ،هو الأسرع نموّا الأكبر، و الغير مُستغلّ |
Bir sorunum olduğunun farkında değildim. | Open Subtitles | لم أكن على علم أنّ لديّ مشكلة. |
Bahse varım, Harry Gomez'in kaçak olduğunu biliyordu ve bu sayede adamı parmağında oynatıyordu. | Open Subtitles | أظنّأنّ(هاري)علم أنّ (جومنيز)لائذاًبالفرار، و كان يستغل ذلك لوضعه تحت سيطرته. |
Tolstoy sabrın ideal güç olduğunu biliyordu. Bir şey yamadan durmak dayanıklılık ister. | Open Subtitles | (تولستوي) علم أنّ الصبر هو خلاصة القوّة، فالثبات يتطلّب الجَلَد. |
McCann'in arabasındaki iki dosyadan sıradaki binanın burasının olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | حافظتا الأوراق في سيّارة (ماكان)... لقد علم أنّ هذا المبنى هُو التالي، كيف؟ |
Olayların en başından beri Suarez'le Farr arasında bir çeşit anlaşma olduğunun farkında. | Open Subtitles | كانت دائماً على علم أنّ (سوريز) و (فار) بينهم أتفاقاً ما. |