Eğer annem zengin veya politikacı olsaydı onu kurtarmanın bir yolunu bulurlardı. | Open Subtitles | لو كانت أمي ثرية أو من السياسيين كانوا سيعثرون على طريقة لإنقاذها. |
Doktorluğu bıraktın ve insanlara yardım etmenin yeni bir yolunu buldun. | Open Subtitles | أعني أنكِ تركتِ وظيفتك كطبيبة للعثور على طريقة جديدة لمساعدة الناس؟ |
Baban, insan ırkını yok olmaktan kurtarmanın başka bir yolunu bulmak zorundaydı. | Open Subtitles | كان على والدك العثور على طريقة أخرى لإنقاذ الجنس البشريّ مِن الانقراض |
Onlar elimde olursa belki işlemi tersine çevirecek bir yol bulabilirim. | Open Subtitles | إن حصلت عليها قد أتمكن من العثور على طريقة لعكس العملية |
Lütfen, yalvarırım, başka bir yol bulun. | Open Subtitles | من فضلك، أتوسل إليكم، العثور على طريقة أخرى. |
Dorothy DeLay'in tarzı ile çalışmış ve kendi döneminin tartışmasız en iyi kemancısı oldu. | TED | لقد تدرب على طريقة دوروثي ديلاي وقد أصبح أعظم عازف كمان في جيله كما يزعم. |
Bunu yaparken, bazı işlerimi de halledeceğim, Teksas tarzında. | Open Subtitles | وأثناء ذلك، سأهتم ببعض الأعمال، على طريقة تكساس. |
Ayesha, bir yolunu bul ki... uçağı satmak zorunda kalmasınlar. | Open Subtitles | عائشة، يرجى العمل على طريقة أنه لا يجب عليه بيعها. |
Basitçe, uzayı sürdürülebilir olarak kullanmanın bir yolunu bulamadık. | TED | باختصار، مازلنا لم نعثر على طريقة لاستخدام الفضاء بشكل مستدام. |
Bir gün şu dağı aşmanın bir yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | يوماً ما علينا العثور على طريقة لاجتياز الجبال |
Vurmak çok kolay ama onu oradan çıkarmanın bir yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | أعلم أنها الأسهل لنضربها، لكن يجب أن أعثر على طريقة لأخرجها من هناك |
Christopher, buradan büyükbabanın haberi olmadan kaçmanın bir yolunu buldun değil mi? | Open Subtitles | أخبرنى يا كريستوفر لقد عثرت على طريقة للهروب من هنا أليس كذلك ؟ بدون أن تكتشف جدتنا ذلك |
Çok geç olmadan bir yolunu bulmalıyız! | Open Subtitles | سنعثر على طريقة للهروب من هذا الجحيم قبل أن يفوت ألآوان |
Deliller toplamalı ve onları dışarı çıkarmanın bir yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | علينا الحصول على دليل و العثور على طريقة للخروج من هنا |
bir yolunu bulacağım. Uzun zamandır düşündüğüm birşey. | Open Subtitles | سأعثر على طريقة لأتخلص منه أردت هذا منذ زمن طويل |
Eğer gelmek istemezseniz, katkıda bulunabileceğiniz başka bir yol bulun çünkü herkesin kendine çalışması işe yaramayacaktır. | Open Subtitles | إن لم تريدوا المجيء، اعثروا على طريقة أخرى للمساهمة. إن فكر كل واحد بنفسه فلن ينجح الأمر. |
Başka bir yol bulursun sanıyordum. | Open Subtitles | فكرت أنك ربما ستحاول العثور على طريقة أخرى |
Tanrılar seni hallediyorsa, bir yol bulup sende onları hallet. | Open Subtitles | الآلهة تعبث بك ، أعثر على طريقة لتعبث معها |
Wade Boggs tarzı bir şey yapıyoruz. | Open Subtitles | وهذا ما يجعلي نوعا ما مفوض على طريقة باد بوغز |
Ben ve Ralph eskiden orada saklanırdık. Midilli tarzı. Earl, eğer ahırda uyuyacaksam belki de hapse gitmek daha mantıklıdır. | Open Subtitles | هناك حضيرة قديمة، كنا أنا ورالف نختبئ فيها على طريقة فتيان الاسطب |
Ama infaz tarzında vurulmamış. Gerçi Binbaşı Julius için fark etmez. | Open Subtitles | لقد كان القتل على طريقة الاعدام ولكن لم يكن له معنى لدى الملازم جيوليوس ولكن |
Dostlarım, hep beraber, Bay ve Bayan Michael Corleone'ye Nevada usulü teşekkür edelim! | Open Subtitles | تحية على طريقة نيفادا للسيد كورليوني و زوجته |
Audrey, herkesi öldürmeden sorunları yok etmenin bir yolu üzerinde çalıştığını söyledi. | Open Subtitles | اذا اودري تقول انك تعملين على طريقة لإنهاء الاضطرابات بدون قتل الجميع |
Bu, kasanın boşaldığını keşfedene dek, 8 kahve siparişini atlamamı, Smallvillevari bir şekilde açıklayabilir. | Open Subtitles | قد يبرر ذلك قيامي على طريقة أهل سمولفيل الغريبة ببيع ثمان أكواب قهوة قبل أن أكتشف أن الصندوق فارغ |