Görüyorsunuz, aluminyum gezegendeki en değerli metaldi, altın ve platinden daha değerli. | TED | ترون، الامنيوم كان المعدن الأكثر قيمة على الكوكب أغلى من الذهب والبلاتينيوم |
gezegendeki en eşsiz egzotik nesne bizim ve yalnızca bizim. | Open Subtitles | الشئ الأكثر غرابه ثروة المعلومات على الكوكب لنا ولنا لوحدنا |
Bir kara delik tarafından yutulmak üzere olan bir gezegende. | Open Subtitles | إنه على الكوكب الذى إقترب من الأبتلاع بواسطة الفجوة السوداء |
Ben bir vejetaryenim. Bu çevre için. gezegene yardım ediyorum. | Open Subtitles | إنني نباتي، من أجل سلامة البيئة إنني أحافظ على الكوكب |
İkimiz Dünyadaki 8 milyar diğer insanın asla anlayamayacağı bir şaka gibiyiz. | Open Subtitles | نحن الإثنان في مزحة ، الثمان بلايين الآخرين على الكوكب لن يفهموها |
gezegenin üzerindeki herkes bir çeşit gerçeğe inanmak üzere büyütülür, | Open Subtitles | كل شخص على الكوكب رُبيَ ليُؤمِن بنسخةٍ ما من الحقيقة |
2000'de gezegenimizdeki hareket eden en büyük obje buydu. | TED | في عام 2000، كان هذا أكبر جسم متحرك على الكوكب. |
Dünya tarihindeki en uzun dönem boyunca gezegendeki en gelişmiş yaşam biçimi buydu. | Open Subtitles | طوال مُعظم تاريح كوكب الأرض الطويل، كانت هذه الحياة الأكثر تقدماً على الكوكب. |
gezegendeki her canlının hayata kalabilme şansı tamamen okyanusların sağlıklı olmasına bağlı. | Open Subtitles | فبقاء كل مخلوق على الكوكب يعتمد في النهاية على بقاء المحيطات سليمة |
Şu resimlere bir bak..zengin ailen ve bu gezegendeki kimse sana inanmaz | Open Subtitles | أنظر الى تلك الصور يستطيعوا الوصول الى عائلتى وأى شخص على الكوكب |
gezegendeki herkes tam olarak aynı anda bilinçlerini kaybetti, değil mi? | Open Subtitles | كل فرد على الكوكب بأكمله فقد الوعي للمدة ذاتها بالضبط، صحيح؟ |
O ayrıca sorumluluk almam için ve gezegendeki ağırlığım için atılmış bir adımdır. | TED | إنها أيضا خطوة تجاه تحمل مسئولية أعبائي الخاصة على الكوكب. |
Durumunuzun değişim yoğunluğuna bakılırsa gezegende geçirdiğiniz süre ile orantılı görünüyor. | Open Subtitles | التقلب فى حالتك النفسية يبدو متأثرا بالفترة التى قضيتها على الكوكب |
gezegende bulunmamızın, daha fazla panik ve korkuya sebep olacağını söyledi. | Open Subtitles | يقول أن تواجدكم على الكوكب سيولّد فقط المزيد من الفوضى والرعب |
Yine de onun doğumunun gezegene verdiği etkinin aynısı olmaz. | Open Subtitles | و يطل تأثيرك على الكوكب أقل من تأثير ولادتك إياه. |
Yani soru şu; bu kimyasal olay evrensel mi, yoksa gezegene bağlı olan bir şey mi? | TED | إذاً السؤال هو : هل تلك الظاهرة الكيميائية كونية ، أم هي شيء يعتمد على الكوكب ؟ |
Bitkiler de dâhil olmak üzere Dünyadaki yaşam formlarının yaklaşık %20 ve %25'ini böcekler oluşturmaktadır. | TED | شيئ بين 20 و ال 25 بالمائة من كل أشكال الحياة على الكوكب بما فيها النباتات ، هي الخنافس |
Bu kocaman bir sera etkisi yapıp güneşten gelen ısıyı tutuyor ve gezegenin yüzeyini kurutuyor. | TED | حيث أن كون احتباسًا حراريًا، مما يحفظ حرارة الشمس على الكوكب ويلهب سطحه. |
Ve o değişim anında ilk defa gezegenimizdeki yaşlı insan sayısı genç insan sayısını geçti. | TED | و نقطة التحول هذه. عندما كان عدد السكان المسنين على الكوكب أكثر من صغار السن لأول مرة. |
Bugün tam tersine, gezegeni biz kontrol ediyoruz. | TED | وبالمقابل، فنحن نسيطر على الكوكب اليوم. |
Şu anda gezegen üstünde bir milyar oyuncu var, bu nedenle daha çok zorlanmaya ihtiyacımız var. | TED | هناك قرابة مليار لاعب على الكوكب إلى حدّ الآن، لهذا فنحن نحتاج أمرا أكثر تحدّيا. |
Obi-Wan Kenobi ve Anakin Skywalker komutasındaki seçkin bir takım, Lola Sayu gezegenine indi ve hapishane ye sızdı. | Open Subtitles | فريق ضارب مميز بقيادة اوبي وان كانوبي واناكين سكاي وكر هبطوا على الكوكب , لولا سايو وتسللوا الى السجن |
gezegendeki her yerde belirebilirdi fakat Dünya'daki en güçlü üç ordunun kesiştiği bu noktayı seçti. | Open Subtitles | كان بإمكانه أن يختار أي مكان على الكوكب وإختار أن يحط على تقاطع إستراتيجي لأقوى ثلاث جيوش على الأرض |
Bu da size o gezegen üzerinde meydana gelen tektonik veya volkanik olaylarla ilgili bilgi verir. | TED | هذا يعطيكم فكرة عن الأحداث التكتونية في القشرة المريخية و الأحداث البركانية التي حدثت على الكوكب |
Yüzbaşı Conner ve SG-11 bunu her zamanki keşif görevlerinden birinde... ..PXY-887 gezegeninde keşfetmişler. | Open Subtitles | الكابتن كونير وإس جي 11 إكتشفاها في بعثة استطلاعية روتينية على الكوكب بي إكس واي 887 |
Bilinmeyen bir gezegendeyiz, oksijen olup olmadığını bile bilmiyoruz. | Open Subtitles | نحن على الكوكب الغريبة كنت لا أعرف إذا كان هذا هو الجو. |
Eğer dünya üzerindeki bir insanın hayatı boyunca tükettiklerini ve gıda ihtiyacını karşılayabilme kapasitemizi düşünmezseniz bu olağan üstü bir gelişmedir. | TED | والذي هو قصة عظيمة، ما لم تكونوا تفكرون في بصمة البشرية على الكوكب وقدرتنا على مواصلة إنتاج الطعام. |
Simdi bu da yetmezmis gibi, sadece egrileri bukmek ve gezegen uzerindeki artis gosteren etkileri anlamak, su gercekleri de fark etmeliyiz ki bu sistemlerin birden fazla kararli halleri var esiklerle ayrilmis - burda top ve kupa grafiginde gosterildigi gibi, kupanın derinliği, sistemin elastikliğini gösteriyor. | TED | الآن، و كأن هذا ليس كافياً -- أن نقوم بثني المنحنيات و فهم طبيعة الضغط المتصاعد على الكوكب -- يجب أيضاً أن نُدرك حقيقة أن تلك الأنظمة تمر بعدة حالات من الإستقرار، تفصلها عن بعضها حدود قصوى -- يمثلها هنا مخطط الكرة و الفنجان البياني، حيث عمق الفنجان يمثل مرونة النظام البيئي. |