Hayatındaki onca şey içinde en çok onunla gurur duyuyordu. | Open Subtitles | كان فخورا به اكثر من أي شيء فى حياته كلها |
Bir U-Boat'ta emir subayıydım. Ve ne kadar gurur doluydum! | Open Subtitles | عندما خدمت فى سلاح الغواصات و كم كنت فخورا بذلك |
Senin şu uydu saçmalığında çalıştığını sandığım zamanlarda bile, gurur duyuyordum. | Open Subtitles | حتى و أنا أظنك تلك العبقرية العاملة بالهوائيات كنت فخورا بك |
Bir şey söylemeliyim sincaplar; ben ...son zamanlardaki hareketlerimden gurur duymuyorum. | Open Subtitles | لابد أن أخبركم بشيئ ياسناجب بأننى لم أكون فخورا بتصرفاتى مؤخرا |
Bir basamak aşağı, evet, ama Anton Depeux gururlu değildir. | Open Subtitles | هذا تراجع حقا, لكن انتون ديبيه ليس فخورا. |
Hücumda çok iyi top taşırdı. Eminim onunla gurur duyuyordunuz. | Open Subtitles | لقد كان ظهير خلفي رائع أراهن أنك كنت فخورا به |
Geçen sene basketbol sahasında pek de gurur duymayacağım bir şey yaptım. | Open Subtitles | السنه الماضية فعلت اشياء على ملعب كرة السله أنا لست فخورا بها |
Yaptığım şeyle gurur duymuyorum ama bunu gemideki herkesin iyiliği için yaptım. | Open Subtitles | أني لست فخورا بما فعلت ولكني فعلته لافادة جميع الأشخاص على السفينه |
Bana ve her birinde bir parça kendimi gördüğümden dolayı gurur duyduğum çocuklarıma. | Open Subtitles | لي ولأبنائي الذين جعلوني فخورا بهم لأن كل واحد فيهم يذكرني بشيء مني |
Çok gurur duydun, bir nevi kahramanlaştın, sanki beni düzeltmişsin gibi! | Open Subtitles | سوف تكون فخورا جدا.. وكأنك بطل وكأنك عالجتني وما الى ذلك |
Limburg, peynirinle gurur duy, çünkü o şimdi sıtmaya karşı savaşta kullanılıyor. | TED | ليمبورج، كن فخورا بجبنتك، لأنها الآن تستخدم فى مكافحة الملاريا. |
Bu Doug için gerçekten hayal kırıklığı demekti, çünkü bunu görmeden önce yaptığı şeyle gurur duyuyordu. | TED | وقد كان هذا محبطاً للغاية بالنسبة لدوغ، لأنه قبل ذلك الوقت كان فخورا بانجازه. |
Sonra babam fotoğrafı gördüğünde, gurur duysun diye. | TED | وبالتالي حين يراها والدي، سيكون فخورا جدا. |
Fakat daha sonra ailesinden ve arkadaşlarından, babasının herkese onunla gurur duyduğunu söylediğini duyar, fakat oğluna hiç söylememiştir. | TED | ولكن بعدها يسمعون من كل العائلة والأصحاب بأن الأب أخبر الجميع كم كان فخورا بهم، ولكنه لم يخبر ابنه قط، |
Tüm sirk seninle gurur duyacak. Ne diyorsun bu konuda bakalım? Yut şimdi. | Open Subtitles | السيرك كله سيصبح فخورا بك الآن ، ماذا تظن ذلك ؟ |
Neyse, "Bay Brady, dedim, ben sizin gibi dahi değilim ama bir gün benimle gurur duyacaksınız. | Open Subtitles | قلت، سيد برادي، أنا لست عبقريا مثلك لكن في احد الأيام سوف تكون فخورا بي |
Ama bu halimi görse, benimle gurur duyardı. | Open Subtitles | لكنى احسب انه سيكون فخورا لو امكنه رؤيتى الان |
Bu gurur duyulacak bir şey, tamam mı? | Open Subtitles | اذن, هيا فنكمل . انك سوف تكون فخورا بهذا. |
Şimdi kapıyı aç ve gururlu ol Tanrının sana verdiği vücutla. | Open Subtitles | إفتح ذلك البـاب الآن ، و كن فخورا بالجسد الذي وهبك الله إيـاه |
Sizi gururlandırmak istiyor, el Doctor. | Open Subtitles | هو فقد يريد ان يجعلك فخورا بك يا دكتور بالرغم من ذلك .. |
Hadi, Spotty. gururlandır beni, kızım. | Open Subtitles | هيا أيتها المشاكسة اجعليني فخورا بك يا فتاة |
Başardın bebeğim. Coco'yu gururlandırdın. | Open Subtitles | لقد فعلتها , حبيبتي جعلتي كوكو فخورا |