Kansız kefaret olmaz. | Open Subtitles | فلا يوجد غفران بلا دماء 351 00: 15: 46,661 |
Gidin ve tüm dünyaya kansız kefaret olmadığını söyleyin. | Open Subtitles | إنطلقوا للامام و أخبروا العالم بانه لا غفران بدون دماء 366 00: 16: |
Bazen, eğer arada gerçek bir aşk varsa ve kişi yaptığı hatanın farkındaysa, bağışlanma olasılığı da vardır. | Open Subtitles | أحيانا عندما يكون هناك حب حقيقي, واعتراف صادق بالذنب. قد يكون هناك غفران أيضاً |
Eh, çok bağışlayıcı bir tavır sizinki pratik olarak sizi kız kardeşini öldürmekle suçladığını düşününce. | Open Subtitles | هذا بالتأكيد غفران كبير من ناحيتك نظرا لكونها اتهمتك فعليا بقتل اختها |
İsterseniz yeni bin yıla girerken tarihe bir af jestiyle geçelim. | Open Subtitles | فلنكرس روح الألفية الجديدة بالقيام بمبادرة غفران تاريخية |
Diyor ki yaptığın şeylerin affı olmayacak. | Open Subtitles | يقول "انظر لما فعلته" "لن يكون هناك غفران" |
Affedilmek için aradığınız şey nedir? | Open Subtitles | أي أسلوب غفران تطلبونه ؟ |
Suçlarınız affedilecek ve kayıtlarınız silinecektir. | Open Subtitles | سيتم غفران تلك الجرائم و تكون" "قيودكم الجنائية نظيفة |
Ben yalnızca seni Tanrı'nın bağışlayıcılık yolunu bulman için güden bir çobanım. | Open Subtitles | أنا راع تم إرسالي لأساعدك في العثور على مسار نحو غفران القدير |
Kansız kefaret olmaz! | Open Subtitles | 48,662 لا غفران بدون دماء |
Kansız kefaret olmaz. | Open Subtitles | لا غفران بدون دماء |
Kansız kefaret olmaz. | Open Subtitles | لا غفران بدون دماء |
Kansız kefaret olmaz! | Open Subtitles | 34,041 لا غفران بدون دماء |
Kansız kefaret olmaz. | Open Subtitles | لا غفران بدون دماء |
Bazen, eğer arada gerçek bir aşk varsa ve kişi yaptığı hatanın farkındaysa, bağışlanma olasılığı da vardır. | Open Subtitles | أحياناً عندما يكون هناك حب حقيقي, واعتراف صادق بالذنب, قد يكون هناك غفران أيضاً |
Kan dökülmeksizin bağışlanma olmaz. | Open Subtitles | دون إراقة الدماء فلن يكون هناك غفران للآثم |
1450'lerde geçiyor, Katolik kilisesinin paraya ihtiyacı vardı, ve bu yüzden günahlar için bağışlama kağıdı bastılar -- bunlar, "bağışlayıcı" olarak isimlendirilen ve bir parça kağıt üzerinde elleriyle yazdıkları şeylerdi. | TED | تبيّن أنه في أعوام 1450، أرادت الكنيسة الكاثوليكية المال، لذا فقد طبعوا تساهيل -- في الواقع كتبوا بأيديهم هذه الاشياء المسماة تساهيل، التي هي صكوك غفران من الورق. |
Ama tanrımız bağışlayıcı. | Open Subtitles | -لكن لنا غفران الرب |
Çocuğuma zarar verdim ve dünyada yeterli af yok. | Open Subtitles | لقد آذيت طفلتي، وليس هناك ...غفران يكفي بهذا العالم |
Cinayetin affı yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد غفران لخطيئة القتل |
Her şey yararsız. Affedilmek söz konu değil. | Open Subtitles | لا جدوى من ذلك لا يوجد غفران |
Hepsi affedilecek mi? | Open Subtitles | سيتم غفران كل شيء؟ |
Kendimize ve başkalarına kayıtsız şartsız bağışlayıcılık. | Open Subtitles | غفران تام لأنفسنا, ولغيرنا |