Ve Muhtemelen de arabamın ön camına o kurşunu sıkan kişi. | Open Subtitles | إنه غالبا هو الرجل الذى وضع رصاصة فى زجاج سيارتى الأمامى |
Bu zırhlı otoburlar sıklıkla Iguanodon sürülerinin çevresinde bulunurlar Muhtemelen karşılıklı korunma için. | Open Subtitles | آكل النباتات المدرع هذا غالبا ما يعيش بجانب قطعان الايجوندون غالبا للحماية المتبادلة |
Saldırgan her kimse Muhtemelen güvenilir ve normal görünen biri. | Open Subtitles | ايا كانت الجانية غالبا هى تبدو غير مؤذية و طبيعية |
Dünyadaki büyük innovasyonların ve gelişmelerin bazıları genelde iki alanın kesişmesi ile olur. | TED | بعضًا من أعظم الابتكارات والتطورات في العالم حدثت غالبا عند تقاطع مجالين مختلفين. |
Sürdürülebilir konutlar çoğunlukla zenginlik ve varlıkla ilişkilendiriliyor. Fakat bu sefer öyle olmayacak. | TED | غالبا ما يرتبط السكن المستدام مع الثروة والغنى، لكن الأمر لا يجب أن يكون كذلك. |
ve bunlar Genellikle size en başında bunun çok seksi olduğunu söyleyen insanlar. | TED | و هؤلاء هم غالبا الأشخاص الذين سيخبروك، بأن الأمر مثير جدا في البداية. |
Bana anlattığına göre tiyatrodan sonra arkadaşlarıyla sık sık birahaneye gidermiş. | Open Subtitles | غالبا وبعد المسرح , اخبرني الآتي ذهب مع صديق الى برستوب |
Artık Gün William Muhtemelen şeker satışlarına yardım için, çocuklara anlatılan bir hikayedir. | Open Subtitles | ويليام 29 فبراير غالبا ليس إلا قصة تحكى للأطفال لتساعد على بيع الحلوى |
Muhtemelen adli tıp olay mahallini belirlerken uğraştırmak için yapılmış. | Open Subtitles | غالبا اجراء احترازي للأدلة الجنائية استخدمه لكي يخرب مسرح الجريمة |
Daha yaşlı olan zanlı Muhtemelen daha baskın kişi konumunda. | Open Subtitles | مما يعني ان الجاني الأكبر عمرا هو غالبا الأكثر سيطرة |
Eğer onu kaçırdığı yer orasıysa, programından Muhtemelen haberi vardı. | Open Subtitles | إن كان أمسك بها هناك فقد كان غالبا يعرف روتينها |
Anemisi var susuz kalmış ve Muhtemelen hepatit C'si var. | Open Subtitles | ،جفاف جسمه عدّة مرات غالبا التهاب الكبد ـ ج ـ |
Taşlar ağırdı, yani kurbanımız erkek Muhtemelen iyi bir fiziksel formda olabilir. | Open Subtitles | هذه الأحجار ثقيلة لذا غالبا القاتل ذكر غالبا في لياقة بدنية رائعة |
Muhtemelen haberi sattılar ya da büyük bir kaçırma operasyonunda birlikteler. | Open Subtitles | غالبا باعو القصة أو ربما كلهم يشتركون في عصابة كبيرة للخطف |
Yüzen cisimler genelde fark edilmeyebilir. Çünkü beynimiz onları görmezden gelmeyi öğrenir. | TED | وبالنسبة للعوائم فإننا غالبا لا ننتبه لها لأن عقلنا تدرب على تجاهلها |
Araştırmacılar, belirli bir mekanda genelde küçük bir örneklem kullandığından sonuçları genellemek zordur. | TED | ولأن الباحثين غالبا ما يستخدمون عينة صغيرة في إعدادات معينة، يصعب تعميم نتائجها. |
Duygularımız ve ruh halimiz zamanı, çoğunlukla, yeniden kodlar: geçmişi, nostalji ya da pişmanlık olarak, geleceği de umut ya da dehşet olarak... | TED | حالتنا الذهنية و مشاعرنا الخاصة بنا و غالبا ترميز الوقت الندم أو الحنين إلى الماضي، الأمل أو الفزع إزاء المستقبل. |
Çocuklar şaşırtıcıydı: son derece istekli ve Genellikle çok zekilerdi. | TED | كان الأطفال مدهشون : شديدي الحماس و غالبا متقدي الذكاء |
Allen Dulles'ı iyi tanırdım. sık sık evinde ona rapor verirdim. | Open Subtitles | كنت أعرف ألين دالاس جيدا أنا غالبا ما ألقاه في منزله |
Dünya, çoğu zaman büyük tehlikeler içeren korku dolu bir kozmik yolculukta. | Open Subtitles | تعتلي الأرض مركبة كونية مثيرة والتي غالبا ما تـنطوي على خطر شديد |
Ve bu özellikle sıklıkla birbiriyle alakasız ve IQ'dan bağımsızdır. | TED | وهذه الصفات غالبا لا علاقة لها وغير مرتبطة بمستوى الذكاء |
Sizin evinize veya işinize yakın olan araba büyük ihtimalle komşunuz arabasıdır ve yine büyük ihtimalle müsaittir. | TED | السيارة التي تكون على بعد حي أو اثنين من مكان بيتك أو مكتبك، هي غالبا سيارة جارك، وهي غالبا متوفرة أيضا. |
Karanlığın temsilcileri bazen bize zarar vermek için doğru söyler. | Open Subtitles | غالبا ما تخبرنا قوى الظلام بالحقائق كى تستدرجنا إلى الشر |
genelde gerçek görüntüsüyle gelir. Ama şeytanlar pek çok şekle sahip olabilir! | Open Subtitles | إنه يأتى غالبا فى مظهر حقيقى لكن الشياطين قد تتخذ أى مظهر |
Üzerinde sürekli düşündüğümüz ikinci soru da şu: Yalnız mıyız? | TED | السؤال الثاني الذي غالبا ما نفكّر فيه: هل نحن وحدنا؟ |
ve kontrole sahip neredeyse kimse buna inanmaya hazır değil. | TED | و غالبا لا أحد مسؤول جاهز للقيام بتلك القفزة. |
Beyaz köpekbalıkları, çenelerine gömülmüş 30 santimlik vatoz kuyruklarıyla sıkça görülürler. | Open Subtitles | غالبا يجدوا أشواك سمك الشعاع بطول قدم ضمن فكوك القروش البيضاء |
Bebeklerin konuşmayı öğrenmesinin sebebi yetişkinlere böyle davranmalarını kesmeyi söylemek olmalı. | Open Subtitles | الاطفال غالبا يتعلمون الكلام ليخبرو البالغين ان يتوقفوا |
genelikle çok sıcak, çok havasız veya kötü kokulu olurdu ve babam klimayı açmamıza izin vermezdi. | TED | غالبا ما كانت السيارة مرتفعة الحرارة، أو ممتلئة جدا بالأشياء ، أو بها رائحة ما ولم يكن أبي ليسمح لنا بتشغيل مكيف الهواء. |